Hamile her kadının (kocasının cebinden) sorgusuz muayene hakkı vardır
**5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince, analık yani hamilelik ile ilgili muayene ve tedaviler için kadının sağlık karnesi veya yeni ismiyle SGK ana bilgisayarında aktive edilmiş olması gerekmez. Hamile kalan her kadına SGK ile sözleşmeli tüm özel ve kamu hastaneleri sorgusuz-sualsiz bakmak zorundadır…
**SGK’da bu işlem sonrasında hamile kadının kocasını zorunlu GSS sigortalısı sayar ve GSS prim borcunu başlatır…
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yazdığınız yazılarla biz vatandaşları aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Benim size sorum şu; yaklaşık 3 yıllık evli bir arkadaşım var. Arkadaşım sigortalı bir iş bulamadığından günübirlik yevmiyeli işlerde çalışıyor. Daha doğrusu çalışmaya çalışıyor. Maddi durumu hiç iyi olmayan bir kişi bu arkadaşım. Bazı zamanlarda bizlerde elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Bu arkadaşımın eşi şimdi bir buçuk aylık hamile. Takdir edersiniz ki hamile bir bayanın aylık kontrolleri muayene olmaları gerekir. Fakat arkadaşımın maddi durumundan dolayı bundan sonraki aylarda ve doğum zamanı geldiğinde ne yapacağını bilmiyor. Hastane masraflarını karşılayabilmesi imkansız. Arkadaşımın eşinin hamilelik süresince ve doğum zamanında yararlanabileceği bir durum var mı? Sosyal güvenlik kanununda hamilelik öncesi yada sonrası hiç bir kurumu bulunmayan hamile bayanlar ile ilgili bir madde var mıdır? Konu hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız çok mutlu oluruz. Sezer Demir
Sayın okurum, 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63 ve 67 inci maddeleri gereğince analık sigorta yardımları için hamile kadına ait sağlık karnesi olması gerekmez. Daha doğrusu artık sağlık karnesi yerine geçen SGK ana bilgisayarında aktive edilmiş olması gerekmemektedir. Bu sebeple de hamile kalan her kadına SGK ile sözleşmesi olan tüm kamu ve özel hastaneler, sağlık kuruluşları hamile olduğu için sorgusuz sualsiz muayene ve tedavi etmek zorundadırlar.
Kanunu’nun 67 inci maddesine göre;
-18 yaşını doldurmamış olan kişiler,
-Tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler,
-Acil haller,
-İş kazası ile meslek hastalığı halleri,
-Bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar,
-63 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sağlanan sağlık hizmetleri,
-75 inci maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali
Durumlarında herhangi bir şart aranmaksızın ilgililere konuları ile ilgili tüm sağlık hizmetleri verilmek zorundadır.
Yukarıda belirtilen 63 üncü maddenin (c) fıkrası analık sigortasını belli eder. İlgili düzenlemeye göre;
“c) Analık sebebiyle ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, doğum, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi, rahim tahliyesi, tıbbi sterilizasyon ve acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tedaviler.” İçin hamile kadına sigortan var mı? Eşinin sigortası var mı diye sorulmadan sağlık yardımı verilmelidir.
***Hastaneler bu faturaları el ile doldurmak zorunda
Normal bir SGK’lı vatandaş hastaneye gittiğinde adını ve soyadını ve TC kimlik numarasını söyler, hastane görevlisi de SGK ana bilgisayarına bu kişiyi tedavi edersek parasını SGK verecek mi diye SGK aktivasyon sistemi üzerinden (provizyon) muayene ön izni alırlar. Sonrasında iş bitince de yine SGK ana bilgisayarı üzerinden SGK’ya e-fatura gönderirler. Ancak, hastaneye gelen kişi hamilelik sebebiyle muayene ve tedavi olmak istiyor ama SGK ana bilgisayarı üzerinde kayıtlı değilse bu kere hastane yukarıdaki 5510/63 ve 67 inci maddeleri gereğince hamile kadını hamilelik sebebiyle gerekli işlemleri yapacak ve işlem sonrasında SGK’ya el ile doldurulmuş fatura kesmek ve ekine de hamile olduğunu ve hamilelik sebebiyle işlem yapıldığını belirten rapor eklemek zorundalar, yoksa SGK bu parayı hastaneye ödemez.
İşte bu sebeple, özel veya kamu hastaneleri bu işi bilmiyormuş gibi davranıp hamile kadını muayene etmeyebilirler. Ancak, hepsi de konuyu çok iyi bilirler. Bu gerçekten hareketle ısrarcı olun.
***Hamile kadının kocasına da borç yazarlar
SGK bir sağlık kurumundan bu tür fatura geldiğinde, hastaneler tarafından bedava muayene ve tedavi edilen hamile kadının kocasını, 5510 sayılı Kanun’un geçici 12 inci maddesine göre zorunlu GSS sigortalısı sayar ve GSS (genel sağlık sigortası) prim borcu yazmaya başlar. Uygulamaya göre; önce hamile kadının kocasına bir yazı gönderir ve Kaymakamlığa gidip gelir testi yaptırmasını talep eder. Koca Kaymakamlığa gidip gelir testi yaptırdığında,
***Gelir Testi Sonucuna Göre;
-Hamile kadının birlikte ikamet ettiği ailenin geliri ve aile bireyi sayısına göre kişi başına düşen aylık gelir tutarı,
***243 liradan az ise yeşil kart verirler.
***243 ile 729 arasında ise ayda 29,16 lira,
***729 ile 1458 arasında ise ayda 87,48 lira,
***1458 liradan çoksa ayda 174.96 lira,
GSS (Genel Sağlık Sigortası) prim borcu birikmeye başlar.
Koca SGK’dan gelen yazı üzerine gelir testine gitmezse sanki aylık kişi başına düşen gelir 1458 liradan çokmuş gibi aylık 174,96 lira GSS prim borcu çıkarır.
SGK’nın Kanunsuz Tebliği ile ilgili düzeltme
14 Mayıs 2010 Cuma günü bu köşeden, Kanunsuz suç ve ceza olmaz ama SGK yapar der gibi “SGK rapor alan işçinin işverenine ceza yazacak” demiştik. Tebliğ ile 5510 sayılı Kanun’un 102 inci maddesinin (j) bendine göre ceza yazılacak demiştik. Baktık ki (j) değil (i) bendine göre ceza yazacaklarmış. Fakat, ister (j) bendi olsun ister (i) bendi olsun. İstirahat alan sigortalıların işverenlerine bu konuda idari para cezası yazılması yasal değildir. Zira, (j) bendinin yasa dışı olduğunu cuma günü yazmıştık. Bugüne de (i) bendinin neden yasadışı olduğunu açıklayalım. Ceza yazılacak denen (i) bendinin dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 100 üncü maddesidir. 100 üncü madde, kayıtdışı çalışmanın kayıt altına alınabilmesi için ilgili kurum, kuruluş ve kişilerden bilgi-belge istenmesi ile ilgilidir. Zaten, sigortalı işçi çalıştıran ve çalıştırdığı sigortalı istirahat alan işverenlerle ilgili değildir. Bu sebeple, hem bahsettiğimiz,
“İstirahatli Olan Sigortalıların İşyerinde Çalışmadıklarına Dair Bildirimin İşverenlerce Sosyal Güvenlik Kurumuna Gönderilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” ile işverenlere bildirim için süre getirilmesi ve süre içinde bildirim yapmayan işverenlere ceza uygulanması tamamen yasadışıdır.