Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunları 2010 yılına kadar değişmeli demiştik…
6 Mart 2009 günü bu sayfadan “İşten çıkışlar tek yere bildirilecek yetki bitecek” diyerek, 2010 yılı başına kadar 2821 ve 2822 sayılı Kanunlarda gerekli olan değişiklik yapılmazsa, ülkemizde yetkili sendika sayısının çok aşağılara düşeceği uyarısını yapmıştık.
Şimdi Hükümet kendi hazırladığı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunlarında değişiklik tasarısını açıkladı ama bu Sendikaların işine gelmedi, çünkü Chek-Off sistemi kaldırılıyor, sendikaların üyelerinden gelecek aidatları artık işverenler, işçilerin ücretlerinden kesip Sendikaya göndermeyecek, sendikalar üye aidatlarını kendileri toplayacak.
Bu arada işverenler de fırsat bu fırsat deyip her zaman istedikleri “Kıdem Tazminatı”nın kaldırılması talebi ile masaya oturdular.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı TİSGL Kanunu hakkındaki düzenlemelerde yenileme hazırlıklarını hızlandırdı…
Bakanlıkça hazırlanan taslakta sendikaların iç işleyişi ile grev ve toplu sözleşme düzenine ilişkin önemli değişiklikler bulunuyor.
Taslağa göre;
– Halen 28 olan işkolu sayısı 17’e indirilecek.
– Sendika aidatı işçinin ücretinden otomatik olarak (check off sistemiyle kesilmeyecek, işçi sendikaya kendisi ödeyecek.
– Tüm işkollarında grev serbest olacak ama o grevin sakıncalı olup olmadığına mahkeme karar verecek.
– Bir sendikanın toplu sözleşme yapabilmesi için o işkolunun yüzde 2’sinde örgütlü olması gerekecek. Halen mecliste bulunan teklifte bu oran sıfıra indirilmişti.
– Sendika yöneticilerinin ücretleri en yüksek devlet memuru maaşının iki katını geçemeyecek.
– Meslek sendikalarının kurulmasının önü açılacak ama bu sendikaların toplu sözleşme yetkisi olmayacak.
– Sendikaların genel kurulları 4 yerine 3 yılda bir yapılacak
– Yetkili sendikanın belirlenmesinde sosyal güvenlik kurumu’nun kayıtları esas alınacak. Daha güncel olan bu verilerin, sendikaların kağıt üstünde görüldüğü kadar üyesi olmadığını ortaya çıkarma riski de çok yüksek ve bu durumda pek çok sendikanın yetkisinin düşmesi gündeme gelebilecek.
-Bu arada bu değişiklikler konusunda TİSK bunlar olacaksa kıdem tazminatı da kaldırılsın diyerek her bulduğu fırsatta kıdem tazminatlarını ortadan kaldırma fırsatını kaçırmamaktadır.
28 Şubat günü Resmi Gazetede yayınlanan 5838 sayılı Kanun ile ağustos ayından itibaren, çalışanların işe giriş ve işten çıkışları sadece SGK’ya bildirilmeye başlandı. Bu tarihten sonra da sendikalara yetki verebilmek için kullanılan Çalışma Bakanlığının işçi sayıları konusundaki yalan-yanlış istatistikleri yerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nun istatistikleri geçerli olmaya başladı, bu da fiktif üyeleri olan sendikaları yetkisiz, işyerlerini toplu sözleşmesiz bırakacak gibi görünüyor.
Halen geçerli olan, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 12 inci maddesine göre bir iş kolundaki toplam işçi sayısının en az yüzde 10 kadarını örgütüne üye yapamayan sendikalar toplu sözleşme yetkisi alamıyor. Bu oran 01.01.2010 gününe kadar düşürülmezse 2010 yılından itibaren sorun başlayacak.
“Madde 12 – Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunun (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) üyesi bulunduğu işçi sendikası…” yetki alabilir ve bu yetkinin belirlenmesinde de aynı madde gereğince, “Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl Ocak ve Temmuz aylarında yayımlanacak istatistikler esas alınır…”
Yani bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmesi için o işkolundaki işçi sayısının en az yüzde 10’unu üye yapmış olması gerekir. Mesela bir iş kolunda 3 milyon işçi varsa sendikanın da 300 bin üyesi olmalı ki TİS yani Toplu İş Sözleşmesi yapma yetkisi alabilsin.
***Çalışma Bakanlığına 5 milyon işçi varmış ve yüzde 60’ı sendikalıymış
SGK’ya göre 15 milyon sigortalı varken, Çalışma Bakanlığı istatistiklerine göre sadece 5 milyon işçi var daha doğrusu sendikalardan dilediğine yetki vermek için Bakanlık işçi sayılarını işkollarına göre düşük göstermektedir. Bunun için de işverenlerce kendisine göre işçi giriş (ek-1) ve işçi çıkış (ek-2) formlarından dilediğini kadarını rakamlara yansıtmaktadır.
