ALİ TEZEL

HABERTÜRK-Elçilik-Konsolosluk çalışanları da hizmet tespit davası açabilirler–Banka Sandıkları 30 Nisana kadar SGK’ya devredilecekler


Elçilik-Konsolosluk çalışanları da hizmet tespit davası açabilirler


 


Esasen yabancı ülke toprakları addedilen elçilik-konsolosluk bünyesinde işe alınan Türklerin de sosyal güvenliğini bazı elçilik ve konsolosluklar tarafından sağlanırken, bazıları da sigortasız çalıştırmaktadır. Ancak, Yargıtay’ın yerleşik görüşlerine göre yabancı misyon şefliklerinde çalışan Türklerin sosyal güvenliği mahkeme ile de sağlanabilir…


 


Ali bey, 1993 yılından beridir, İstanbul’da yabancı ülke konsolosluğunda çalışıyorum. Beni bugüne kadar hiç sigortalı yapmadılar. Ben de sigortasız kalmayayım diye ara ara isteğe bağlı SSK ödedim. Şu ara hiçbir yere prim ödemiyorum. Hizmet tespiti için Konsolosluğu dava edebilir miyim? İsmi Saklı


 


***SGK işin üzerine gitmiyor


Esasen Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde çalışan herkesi sosyal güvenlik şemsiyesi altına alması gereken eski adıyla SSK yeni adıyla SGK’nın bu konuda epey hatası var. Geçmiş yıllarda yayınladığı genelgeler ile yabancı misyon şefliklerinde (Elçilik, konsolosluk vb) çalışan Türklerin zorunlu sigorta kapsamında olmadığını, yabancı ülke toprakları sayılan bu yerlerde Türk Kanunları’nın geçerli olmadığını açıkladı. Ancak, isteyen yabancı misyon şefliklerinin çalışanları sigortalı yapabileceğini, istemeyenlerin ise sigortalı yaptırmayacağına karar verdi. Bu sebeple de bazı elçilik ve konsolosluklar çalışanlarını sigortalı yaptırdılar. Bazıları ise yaptırmadı. Sigortasız çalışan sizin gibiler ise kendi çabaları ile isteğe bağlı sigortalı oldular.


 


***Brezilya zorunlu yaptırıyor


Geçen yıl bir müddet kaldığım Brezilya Hükümeti ise tüm yabancı misyon şefliklerinde çalışan Brezilya vatandaşlarının sigortalı yapılmak zorunda olduğunu ve Hükümetin açıkladığı ücretten daha düşük ücret ödenemeyeceğine ayrıca hepsinin de sendikalı olması gerektiğini ilgili ülke misyon şefliklerine en başından bildiriyor.


 


***İş Mahkemesinde dava açabilirsiniz


Sizi sigortalı yapmayan konsolosluğu İş Mahkemesinde, hizmet tespit davası açabilirsiniz. Geçmiş yıllarda açılan bazı davalarda yerel mahkemeler de tıpkı SSK gibi düşünüyor ve davaları reddediyorlardı ama aşağıda verdiğim örnek karardan da görüleceği üzere Yargıtay SSK gibi düşünmüyor.


 


 


YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 1993/5620
Karar Numarası: 1993/10875
Karar Tarihi: 14.10.1993

