ALİ TEZEL

HABERTURK-Sağlık sistemi sadece hekim memnuniyeti üzerinden düzeltilir mi?–Arena’da facia olması işten bile değildi-Okur sorularına cevaplar


Sağlık sistemi sadece hekim memnuniyeti üzerinden düzeltilir mi?


Gerçi Aile Hekimleri son düzenleme ile başlarına gelecekleri anlamaya başladılar ama devam eden Aile Hekimliği sağlık sistemimiz hekim memnuniyeti üzerine kuruludur. Ekip işi olan sağlık hizmetlerinde, ebe-hemşire ve sağlık memurlarının memnuniyeti göz ardı edilmektedir.


Gerek Aile Hekimliği ve gerekse döner sermaye uygulaması ile ek ödemelerde sağlık personeli aşırı derecede mağdur edilmiş durumdadır.


 


Ali bey  sizin de eski bir sağlık çalışanı sağlık memuru olduğunuzu biliyorum ve bir meslektaşımın bu derece önemli mevkilere gelmesiyle gurur duyuyorum. 2010 sonu itibariyle Türkiye’nin tamamında  Aile hekimliğine geçildikten sonra Döner Sermaye yönetmeliğindeki eşitsizliği size bir hatırlatmak istedim.  Aile hekimliğine geçildikten sonra sağlık ocağı kalmadığı için birinci basamak sağlık kuruluşlarından gelecek gelir azalacağından  ve özellikle sağlık müdürlüklerinde yönetici pozisyonundaki (şube müdürü ve müdür yardımcısı gibi) hekimlerin aile hekimliğine geçişini engellemek amacı ve döner sermayeden alacakları payın azalmaması için 2010 yılı sonunda döner sermaye yönetmeliğinde değişikliğe gidip 1.basamakta görev yapan hekimlerin döner sermaye katsayıları arttırılmıştır.  Hekim dışı personel için hiçbir düzenleme ve geliştirme yapılmamıştır. Pastadaki pay hekim için arttırılmış olup hekim dışı sağlık personeli yok sayılmıştır. Sağlık bakanlığı adeta doktor bakanlığı gibi çalışmaktadır. Sağlık camiasında doktor vardır gerisi yardımcı sağlık personelidir. Bu yardımcı sağlık personeli tabiri bizleri zaten ayrıca çileden çıkarmaktadır. Bizler ebeyiz, hemşireyiz, sağlık memuruyuz kendi meslek tabirimiz vardır. Doktorun yardımcısı değiliz bu hükümetin sağlık politikasının en temel prensibi maalesef bu olmuştur. Doktoru nasıl daha yükseğe çıkartırım doktora nasıl daha fazla ücret kazandırırım. Aile hekimliği bunun en canlı ve taze örneğidir. Geçenlerde bir sendikanın döner sermaye yönetmeliğindeki adaletsizlik için sağlık  bakanlığı önünde protesto ettiğini gördüm ve bu olayın gündeme getirilmiş olmasına sevindim.  Bu konuya TV’ye de çıktığınız programlarda, gazetedeki köşenizde, internet sitenizde değinmenizi talep ediyoruz. Sağlık Bakanlığı’nda çalışan ebe hemşire sağlık memuru sayısının doktor sayısından fazla olduğunu da unutmamak gerekir. İsmi Saklı


 


Sayın okurum, bir gerçeğin daha dile getirilmesine vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Evet, geçmişte sağlık memuruydu ve mesleğimi de çok seviyordum ama sağlıktaki kast sistemini aşamayacak olduğumu görünce meslek değiştirme gereği hissettim. Zira, sağlık memuru olarak allame-i cihan olsam, ülkemizdeki sağlık sisteminde hekimin talimatını yerine getiren kişi olarak kalacaktım. Kulakları çınlasın, Nevşehir Merkez 1 Nolu Sağlık Ocağında 40 yıllık çok tecrübeli ve aşırı çalışkan Fahri Serdar abimiz vardı, işini ciddiyetle yapardı. Ancak, ocağa atanan genç hekimler amirlik yapacağım diye kendisini rencide etmişlerdi o gün meslek değiştirmeye karar vermiştim.


Bugünkü duruma gelince evet haklısınız, Aile Hekimliği sistemi şu an sadece hekim  memnuniyeti üzerine kurgulanmıştır, halkın memnuiyeti ile sağlık personelinin memnuniyeti göz ardı edilmiştir. Sistemin bu şekilde yürümesi mümkün de değildir. Ayrıca, Aile Hekimliğine geçiş için yapılmış olan hekim memnuniyetinden artık aşınmaya başlamıştır yakında Aile Hekimleri de memnun olmayacakladır.


