ALİ TEZEL

HABERTÜRK-Sağlık Memuru-Hemşire korur Doktor tedavi eder sistemine geçmemiz gerekiyor–2012 yılbaşında kıdemini alabilirsin-Psikologlar da isyanda ve haklılar



Sağlık Memuru-Hemşire korur Doktor tedavi eder sistemine geçmemiz gerekiyor



Rehabilite edici olanları saymazsak temelde iki tür sağlık hizmeti vardır. Birincisi koruyucu sağlık diğeri de tedavi edici sağlık hizmeti. Koruyucu sağlık, ebe-hemşire ve sağlık memurlarının (Toplum Sağlığı Bölümü) görevidir ve toplumu hastalıklardan korumak görevi ile donatılması gerekir. Bu kesimin koruyamadıklarını ise tedavi edici görevleri ağırlıklı olan hekimler tedavi etmesi gerekir. Ancak, koruyucu sağlık hizmetleri ile görevlendirilmesi gerekenleri doktorların yani tedavi edicileri emrine veriyorlar…



 



***Koruyucu sağlık ucuzdur ama ülkemizde artık uygulanmıyor



Sağlık hizmetleri üç ana grupta toplanır. Bunlar ;
– Koruyucu Sağlık hizmetleri
– Tedavi hizmetleri
– Rehabilitasyon hizmetleridir.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin uygulanması kişiye ve çevreye yöneliktir ve kişilerin gerek çevresel, gereksel bireysel olaylardan koruyarak hastalanmasını engelleme amaçlıdır.



***Kişiye yönelik olan koruyucu sağlık hizmetleri ;
– Hastalıkların erken tanı ve tedavisi
– Kişisel sağlık düzeyini yükseltme ( Kişisel hijyeni sağlama ) ve sağlık eğitimi
– Yeterli ve dengeli beslenme
– Aile planlaması
–  Bağışıklama yani aşılama
– İlaçlarla koruma
gibi uygulamalardan meydana gelir. Kişiye yönelik olan sağlık hizmetlerin yürütülmesi ve sağlık personeli tarafından yapılır ve yapılmalıdır.



***Üç aşamalı sağlık hizmeti teke düşürüldü



Koruyucu sağlık hizmetleri, birincil koruma, ikincil koruma v e üçüncül koruma olmak üzere üç ana basamakta gerçekleştirilir. Birincil korumada, kişinin hastalıklara yakalanması önlenmeye çalışılır. Bu amaçla yapılan aşılama, aile planlaması, genetik danışma ve sağlık eğitimi hizmetleri gibi uygulama birincil korumayı kapsar. Kısaca belirtecek olursak birincil koruma, hastalıklardan korunmayı amaçlayan uygulamalardır. Bunlar en temel sağlık hizmetleridir ve sağlık personeli dediğimiz ebe-hemşire ve sağlık memurları tarafından verilmelidir.

İkincil koruma hizmetleri, birincil koruma hizmetlerinin etkisiz kalması durumlarında devreye girere ve hastalık belirtileri meydana gelmeden veya belirtilerin yeni meydana geldiği durumlarda erken teşhis ve tedavisinin yapılması uygulamalarının tamamını kapsar. Bu uygulamaları da hekimlerin yapması gerekir.

Üçüncül korumada, alınan bütün önlemlere rağmen hastalığa yakalanan kişilerde hastalığın olumsuz sonuçları en aza indirilmeye çalışılır. Hastalık sonrasında oluşabilecek sakatlık ve işlev kayıplarının en aza indirilmesi için alınacak önlemler de üçüncül koruma uygulamaları arasındadır buna da biz rehabilitasyon demek doğru olur.



Ancak, Sağlıkta Dönüşüm Planı ile ucuz olan koruyucu sağlık hizmetleri yok sayıldı ve pahalı ve hasta için acılı geçen tedavi edici sağlık hizmetlerine öncelik verildi. Yani Türklere bırakın korumayın hastalansınlar sonra tedavi eder çok para kazanırız denilerek sağlık piyasalaştırıldı.