Çalışma Bakanlığı, sırf işçi sendikaları yetki alabilsin diye işçi sayılarını düşük tutmakta ve buna uygun istatistikler yayınlamaktadır. Mesela 2009 yılı ocak ayına ait Çalışma Bakanlığı’nın (Yalan) İstatistiklerine göre ülkedeki toplam işçi sayısı 5.434.433 olup bu işçilerin de yüzde 59,98 yani 3.205.662 kadarı da sendikalıymış.
Şimdi Çalışma Bakanlığı’nın değil de SGK’nın istatistiklerine göre yüzde 10 barajını aşacak sendika hemen hemen yok gibidir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2009 yılı ocak ayı istatistiklerine göre toplam 15.613.784 prim ödeyen vardır. Bunlardan zorunlu, topluluk ve özel-banka çalışanlarının toplamı ise 13.520.949 olduğu görülecektir. Kayıt dışı ekonomiyi yani sigortasız çalışanları yok saydığımızda bile SGK ile Çalışma Bakanlığı işçi sayıları arasında 3 kat fark vardır.
I- AKTİF SİGORTALILAR | Sayıları |
1- Zorunlu | 13.169.130 |
2 – Çırak | 249.292 |
3- Topluluk(Av-Noter) | 31.819 |
4 – Tarım SSK | 202.000 |
5 – Tarım Bağ-Kur | 1.130.483 |
6 – Muhtar | 14.091 |
7- İsteğe Bağlı | 496.969 |
8- Özel Banka-Borsa | 320.000 |
Toplam | 15.613.784 |
2009 sonuna kadar 2821 ve 2822 yeniden düzenlenmeli
Artık 5838 sayılı Kanun’un 01.08.2009 günü yürürlüğe girmesiyle birlikte Çalışma Bakanlığı’nın yalan-yanlış istatistikleri yerine SGK’nın istatistikleri geçerli olacak. O zaman da hemen hemen hiçbir sendika (demiryolu, havayolu vs) hariç işkolu bazında yüzde 10’luk işçi sayısı barajını aşamayacakları için ülke yetkisiz sendikalarla dolacaktır. İşverenler için dikensiz gül bahçesi demek olan bu düzenlemeye karşın mutlaka ve mutlaka 2009 yılı sonuna ayına kadar 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İŞ Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda bir düzenleme yapılmalı, en hafif ifadeyle yüzde 10 barajı yüzde 3 veya 5’e düşürülmelidir demiştik, tasarı yüzde 2 olarak kamuoyuna duyuruldu.
Kıdemi alıp tekrar çalışabilirsiniz
1973 doğumluyum, 01.01.1989 işe girişliyim ve halen 5752 günüm var. SGK’dan emekli olmam için gerekli olan şartlardan 20 yıl ve 5.300 gün çalışma şartını fazlasıyla yerine getirdim. Sigorta primlerim hep tavan sınırdan yatırıldı. Şu an 36 yaşındayım ve 45 yaşını doldurmayı bekliyorum. Ancak çalışmaya da devam ediyorum. Halen çalıştığım yerde 6 yılımı doldurdum.
1- Çalışmaya devam ederek ileride alacağım emekli maaşımın düşmesine mi sebebiyet veriyorum ?
2- Şuanda kendi isteğimle işten çıkmak istesem kıdem tazminatı almaya hakkım var mı ?
3- Eğer tazminatımı almayı talep edersem çalıştığım özel şirket bunu bana ödemek zorunda mı ?
4- Şayet kıdem tazminatımı alırsam aynı işyerinde veya başka bir şirkette çalışmaya devam edip sigortamı ödemeye devam etmeli miyim? Semra Akgün
Evet emeklilik için gereken 3 şarttan yaş hariç diğer iki şartı tamamlamışsınız, bundan sonra prim ödemeye veya çalışmaya asgari ücret veya asgari ücretin 3 katından daha az kazançla devam ederseniz emekli aylığınızı düşürürsünüz ama asgari ücretle çalışacaksanız bile ayda 30 gün değil ayda 7 gün sizi SGK’ya bildirirlerse emekli aylığınız artar.
1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin 5 inci bendi gereğince, SGK’dan kıdem tazminatı alabilir yazısı alıp, işverene verip aynı gün işinizi bırakabilirsiniz ve bu durumda işveren size kıdem tazminatınızı ödemek zorundadır.
Tazminatınızı aldıktan sonra ister aynı ister farklı iş veya işverenler yanında çalışabilirsiniz bunun kararı tamamen size ait.