Hikayeyi bir çokları bilir, (Timur’un Hediyesi) Aksak Timur, Nasreddin Hoca’nın köyüne uğrar. Köylü padişahı layıkıyla ağırlar. Padişah da giderken bu konukseverliğe karşılık; “Köyünüze bir fil hediyem olsun” der ve gider. Fil bu zamanla bağ bahçe koymaz her yanı talan eder. Köylü ne yapsın çaresiz padişahın hediyesi diye ses çıkaramaz. Hocaya: -Hocam perişan olduk bizi kurtar. Biz bu file bir şey yapsak padişah kellemizi alır derler. Hoca: -Benimle gelin padişaha durumu arz edeyim der. Köylüyü arkasına alır huzura çıkar. Timur: -Hoca niye geldin? Filim nasıl? diye sorar. Hoca: -Padişahım bu filiniz derken bi bakar korkudan arkasında kimse kalmamış herkes kaçmış. Padişah: -Eeeee ne olmuş file? Hoca: -Padişahım hediyeniz olan filden çok memnun kaldık. Yalnız kalıyor bir tane daha istiyoruz. Hoca’nın fil hikayesine benzer bir şekilde İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası geçen aylarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk ÇELİK’i ziyaret edip, ‘İşten çıkan işçiyi aynı anda 3 kuruma birden bildiriyoruz, üstelik bu üç kurum da size bağlı bunu teke indirin’ dediler. “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Faruk Çelik, bu çerçevede Ek-1 işçi bildirim listesi ve Ek-2 işçi çıkış bildirim listesi ile İş-Kur İşten Ayrılma Bildirgesi belgelerinin kaldırılarak, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan bildirimlerin esas alınmasına ilişkin değişiklik yapılacağını ifade etmiş…” (bkz http://www.ismmmo.org.tr/html.asp?id=7920 ) Ancak ne olduysa tam tersi oldu. Şimdi işverenlerin ve işveren adına iş yapan mali müşavir ve muhasebeciler üç yere bildirim yetmezmiş gibi bir bildirim daha yapacaklar. Onlara, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile işverenlere yeni bir yükümlülük daha getirildi. Buna göre, işverenler işten çıkardıkları işçilerini 10 gün içinde internet üzerinden (e-bildirge sistemiyle) SGK’ya bildirecekler. Bilindiği üzere işverenler işten çıkışları, Ek-2 formuyla Çalışma Bakanlığı’na, İAB ile (İşten ayrılma formu) ile İŞKUR’a, aylık prim hizmet bildirgesi ile SGK’ya bildiriyorlardı. Şimdi bu yetmezmiş gibi ayrıca işten çıkış bildirgesini 10 gün içinde bir daha SGK’ya bildirecekler. Deniyor ki, ‘tamam işten çıkış bildirgesi verme zorunluluğu var ama bunun için Kanun’da idari para cezası düzenlenmemiş’. Dedikleri doğru ama işten çıkış bildirgesinin idari para cezası yok ama cezası var. Şayet, sigortalınızı 10 gün içinde SGK’ya işten çıktı diye bildirmezseniz, sigortalı 10 gün sonra bir hastaneye gider ve muayene-tedavi olursa parasını sizden alırlar. Sigortalı hastaneden istirahat alır ve parasını SGK’dan alınca sizden alırlar. GSS (Genel Sağlık Sigortası) uygulaması gereğince işten çıkan işçilere 10 gün daha SGK tarafından sağlık hizmeti verilir. (İşten çıktığı tarihten geriye doğru 1 yıl içinde 90 günü varsa 90 gün daha verilir). Daha sonrası için SGK’dan sağlık hizmeti alabilmesi için GSS primi ödenmesi gerekir. Mesela, 90 günü olmayan işçiniz işten çıktı ve siz 10 gün içinde çıkış bildirgesini SGK’ya göndermediniz, 11’inci gün sigortalı hastaneye gidip muayene ve tedavi olabilir ve bunun tüm masrafları sizden istenir. Aynı