Gazetecilerin, televizyoncuların yani basın çalışanlarının 3 şehit vererek aldıkları fiili hizmet zammını kaldırtan Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK gazeteciliğin riskli meslek olmadığını ifade edip, 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu ile kaldırılan YIPRANMA haklarını geri isteyen gazetecilerin haklı taleplerini geri çevirmişlerdi. 1-Dört kardeşimiz Osetya’da şehit oluyordu Seyrettiniz mi bilmem Osetya’da çatışmaların ortasında kalan 4 gazetecinin (NTV muhabiri Hilmi Hacaloğlu, kameraman Cumhur Çatkaya, Kanaltürk muhabiri Levent Öztürk ve kameraman Güray Ervin’in) yaşadıklarını seyrettiniz mi? Ben gözyaşları içinde seyrettim, meslek aşkına halkına haber ulaştırmak adına savaşın ortasına bilerek isteyerek gittiler. Hatta o ateş altında canlarını değil bizlere haber-görüntü ulaştırmayı düşünüp kameralarını hiç kapatmadılar. Konuştuklarını duydunuz mu, meslek aşklarını, mesleki ahlaklarını hissedebildiniz mi? Sanki ateş altında olan onlar değil, sanki araçlarına kurşun yağmıyor gibi davranıyorlardı. Duyduğunuzda kelime-i şahadeti anlayabildiniz mi? Çektikleri acıları hissedebildiniz mi? Hayatlarından kaç yıl kaybetmişlerdir düşünebiliyor musunuz? Emekli olmak için 65 yaşını görebilirler mi? Yaşadıkları korkuyu içinizde duyabiliyor musunuz? O korkuyla ömürlerinden kaç yıl gitmiştir, siz orada olmak ister miydiniz? O an gözlerinin önünden neler geçtiğini hayal edebiliyor musunuz? İnsan mısınız? Hâlâ gazeteciliğin nesi riskli diyebiliyor musunuz? 2-Gazeteciler yıpranmaya 3 şehit vermişlerdi 1961 yılında, 5953 sayılı Basın-İş Kanunu’nda önemli değişiklikler yapan 212 sayılı Kanun ile gazetecilerin iş sözleşmelerinin “yazılı olarak yapılması”, sözleşmelere “işin nev’i”, “ücret miktarı”, “gazetecinin kıdemi”, öğelerinin mutlaka konulması, “ücretlerin peşin ödenmesi” gibi bazı haklar getirilmişti. Ayrıca, gazetecilere çalıştıkları “her yıla 3 ay fiili hizmet zammı” da getirilmişti. Gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesi üzerine, işin aslını bilmeyenler 2 yıl boyunca 212 sayılı Kanun ile gazetecilere verilen hakları kaldırtmak için didindiler devamlı surette basın çalışanlarının riskli iş yapmadıklarını yüksek ifade ettiler. Karşı çıkışlarının doruğa çıktığı günlerden birinde, 26 Ocak 1963 günü, Türk Basını, görev başında üç şehit verdi. Hürriyet Gazetesi muhabirlerinden Yüksel Kasapbaşı, foto muhabiri Abidin Behpur ile gazetenin şoförlerinden Yüksel Öztürk, Trakya’daki şiddetli kışın yarattığı durumu yerinde saptamaya çalışırlarken donarak şehit oldular. Allah (CC) gani gani rahmet eylesin. 3-O gün 212’ye direniş sona erdi Halkına haber yetiştirmek uğruna üç gazetecinin şehit olmasıyla 212 Sayılı Yasa’yı benimsemek istemeyen gruplar seslerini kestiler. Aslında 212’ye karşı direniş şehitlerin verildiği gün had safhadaydı, 212’ye karşı 1962’nin sonlarında Dünya Gazetesi’nin başlattığı kampanya, Ocak 1963’te Yeni Sabah’ta yayınlanan bir başyazı ile doruk noktasına çıkmıştı. “Bir çırpıda çıkan harika bir kanun” diye nitelenen 212 Sayılı Yasa’nın “kendilerine fikir işçileri adı takılan” ve toplamı ancak 700 olan kişilere imtiyaz sağladığı öne sürülüyordu. Yeni Sabah, “gazeteciliğin meşakkatli bir meslek” olduğunu söyleyen Çalışma Bakanı’na çatıyor ve yasanın “temelinden yıkılmasını” istiyordu. İşte Yeni Sabah’ta bu başyazının yayınlandığı gün üç şehit verilmiş ve 212’ye direniş sona ermişti. 4-Şehitle alınan yıpranma hakkı kaldırılıyor 1 Ekİm 2008 günü 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (şayet Anayasa Mahkemesi iptal etmezse) yürürlüğe girecek ve aynı gün 3 şehitle alınmış gazetecilerin fiili hizmet zammı yani YIPRANMA hakları da kaldırılmış olacak. 1961 yılından beridir her gazeteci çalıştığı her yıla karşın 3 ay yıpranma hakkı alıyor ve 20 yıl çalışmışlarsa 5 yıl erken emekli oluyorlardı. 1 Ekim 2008 gününden sonra ise artık yıpranma diye bir şey kalmayacak ve gazeteciler de 65 yaşından önce emekli olamayacaklar. 