ALİ TEZEL

KADINLARIN PORSCHE KISKANÇLIĞI

 

 

Neden hep kendimizi başkalarıyla karşılaştırırız? Bu karşılaştırma bize fayda mı sağlar ?

Sorumuzun cevabı ; kendimiz ve dünyada ki yerimiz hakkındaki önemli bilgilerin bir çoğunu kendimizi başka insanlarla karşılaştırarak öğreniriz. Hatta hedeflerimize ve ideallerimize ulaşma da bu karşılaştırma bizlere yardımcı bile olur. Tabi ki bu karşılaştırma takdir ettiğimiz özelliklere ilkelere sahip insanlarla olunca faydalı bir karşılaştırma söz konusudur. Her şeyin fazlası zararlı olduğu gibi bu karşılaştırmanın da fazlası bir hastalıktır. Kronik bir karşılaştırma sonucunda kendini bir başkasıyla kıyaslayan kadında iyi bir değerlendirmeden sapma durumunda varacağı sonuç büyük olasılıkla kıskançlık olacaktır.

                               Yaptığımız karşılaştırmalar da genellikle çarçabuk üzerinde fazla düşünülmeden ve yeterli bilgiye sahip olmadan yapılır.

Bazen bu karşılaştırma neticesinde ,  kendimizin daha güzel daha alımlı daha zeki daha fedakar ve daha daha olduğumuzu düşünür rahatlama sağlarız. Aslında bunun gerçekte böyle olmadığını diğer bir tarafımızda söyler. Ne kadar biz karşımızdakine göre daha iyisi olduğumuzu söylesek de beynimizin bir yerlerinde bizi kemiren duymak itiraf etmek istemediğimiz bizden hep daha iyi olan birileri mutlaka olacaktır sesi vardır. Üstünlüğe dayalı bu düşünce sağlam temelli değildir.

Sürekli kıyaslama ile büyütüldük , kardeşlerimizle , komşumuzun çocuğuyla arkadaşlarımızla kıyaslandık. Derslerimiz , usluluğumuz , yaramazlığımız , başarılarımız , başarısızlıklarımız hep kıyaslandı… Peki tüm bu kıyaslamalar adil miydi ? Şartlarımız , karakteristik özelliklerimiz yeteneklerimiz aynı yönde miydi ? Tek tip miydik ? Seri olarak mı üretilmiştik de kıyaslanıyorduk ?

Tüm bu öğretilmişlikler bugün bizi nasıl etkiliyor? Kendimizi sürekli bir başkası ile kıyaslıyorsak , yaşamlarımız gerçekten karşılaştırılabilir mi?

Tüm bunların sonucun da karşı cinsle – eşimizle –sevgilimizle olan ilişkimizde de kendimizi diğer kadınlarla kıyaslarız. Bu kıyaslama sonucunda ya kendimizi yüceltir ya da yerin dibine sokarız. Bazen de bu karşılaştırmalar şu şekilde gelişir.” Ben bu kadar fedakar bir anne ve eşim. Çocuklarıma kocama ve aileme karşı tüm vazifelerimi dişime tırnağıma takarak yerine getiriyorum ama yine de kıymetim bilinmiyor. Aynı zamanda bir çok kadına göre güzel ve hoşum . Bak bilmem kimin eşi Ayşe ya da Fatma , evini pislik götürüyor çocuklarına doğru düzgün sofra bile kurmuyor ama kocası onu el üstünde tutuyor “gibi … Bu duygu ve düşüncelerle kendimizi mutsuz eder dolayısı ile çocuklarımızı eşimizi de mutsuz ederiz. Biz kadınların öyle yüksek standartları vardır ki onlara ulaşmak gerçekten zordur. Mutlaka mükemmel olmak isteriz. Toplumun kabul ettiği mükemmel bir eş , mükemmel bir anne , mükemmel bir evlat…Sendromluyuz bence. Kendimizle barışık yaşamıyoruz. Hep birilerinin gözünde iyi başarılı güzel olmak istiyoruz. Kimimiz de kendimizle barışık olduğumuzu sanıyoruz. “ Güzel bir yüzümüz var , oldukça zekiyim , sorumluluklarımı biliyorum ama bir beş kilo fazlam var . “ diye arkasına ekleyebiliyoruz. Aslında bu cümleyi kurarken bile önemsediği şey eksik yada fazla gördüğümüz şeklimiz oluyor. İllaki mükemmel olacağız.

Oysa her şey kendimizi sevmekten , kendimize güvenmekten geçiyor. Çok güçlü bir güvenlik isteğine gerek yok .Erkekleri baba gibi görmemize gerek yok. Artık yetişkin olduk. Erkek dediğin baba gibi olmalı diyen kadınlarla çevrili etrafımız. Ne istiyoruz ? Çok güçlü bir güvenlik isteğimiz var. Kendi görünüşümüzle çok ilgiliyiz. Doğuştan erkeklerden zayıf olduğumuza inandırıldık. Başkalarının duygularının bazımız çok farkında bazımız da hep başkası ile kıyas içinde. Oysa karşımızda eş olarak seçtiğimiz erkekler ; Çok bağımsız ( öyle olmaya odaklı ) , Hiç duygusal değil ( duygusalsa da göstermemeye odaklı) , maddeci ve hepsinden önemlisi bir çoğuna da kimse bir kız ile bir Porsche arasında fark olduğunu anlatmamış.( Kıza hasar verdiğinde , babandan azar işitmezsin)

Hepimizin tanıdığı , düzenlediği güzellik yarışmalarıyla Milli Çapkın olarak bilinen Türk iş adamı ve organizatör olan Süha Özgermi 90 yaşına kadar yaşadı ve hepimiz biliyoruz ki yaşlılık döneminde de hep genç güzel kızlarla idi . Bura da sorgulanması gereken kızlar mı Süha Özgermi mi ? ( Diğer ayrıntılar hariç)

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version