‘Hiçkimse halkı haberdar etmiyor’
Avrupa Sosyal Güvenlik Hukuku’nun Geleceği koferansında konuşan Prof. Danny Pieters’e göre, ‘Sosyal güvenlikten sorumlu bakanlar ile idareler ayrı ayrı proje üretiyor. Hiçkimse halkı haberdar etmiyor. Sonuçta hiçbir işe yaramayan projeler ortaya çıkıyor.’
İSTANBUL – Avrupa Sosyal Güvenlik Hukuku’nun Geleceği, İktisadi Kalkınma Vakfı ve Yeditepe Hukuk Fakültesi’nin ortaklaşa düzenlediği bir konferansta tartışıldı. Leuven Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Güvenlik Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Danny Pieters, 15 ülkede 75 sosyal güvenlik yöneticisi ile yüzyüze görüşerek yaptıkları “Önümüzdeki 15 yılda sosyal güvenlik idareleri nasıl gelişecek” konulu araştırmayla ilgili önemli sonuçları paylaştı.
Konferansın konuşmacıları Leuven Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Güvenlik Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Danny Pieters ve aynı üniversiteden Prof. Dr. Paul Schoukens’di.
SOSYAL GÜVENLİKTEN YARARLANANLAR MÜŞTERİ DEĞİL
Prof. Dr. Danny Pieters’ın, 15 ülkede yürüttükleri araştırmada kendilerini en çok şaşırtan sonucu şöyle özetledi:
Sosyal güvenlik kurumlarının başındaki insanlar pek çok ülkede felsefi yaklaşımlar ileri sürdüler. Oysa bu kişilerin daha teknik konularla karşımıza çıkacağını düşünmüştük. Onlar, “Halkımıza sosyal güvenliğin bir dayanışma olduğunu anlatabilmeliyiz. Yükü ve yararları herkesin paylaşması gerekir. Birçok ülkede sosyal güvenlik konusunda iletişim çok zayıf. Bu konuyu bir yurttaşlık eğitimi olarak ele alıp, anlatabilmeliyiz. Sosyal güvenlikten yararlananlar müşteri, tüketici değil: sosyal güvenliğin ortağı ve tarafıdır. Bunu anlatabilmeliyiz” diye düşünüyorlar.
HERKESİN PARLAK BİR GELECEĞE HAKKI VAR
Sosyal güvenlik ve demokrasinin birbiriyle çok bağlantılı olduğunu vurgulayan Prof. Pieters, herkesin parlak bir geleceğe hakkı olduğunu söyledi. Nesiller arası dayanışma sorununa da değinen Prof. Pieters, “Yaşlılar gelecekte gençlerin kendilerini destekleyeceklerinden emin değil. Genç nesiller reformların bütün yükünü omuzlamak zorunda kalıyor. Yaşlı nesilleri destekleyelim derken, genç nesilleri fazla mı eziyoruz?” diye sordu.
HER ŞEYİN AYNI KALMASI İÇİN HER ŞEYİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
“Her şeyin aynı kalmasını istiyorsak, her şeyi değiştirmeliyiz” diyen Prof. Pieters’e göre, “Birçok Batı Avrupa ülkesinde sosyal güvenlik sorunları 100 yıl öncesinde yaşanıyor gibi ele alınıyor. Sosyal güvenliğin bugünün gerçeklerine göre düzenlenmesi gerekiyor”.
Prof. Dr. Danny Pieters’in gözlem ve önerileri şöyle:
HİÇKİMSE HALKI HABERDAR ETMİYOR
Sosyal güvenlikten sorumlu bakanlar ile idareler ayrı ayrı proje üretiyor. Yöneticilerle, politika üretmekten sorumlu olan kişiler restoranlarda gizlice buluşup proje üretiyorlar. Hiçkimse halkı haberdar etmiyor. Oysa sosyal güvenlikte iletişime ihtiyacımız var. Sonuçta hiçbir işe yaramayan projeler ortaya çıkıyor.
PSİKOLOJİK SEBEPLERLE İŞE GİDEMEYENLERİN DURUMU
Fiziksel engellilerin dışında da depresyon, sürmenaj, aşırı zihinsel yorgunluk, psikolojik sebeplerle işe gidemeyenlerin durumunun ele alınması gerekiyor. Bu yeni bir alan ve pratikte giderek daha çok karşımıza çıkmaya başladı.
ÖZELLEŞTİRMELER AZALACAK
Finansal krizin sonucunda özelleştirmeler azalacak. Devletler özelleştirdikleri bazı şirketleri geri almak zorunda. IMF ve Dünya Bankası’nın kontrolü altındaki ülkelerde empoze sonucunda iki üç sütunlu sistemler (zorunlu sigorta dışında, özel emeklilik ve sektör bazında sigortalama) oluşturuluyor. Korkarım ki bunun sonucunda emeklilik sistemleri çöken ülkelere IMF ve Dünya Bankası yardım etmeyecek.