 


Bahsettiğiniz, döner sermaye yönetmeliğinde yapılan değişiklik sonrasında, birinci basamakta meslek katsayıları;
-Hizmetli: 0,30
-Memur : 0,35
-Sağlık Memuru – Ebe- Hemşire: 0,40
-Pratisyen Hekim; 2,10,


Olarak değiştirilmiştir.
Yani, ilkokul mezunu hizmetli ile lisans mezunu sağlık memuru ebe hemşire arasında 0,10 luk bir fark varken, lisans mezunu sağlık memuru ebe hemşire  ve Pratisyen Hekim arasında 1,70’lik bir katsayı farkı vardır. Bu katsayı adaletsizliği ile Hekim hemşirenin 5 katı kadar döner sermaye almaktadır. Bu sistem bir an önce değiştirilmelidir.



 


 


 


Arena’da facia olması işten bile değildi


Pazar günü Türk Telekom Arena (Aslantepe) stadına 3 kalp cerrahı-uzmanı, 2 anjio teknikeri arkadaşımla Galatasaray-Sivas maçını izlemeye gittim. Bize araçla gitmeyin dediler ama araçla gidip E-6 üzerindeki U dönüşünü bitirir bitirmez harika bir otoparka giriyorsunuz ve tavsiye ederim aracınızla gidin yoksa ölebilirsiniz.


Neden mi? Arene’ya araçsız giderseniz tek giriş yeri var, Seyrantepe Metro çıkışı. Stada girişimiz güzeldi yerimizi de güzel bulduk, stadyum da güzel dizayn edilmiş hizmetler de güzel. Maç bitti kaos başladı. Hatta, kalabalığa kalmayalım diye maçın bitimine 5 dakika kala çıktık. Stadyumdan çıkıp metroya girmek istediğimizde polisler metro girişiniz kapadılar. Sebebini sorduğumuzda da her altı dakikada 2 bin kişinin metroya gidebileceğini belirttiler. Metroda sıkışma olmasın diye bu tedbiri almışlar. Ancak, metro giriş kapısının kapalı olduğundan habersiz 30 bin kişi de arkadan gelmeye kalabalığı sıkıştırmaya başlayınca çocuklar, yaşlılar ve kadınlar sıkışmadan çığlıklar atmaya başladılar.  Kendimi yan taraftaki inşaatın içine 2 arkadaşımla birlikte zor attık ve gerçekten korkudan gözlerimiz faltaşı gibi açılmıştı. Bu kere yanlardan stada geri girip, kalabalığın azalmasını bekleyelim dedik. Demez olaydık bu kere de Adnan Polat’ın özel güvenlik görevlileri stad içine almayız dediler. Soğuk, yağmur yağıyor ve 30 bin kişi arada kaldık. Dışarı çıkmak istesen polis izin vermiyor, içeri girelim desen  özel güvenlikçiler içeri almıyor. Sonunda kavga dövüş içeri girdik, beklemeye başladık çaylarımızı içerek. Aradan 30 dakika geçmedi, bir an önce işlerini bitirip gitmek arzusunda olan özel güvenlikçiler yine bizleri (yaklaşık 5 bin kişi) dışarı çıkarmak için kolları sıvadılar. Bu kere seyirciler polisin kapalı tuttuğu kapıdan çıkamayınca kontroplaktan yapılmış bariyerleri yıkıp, tarlalara doğru hücum ettiler. Ayaklar çamur, bata çıka yollara döküldüler.


Arena’da facia olmadıysa seyircilerin kendilerini bilen insanlardan olması büyük etkendi, etrafta ne yetkili vardı ne de işi düzenleyen. Uyarıyorum facia çıkması insanların ezilerek ölmesi işten bile değildi. Ben mi bir daha o stadyuma ayağımı bile sokmam.


 


Okur sorularına cevaplar


Av. Gültekin KÖROĞLU-Müvekkiliniz, 8 ay 657/4-b’ye göre çalıştıktan sonra 657/4-a’ya geçmiş veya geçirilmişse hizmet süresi ikisinin toplamıdır. Yıllık izin hesabından da kamuda çalıştığı tüm süre dikkate alınır.


İlhan İşli- Manisa- 1975 doğumlu olup, 1994 sigorta girişiniz var. 5000 gününüz de elinizde. 2001’de iş kazası geçirip yüzde 7 meslekte kazanma gücü kaybına uğramışsınız. İş kazası geçirdiğiniz işveren aleyhine, maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz. Dava açma süreniz 10 yıldır. Süreyi geçirmek üzeresiniz.


Yakup Laz- 5510 sayılı Kanun gereğince 01.05.2008 gününden sonra işe girenler kadın erkek ayrımı olmaksızın 65 yaşında en az 7200 gün ile SSK’lı olarak emekli olacaklar. Ancak, 7200 günü 31.05.2035 gününden önce tamamlayan erkekler 60, kadınlar ise 58 yaşında emekli olabilirler. 30.04.2008 gününden önce işe girmiş kadınlar 58, erkekler 60 yaşında en az 7000 günle SSK’dan emekli olurlar…

Exit mobile version