TBMM özürlü çalıştırmayı teşvik için 5763 sayılı Kanun’u 15 Mayıs 2008 günü kabul etti ve Kanun, 26 Mayıs 2008 günü Resmi Gazete’de yayınlandı. Özürlü istihdamı ile ilgili teşviklerin 1 Temmuz 2008 gününden itibaren uygulanacağı da Kanun hükmüydü ama SGK genelge çıkarmamak için direndi. Bu köşeden yazılan yazıların da etkisiyle nihayet 2008/77 sayılı “Özürlü sigortalıların istihdamına ilişkin işveren hissesi prim teşviki” konulu genelge 19 Ağustos 2008 günü yayınlandı. Uygulama 1 Temmuz’da başladı ama genelgesi ancak yayınlandı. 1- SGK, Kanun’u daraltan genelge çıkardı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), genelgeyi ite kaka yayınladı ama yine Kanun’a uymadı, Kanun’da olmadığı halde yurtdışında özürlü çalıştıran ve primleri SGK’ya ödenenler ile emekli olarak SGDP ile çalıştırılan özürlüleri çalıştıran işverenleri genelge-uygulama dışı bıraktı. Yani, genelgesiyle, Kanun’un kapsamını daralttı. Bakın 5763 sayılı Kanuna göre; “Özel sektör işverenlerince …çalıştırılan 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi özürlü sigortalılar ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde belirtilen korumalı işyerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalıların, aynı Kanun’un 72’nci ve 73’üncü maddelerinde sayılan ve 78’inci maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 506 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi ve sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarın ödenmiş olması şarttır. Bu fıkraya göre işveren tarafından ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, Hazinece Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. Hazinece karşılanan prim tutarları Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir.” Ancak, SGK ilgili madde içinde olmayan hususları 2008/77 sayılı genelgenin 3.6 bölümüne alıp, (“3.6. Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışanlar, topluluk sigortasına tabi olanlar, yurt dışında çalışan sigortalılar…”) emekli çalışan özürlüleri, yurtdışına gönderilen özürlüleri, topluluk sigortası ile yurtdışına gönderilen özürlüleri kapsam dışına çıkarmıştır. 2- Bazı şirketleri de devekuşu sayacak SGK bazı şirketleri işine geldiği zaman kamu kurumu, işine gelmediği zaman da özel sektör kurumu sayma uygulamasını bu genelge ile kabul edilemez hallere soktu. Normal şartlarda, işyeri sigorta numaralarının ilk rakamı “1” ve “3” olanlar kamu kurumu, “2” ve “4” olanlar ise özel kurumdur. Bu genelge ile “2” ile başlayan bazı işyerlerini kamu kurumu sayacağını açıklamıştır ama kriterini keyfiyet olarak belirlemiştir, yani canı istediği kurumu özel, canı istediğini de kamu kurumu sayacak. Çünkü, özürlü istihdamını teşvik uygulamasından kamu kurumları yararlanamayacak, işyeri numaralarının ilk rakamı “2” ve “4” olan özel sektör işyeri ise yararlanacak. Genelgenin, “2.1 Kapsam” başlıklı bölümüne göre; “4857 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesine 5763 sayılı Kanun’la getirilen sigorta primi işveren hissesi teşviki; özel sektöre ait işyerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalıların, sigorta primine esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hisselerinin, anılan maddede belirtilen oran ve şartlar dahilinde Hazinece karşılanmasını düzenlemektedir. Anılan maddenin altıncı fıkrasına göre, yalnızca özel sektör işverenlerince çalıştırılan özürlü sigortalılardan dolayı sigorta primi işveren hissesi teşvikinden yararlanılması sözkonusu olup, kamu işyerlerinde (genel ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile bunlara bağlı işletmeler, sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait olan işyerleri ve diğer kamu işyerlerinde) çalıştırılan özürlü sigortalılar için, bahse konu sigorta prim teşvikinden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Buna göre; mahiyet kodu (1) ve (3) olarak tescil edilen veya resmi nitelikte olduğu halde (2) mahiyet kodu verilen işyerleri kapsama dahil edilmeyecektir. Mahiyet kodu daha önce (1) veya (3) olarak verildiği halde, özel sektör işyeri olduğu iddia edilerek bu Kanunla getirilen teşvikten yararlanmak isteyen işverenlerin durumları üniteler tarafından mevzuat çerçevesinde araştırılacak ve sonucuna göre işlem yapılacaktır.” Bu uygulamadan Büyükşehir Belediyesi’nin birçok şirketi etkilenecektir mesela, İDO, İGDAŞ, BELTAŞ, SAĞLIK A.Ş., İSFALT gibi şirketleri bugüne kadar kamu sektörü saymayıp “2” kodu ile tasnif eden ve alacaklarına karşın özel sektör şirketi gibi davranıp mallarına haciz koyan SGK şimdi de siz “2” kodlusunuz ama sizi kamu sektörü saydım diyecektir. Yani, SGK bu tür şirketlere işine geldiği zaman “deve”, işine gelmediği zaman “kuş” sayacaktır. Ek ödeme ve döner sermaye adaletsizliğine doktor isyanı Ülkenİn en zeki ve çalışkan gençlerini alacaksınız Tıp Fakülteleri’ne zorla da olsa yerleşecekler ve sonra en erken 25 yaşında pratisyen, 30 yaşında uzman olacaklar ve pratisyen hekime 1200, uzmana ise 1500 YTL aylık verecek ve verim bekleyeceksin. İşte, bir hekimden gelen mektubu aynen yayınlıyorum. “Ali Bey, ben Ankara’da bir üniversite hastanesinde araştırma görevlisi doktorum. Biliyorsunuz ki yakın bir zaman içinde eşit işe eşit ücret adı altında memurların yaşadığı adaletsizliğe yönelik bir çalışma yürürlüğe girdi ve bir takım düzenlemeler yapıldı ama Sağlık Bakanlığı’nda çalışan tüm memurlara hiçbir ek ödeme yapılmadı. Bunun sebebi de döner sermayeden pay almamız. Ancak biz üniversite hastanesinde çalışan araştırma görevlisi doktorun aldığı döner sermaye payı, Sağlık Bakanlığı eğitim araştırma hastanesinde çalışan araştırma görevlisinin aldığı dönerin ortalama çeyreği kadar. Kendi bölümüm radyoloji için söyleyecek olursam, hem gün içi çalışma saatimin fazla, hem nöbet sayım fazla hem de şua iznimin olmadığı halde dönerler arasında bu denli farklılık var. Örnek verecek olursam ben 1200 maaş + 600 döner alırken,eğitim araştırma hastanesinde radyoloji asistanının aldığı döner 1250 maaş + 1800 döner civarında. Bu arada bu durumdan etkilenen sadece doktorlar değil tüm üniversite hastanesi personeli. Bu adaletsizliği de gündeme taşırsanız çok sevinirim.” B. Eryurt Kısa…kısa… |