TÜRK VATANDAŞLARI HARİÇ TUTULMUŞ
Prof. Dr. Paul Schoukens ise konuşmasında Avrupa Birliği yeni Eşgüdüm Tüzüğü ile ilgili bilgiler verdi. Uygulama tüzüğü henüz hazırlanmadıği için uygulamaya geçilmediğini söyleyen Schoukens, tüzükte üçüncü ülke vatandaşlarının tüzük dışında tutulduğunu söyledi. Prof. Schoukens, “Türk vatandaşları hariç tutulmuş. Bilinçli mi yapılmış, unutulmuş mu bilmiyorum. Onlara eski tüzük uygulanacak” dedi.
Konferansın konuşmacıları Leuven Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal Güvenlik Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Danny Pieters ve aynı üniversiteden Prof. Dr. Paul Schoukens’di.
SOSYAL GÜVENLİKTEN YARARLANANLAR MÜŞTERİ DEĞİL
Prof. Dr. Danny Pieters’ın, 15 ülkede yürüttükleri araştırmada kendilerini en çok şaşırtan sonucu şöyle özetledi:
Sosyal güvenlik kurumlarının başındaki insanlar pek çok ülkede felsefi yaklaşımlar ileri sürdüler. Oysa bu kişilerin daha teknik konularla karşımıza çıkacağını düşünmüştük. Onlar, “Halkımıza sosyal güvenliğin bir dayanışma olduğunu anlatabilmeliyiz. Yükü ve yararları herkesin paylaşması gerekir. Birçok ülkede sosyal güvenlik konusunda iletişim çok zayıf. Bu konuyu bir yurttaşlık eğitimi olarak ele alıp, anlatabilmeliyiz. Sosyal güvenlikten yararlananlar müşteri, tüketici değil: sosyal güvenliğin ortağı ve tarafıdır. Bunu anlatabilmeliyiz” diye düşünüyorlar.
HERKESİN PARLAK BİR GELECEĞE HAKKI VAR
Sosyal güvenlik ve demokrasinin birbiriyle çok bağlantılı olduğunu vurgulayan Prof. Pieters, herkesin parlak bir geleceğe hakkı olduğunu söyledi. Nesiller arası dayanışma sorununa da değinen Prof. Pieters, “Yaşlılar gelecekte gençlerin kendilerini destekleyeceklerinden emin değil. Genç nesiller reformların bütün yükünü omuzlamak zorunda kalıyor. Yaşlı nesilleri destekleyelim derken, genç nesilleri fazla mı eziyoruz?” diye sordu.
HER ŞEYİN AYNI KALMASI İÇİN HER ŞEYİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
“Her şeyin aynı kalmasını istiyorsak, her şeyi değiştirmeliyiz” diyen Prof. Pieters’e göre, “Birçok Batı Avrupa ülkesinde sosyal güvenlik sorunları 100 yıl öncesinde yaşanıyor gibi ele alınıyor. Sosyal güvenliğin bugünün gerçeklerine göre düzenlenmesi gerekiyor”.
Prof. Dr. Danny Pieters’in gözlem ve önerileri şöyle:
HİÇKİMSE HALKI HABERDAR ETMİYOR
Sosyal güvenlikten sorumlu bakanlar ile idareler ayrı ayrı proje üretiyor. Yöneticilerle, politika üretmekten sorumlu olan kişiler restoranlarda gizlice buluşup proje üretiyorlar. Hiçkimse halkı haberdar etmiyor. Oysa sosyal güvenlikte iletişime ihtiyacımız var. Sonuçta hiçbir işe yaramayan projeler ortaya çıkıyor.
PSİKOLOJİK SEBEPLERLE İŞE GİDEMEYENLERİN DURUMU
Fiziksel engellilerin dışında da depresyon, sürmenaj, aşırı zihinsel yorgunluk, psikolojik sebeplerle işe gidemeyenlerin durumunun ele alınması gerekiyor. Bu yeni bir alan ve pratikte giderek daha çok karşımıza çıkmaya başladı.
ÖZELLEŞTİRMELER AZALACAK
Finansal krizin sonucunda özelleştirmeler azalacak. Devletler özelleştirdikleri bazı şirketleri geri almak zorunda. IMF ve Dünya Bankası’nın kontrolü altındaki ülkelerde empoze sonucunda iki üç sütunlu sistemler (zorunlu sigorta dışında, özel emeklilik ve sektör bazında sigortalama) oluşturuluyor. Korkarım ki bunun sonucunda emeklilik sistemleri çöken ülkelere IMF ve Dünya Bankası yardım etmeyecek.
TÜRK VATANDAŞLARI HARİÇ TUTULMUŞ
Prof. Dr. Paul Schoukens ise konuşmasında Avrupa Birliği yeni Eşgüdüm Tüzüğü ile ilgili bilgiler verdi. Uygulama tüzüğü henüz hazırlanmadıği için uygulamaya geçilmediğini söyleyen Schoukens, tüzükte üçüncü ülke vatandaşlarının tüzük dışında tutulduğunu söyledi. Prof. Schoukens, “Türk vatandaşları hariç tutulmuş. Bilinçli mi yapılmış, unutulmuş mu bilmiyorum. Onlara eski tüzük uygulanacak” dedi.