***Doktor ile sağlık personeli ayrılmalıdır



Sağlık Bakanımız açıklama yapıyor diyor ki eskiden Türkler yılda bir defa hastaneye gidiyordu şimdi yılda 7 defa hastaneye gidiyor ne güzel oldu diyor. Gelişmiş ve demokratik ülkelerde ise insanların sağlıklı olup olmadığına bakılırken hastaneye kaç defa gittiği sayısı kötü bir ölçektir. Esas olan kaç defa gitmediğidir. Hastalanmak kötü hastalandırmamak iyidir. Artık bıçak kemiğe dayanmak üzere ama kötü olan uygulamaları bize harika diye sunuyorlar. İşte bu sebeple Türk vatandaşlarını hastalıklardan koruyucu hizmetler veren ebe-hemşire-sağlık memuru-çevre sağlığı teknisyeni gibi personelin tedavi edici görevi olan hekimlerin emrine verilmesi uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir.





Bırakın, bu personel vatandaşlarımızı kendi hiyerarşik örgütleri içinde hastalıklardan korusunlar, onları koruyamadıklarını da doktorlar tedavi etsin. Yoksa, tedavi edici görevi ağır basan hekimlerin emrine verilen koruyucu sağlık hizmetleri personeli vatandaşları hastalıklardan korumak görevini yerine getirmek yerine doktorun yardımcısı olarak görevlendirilmektedir.



Psikologlar da isyanda ve haklılar





Önemli konulara doğru parmak basarak, halkı aydınlatıyorsunuz. Psikolog mağduriyetleri ile ilgili bir yazı ve ya röportaj yazabilir misiniz? Bu tür yazılar çıkacak psikologlar yasasına destek olacaktır. Günümüz Türkiye’sinde ancak psikologlar insanlara psikiyatristlerin emrinde yardımcı olması istenmektedir. Psikologlarda kendi odalarına bağlı olarak çalışmak, psikiyatristlerin emrinde çalışmak istememektedirler. Bu durum iki meslek kuruluşunun birlikte işbirliği içinde çalışmasıyla olmalıdır.  Özellikle Türkiye’de bu günlerde Psikologlara ve onların vereceği hizmetlere halkımızın daha fazla ihtiyacı var. Sıcakkanlı insanlardan oluşan insanımız çabuk sinirlenebiliyor. Aile içi şiddet yaşanıyor, intiharlar son yıllarda artmaya devam ettiği, terör, canlı bomba olaylarında yaşandığı ülkemizde psikologların meslek yasalarının çıkmasının gecikmesi insanlarımıza psikologların hizmet vermesini yasaklamaktadır. Psikologların ofisleri büroları mühürleniyor ve kapanmaya devam ediyor. Bu acı durum falcı, büyücü, üfürükçü, medyum, cin çıkarıcı gibi tehlikeli ve yanlış kişilerin toplumumuzu daha yoğun olarak kandırmasına, sömürmesine ve üzücü sonuçlara sebep olacağını düşünmekteyiz. Bu durumla ilgili bir kamuoyu bilgilendirme yapılmasına yardımcı olabilirseniz çok mutlu olacağız. İsmi Saklı-Psikolog



2012 yılbaşında kıdemini alabilirsin



Ben 34 yaşında serbest sektörde çalışan bir bayanım. 01.01.1997 sigorta girişim ve aralıksız olarak hep aynı iş yerinde çalıştım. Sigortamız asgari ücretten yatıyor. Küçük bir bebeğim var ve artık çalışmak istemiyorum ama bu bir mazeret olmadığı için kıdem alamıyorum. Bu şartlarda bana uygun bir İş Kanunu maddesi var mıdır? Kıdem tazminatı alıp  daha sonra bebeğimi büyüttükten sonra çalışmak istiyorum.ve ne kadar kıdem tazminatı alabilirim. Asiye Polat



 





Hanımefendi, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinin beşinci bendi gereğince 15 yıllık sigortalılık süresini ve en az 3600 günü tamamlayacağınız 01.01.2012 günü SGK’ya gidip, kıdem tazminatı alabilir yazısı alabilirsiniz. Aldığın yazıyı işverene verip aynı gün işi bırakıp işverenden kıdem tazminatlarını alarak işinden ayrılabilirsin. Bu arada işverene vereceğin belgeyi, noter aracılığıyla göndermen yerine olur.



 

Exit mobile version