DAVA: Davacı, 01.01.1944-30.09.1984 tarihleri arasında davalı elçilikte sigortalı işçi olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakim tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR: Davacı, davalı Danimarka Kraliyeti Büyükelçiliği işyerinde 01.01.1944-30.09.1984 tarihleri arasında sigortasız geçen hizmetlerin tesbitini istemiş, ancak, mahkemece, Türkiye’nin de taraf olduğu Viyana Sözleşmesi’nin 31. maddesindeki dava bağışıklığından söz ederek, davanın reddine karar vermişse de, Türkiye ve Danimarka’nın taraf oldukları 18.04.1961 tarihli Diplomatik ilişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi’ne Türkiye, 24 Aralık 1984 tarih ve 18615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı şekliyle bu tarihte taraf olmuştur. Bu sözleşmenin 31. maddesinin 1. fıkrasında; diplomatik ajanın, kabul eden devletin cezai, medeni ve idari yargısından bağışık olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bu hususta bir tartışma sözkonusu değildir. Ancak, sözleşmenin olayımızda uygulama yeri tartışmalıdır. Davalı Danimarka Kraliyeti Büyükelçiliği, Danimarka Kraliyeti’nin (Devleti’nin) Türkiye temsilcisidir. Diğer bir ifade ile Danimarka Kraliyeti’ni Türkiye de temsil etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’deki sorumluluğu Danimarka Kraliyeti’nin sorumluluğu ile eşdeğerdedir. Davacı ise, sözleşmenin 31. maddesinin 1. fıkrasının aksine diplomatik ajanın şahsi işinde değil, Danimarka Kraliyeti’ni temsil eden elçilikte, daha açık bir ifade ile davacı, Danimarka Kraliyeti’nde (Devlette) çalışmıştır. Durum böyle olunca da, burada sözleşmenin 31. maddesinden söz etmek mümkün değildir.
Kaldı ki, diğer taraftan Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki 2675 sayılı Yasanın 33. maddesi ile; “yabancı devlete, özel hukuk ilişkilerinden doğan hukuki uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmaz. Bu gibi uyuşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir” hükmü getirilmiştir.
Demek oluyor ki, olayımızda davalı Elçiliğin savunmasına ve Sözleşmenin 31. maddesine itibar edilemez.
Aksi düşünüldüğü takdirde yabancı devlet elçiliklerinde çalışan Türk uyrukluların hiçbir hak arama imkanı ve müracaat edecek bir merci ve makam kalmayacaktır. Bu da insan haklarına, hukuka ve mevzuata ters düşecektir.


Bu görüş ve düşünce Yargıtay’ca da benimsenmiştir. Uygulama da bu biçimde şekillenmiştir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın reddi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece yapılacak iş, davanın esasına girip tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra varılacak sonuç uyarınca hüküm kurmaktan ibarettir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 14.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.



 


 


Banka Sandıkları 30 Nisana kadar SGK’ya devredilecekler


20 yıldan fazladır Akbank çalışanıyım. 30 Nisan itibariyle sandığımızın SSK’ya devrolmasını gerektiren 5510 / 20. md’den etkilenenlerdenim. Prim günüm doldu ve emekliliği hak edebilmek için 19 ay daha çalışmam gerekiyor. Öğrendiğime göre sandıkta 20,000 TL’lık birikmiş param tazminatı bulunuyor. Söylenenlerden anladığım kadarıyla 30 Nisan itibariyle birikmiş para artık benim olmayacak. Ayrıca emekli maaşım da 300 – 400 TL daha düşük olacak. Bu söylentilerin ne derece gerçek olduğunu uzman bir ağızdan öğrenme ihtiyacım nedeniyle yazıyorum. Gerçekten bu kayıplarla karşılaşacak mıyım? Bu yasal mıdır? Buna yasal itiraz hakkım var mı? Bu koşullar altında nasıl hareket edilmesi rasyonel olur. İsmi Saklı


 


Sayın okurum, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince, tüm özel banka ve borsa sandıkları 30 Nisan 2011 gününe kadar SGK’ya devrolunacaklardır. Devirin bu tarihe kadar yetiştirilememesi halinde süre Bakanlar Kurulu kararı ile en fazla iki yıl daha uzatılabilir ve büyük bir ihtimal ile 2 yıllık uzatma süresi devreye girecektir. Zira, henüz hiçbir sandık SGK’ya devredilemedi, işlemleri başlatılamadı.


Devirden sonra, sandıklarca ödenen aylık ve gelirler yine eski usul ödenmeye devam edilecektir. Ancak, devir tarihi itibariyle sandıklarda iştirakçi olanlar ile sandıklardan ayrılmış olup, aylık veya gelir almayanların sandıklara karşı hak sahibi olmaları halinde tahsis talep tarihi itibariyle aylıkları da yine eski usulde hesaplanacaktır. SGK’nın hesaplayacağı aylık ile sandıklarına hesaplayacağı aylık arasında fark çıkarsa bu farklar yani, tabi oldukları vakıf senedinde bulunmasına rağmen karşılanmayan diğer sosyal hakları ve ödemeleri, sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlarca karşılanmaya devam edilecektir.


Fakat aynı yasa gereğince,  30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara yapılacak artışlar, 506  ve 5510 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan fazla olamaz.


 


 


 

Exit mobile version