sigortalı ameliyat da olabilir, istirahat da alabilir hem ameliyat hem de istirahat paraları da sizden istenir. Gördünüz mü işten çıkış bildirgesinin cezasını, idari para cezasından daha beter. Bağ-Kur’lular hemen gidip beyan doldurun 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu yürürlüğe girdi ve artık 24 basamaklı Bağ-Kur veya Tarım Bağ-Kur gelir tabloları yok, basamaklar yok. Peki, basamaklar yoksa Bağ-Kur’lular ne kadar prim ödeyecekler derseniz, asgari ücret (638,70 YTL) alt sınır ve bu rakamın 6,5 katı olan 4151,70 YTL üst sınır olmak üzere her ay diledikleri rakam üzerinden yüzde 32,5 (artı yüzde 1-6,5) oranında prim ödeyecekler. Ancak, şayet şirket ortağı veya vergi mükellefi olarak işçi çalıştırıyorlarsa çalıştırdıkları en yüksek ücretli işçiden az kazanç beyan edemeyecekler. İsteğe bağlı Bağ-Kur’lularda ise bu tür (işçisinden az ücret bildiremez gibi) bir zorlama yok. Onlar diledikler rakamdan prim ödeyebilecekler ve seçtikleri gelir rakamının yüzde 32’si kadar emeklilik ve GSS primi ödeyecekler. Fakat, Kanun 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe girdi ve beyana göre prim ödenecek diyor ama açın Bağ-Kur’a sorun veya web sayfasından bakın herkes için en son basamaklarına göre prim borcu yazmışlar, kişinin beyanına bırakmamışlar. Siz beyan vermek istiyorsanız hemen Bağ-Kur’a gidip beyan verip, benim primlerimi o rakamdan değil bu rakamdan hesaplayın ve borç çıkarın diyeceksiniz. Yani, bu yazılan borçtan daha az veya daha çok prim ödeyebilmeniz için beyan doldurmanız gerekir. Öte yandan, Bağ-Kur primleri artık aynı ay içinde değil takip eden ayın sonuna kadar ödenecek tıpkı SSK’lılar gibi. 30 Eylül 2008 günü ve öncesinde Bağ-Kur’lular primlerini aynı ay içinde ödemek zorundaydılar ama artık bir ayın primini takip eden ayın sonuna kadar ödeyecekler. Kanun böyle diyor ama bakın Bağ-Kur bilgisayarına eski sisteme göre borç göstermeye devam ediyor. Yani SGK daha bilgisayarlarını Kanun’a uygun hale getirememiş. Bağ-Kur’a kazanç bildirmek için gereken beyan formunu elde eden kişilerin beyanlarını bildirmek için SGK’ya (Bağ-Kur’a) gitmelerine de gerek yok, APS veya taahhütlü posta yoluyla da bu beyanlarını SGK’ya gönderebilirler. Reform Kitabımız üçüncü baskısını çıkardı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, daha çok bilinen adıyla “Sosyal Güvenlik Reformu” 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe girdi. 1964 yılından beridir uygulanan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1949 yılından beridir uygulanan 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 1971 yılından beridir var olan 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunları ile 2925 ve 2926 sayılı Tarım Sosyal Güvenlik Kanunları ortadan kalktı hepsinin yerine 5510 sayılı Kanun aldı. İşte, ben (Sosyal Güvenlik Müşaviri sıfatıyla) ve Resul KURT’un birlikte kaleme aldığımız, “Yorumlu-Açıklamalı Sosyal Güvenlik Reformu” isimli kitap Yaklaşım Yayınları (0312-439 43 43) tarafından üçüncü baskısı ile piyasaya çıkarılmıştır. İçinde, kanun, yönetmelik, tebliğ ve genelgeler ve yorum ve açıklamalar mevcuttur, Sosyal Güvenlik Reformu ile ilgilenenlere duyurulur. Kısa…kısa.. |