5-Hâlâ habercilik riskli değil mi? 5510 sayılı Kanun’la gazetecilerin yıpranmasını, “gazetecilik riskli meslek değil” diyerek kaldıranlar görüntüleri bir daha seyredin düşünceniz hâlâ değişmedi mi, değişmeyecek mi? Yazımınızı Selçuk ALTAN’ın www.sevgiozel.com ‘dan alıntıladığımız 212’ye karşı çıkan ama şehitlerden sonra karşı çıkışını sona erdiren Yeni Sabah Gazetesi’nde 27 Ocak 1963 günü yayınlanan Nezihe Araz’ın şehit gazeteciler için yazdıkları ile bitirelim. “Bazıları gazetecilik mesleğini çok meşakkatli bulmayabilir, bazıları bir avuç gazeteciye tanınan asgari ücret meselesi gibi bir mevzuu, onların asla layık olmadığı, haksız bir imtiyaz olarak değerlendirebilir. Ama aziz çocuklar, değil asgari ücret, artık sizlere verilebilecek ücretlerin en azamisi bile lütfedilse ne fayda var? Siz mesleğimizin aziz şehitleri olarak aramızdasınız. Bu yolda ne ilksiniz, ne sonsunuz. Siz Çatalca’ya doğru yola çıkarken, ne kadar iyi biliyorum, ne ikramiye, ne tazminat ne de herhangi bir menfaat düşünüyordunuz.” Bu millete hizmet değil can bile verilir Okurdan 500 YTL ile destek gelmiş Bİr mektup açtım içinden bir sayfa yazı ve onun içinden de 500 YTL çıktı. Şaşırdım bakın ne diyor İbrahim Özkaya; “Ben 2002 yılında SSK’dan emekli olmuş biriyim. 2004-2005-2006 yıllarında da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek başka bir işyerinde çalıştım. Sizin açıklamalarınızdan sonra yeni bir işyerinde işe başlayarak SSK’nın tüm hizmetlerinden yararlanmak üzere prim yatırarak emekliliğimi iptal ettirdim. On yedi gün çalışarak yeniden emekliliğimi istedim. Gerekli takibatlar yapılarak aylar sonra emekli olabildim. Bu işe başlarken iki aylık farkı size ya da sizin adınıza bir sosyal derneğe göndermeyi planlamıştım. Esasen sizin maddi olarak fazla anlamı olmayan bu sembolik meblağı kabul ederseniz çok sevineceğim. Çeşitli iletişim yollarıyla vatandaşa yardımcı olurken herhangi bir menfaat beklemediğinizden eminim. Sizi üzmeyi ya da sıkıntı yaratmayı aklımın köşesinden bile geçirmiyorum. Sizin sayenizde uyandık, minnettarız. Bundan sonraki yaşantınızda sağlık ve mutluluk dilerim. Allah ne muradınız varsa versin. Yolunuz açık olsun. En içten selam ve saygılarımla… İbrahim Özkaya-Konak-İzmir” Sevgili hemşehrim, beni duygulandırdınız her gün yüzlerce kişinin sorusuna cevap olayım, sorununa çözüm olayım diye çırpınıyor bunun karşılığında da devletin “halka neden doğruları söylüyorsun bazılarını gizlemiyorsun” mealinde hakkımda açmış olduğu 4 soruşturma ile de cebelleşirken sizden gelen bu mektup, bu duygular bana ilaç gibi geldi, gözlerimden duygusal damlaların dökülmesine sebep oldunuz. Sanırım yakında da halkıma hizmet yollarımdan biri olan memuriyete de tamamen son verip, sizlerin arasına döneceğim. Gönderdiğin meblağı da en uygun şekilde kullanmanın tek yolu size geri göndermektir çünkü bu para sizin hakkınız. Senin şahsında tüm halkıma-milletime teşekkür ediyorum bana verdiğiniz destek bana yeter. Alkışlar Küçükçekmece’ye Geçen hafta yolum Küçükçekmece Belediyesi’ne uğradı, gazeteci dostum ağabeyim, eski oda arkadaşım Fehim Yener’in yanına da uğramıştım. Baktım bir bilgilendirme toplantısındalar bakın bir yaz boyu Belediye çocuklar için neler yapmış? Yaz bitiyor, okullar açılacak milyonlarca evladımız okullarına dönecek ama Küçükçekmeceli gençler-çocuklar çok şanslı. 15 bin Küçükçekmeceli çocuk yazı sadece dinlenerek değil, eğlenerek, spor yaparak ve ilkeli yaşam koşulları ile motivasyonlarını arttırdılar. Küçükçekmece Belediyesi tarafından çocukların sağlıklı ve ilkeli yaşam koşullarına kavuşturulması ve hayata dair motivasyonlarının artırılması amacıyla düzenlenen bu dev organizasyonda yaz boyunca 14.260 öğrenciye eğitim verilmiş. Gençlere spor yapma alışkanlığı kazandırmak ve bedensel-zihinsel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla 30 Haziran – 29 Ağustos tarihleri arasında düzenlediği “Ücretsiz Yaz Spor Okulları” ile gençlere spor yapmayı sevdirmiş ve halen de devam ediyor. 7-17 yaş arası çocuklara yönelik düzenlenen dev organizasyonlarda, bu yıl da futboldan, voleybola, halk oyunlarından, tüplü dalışa kadar 23 farklı branşta, 3 bin 200 öğrenciye eğitim verilmiş ve veriliyor. İlçe genelinde 37 spor tesisinde Türkiye ve İstanbul genelinde tekvando ve atletizm branşlarında önemli dereceler elde eden öğrencilerin yetiştirmişler. |