ALMANYA ÇOCUK YETİŞTİRME SÜRELERİ – ÜMİT SÜRÜYOR

28 Mart 2014

           Almanya uygulamasında gebelik/analık koruması ve çocuk yetiştirme süreleri Alman Rant Sigortasına Tabi tutulmakta ve emekli yaşı geldiğinden  hizmet olarak değerlendirilerek aylık bağlanmaktadır. Konu Almanya’da sağlanan haklar bakımından sayın Vedat İlki’nin yazısında detaylı olarak incelenmişti(http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=5300).

           Her bir çocuk yetiştirme için eskinden 1 yıla kadar olup 3 yıla artırılan ve eskilere de 3 yıla tamamlama hakkı verilen, yalnız bu nedenle aylık alınacaksa en az 5 yıl sigortaya tabi olma koşulu aranan, eski olaylarda 1 yıldan 3 yıla tamamlamak isteyenlerin borçlanma ve bu nedenle aylık alma haklarını artırabildikleri bizden farklı bir güvence sistemi söz konusudur.

          Ev kadını borçlanmasında bilindiği gibi hizmetler borçlanma primlerinin ödendiği tarihten geriye götürülürken, yargı kararları ile Alman Rant Sigortasına girişler ülkemiz bakımından başlangıç sayılarak erken ve avantajlı emeklilik koşulları oluşturulmuştur.

          Aynı imkanı özellikle kadınların çocuk yetiştirme süreleri için Alman Rant Sigortasına girişlerin ülkemiz bakımından başlangıç kabul edilmesi için arayışlar sürmüş, açılan davalarda verilen kararlarda Yargıtay 21.HD’nin   E. 2013/1920 K. 2013/2329 T. 13.2.2013, E.  2013/5849 K. 2013/7166 T. 10.4.2013, E. 2012/21515 K. 2012/20690 T. 21.11.2012 kararlarında (Kazancı İçtihat Bankası) “Yurtdışında iken fiili ( eylemli ) çalışması bulunmadığı halde o ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yapılan yardım niteliğindeki ödemeler Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29. maddesinin 4.bendi anlamında yurtdışında çalışma olarak nitelendirilmeyeceğinden 506 Sayılı Kanunun 108 ve 5510 Sayılı Kanunun 38.maddesine göre ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilemez. Somut olayda, davacının 8.9.1981 talihinden itibaren “Gebelik/Analık Koruması” ve “ Çocuk Yetiştirme” sebebiyle sigorta kapsamına alındığı ve fiili eylemli ) çalışmasının bulunmadığı anlaşılmakla 18 yaşını doldurduğu 13.03.1984 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün değildir gerekçelerine yer verilmiştir” denilerek verilen Bozma kararlarına karşı direnme kararları bulunmadığından konu 21.Hukuk Dairesi bakımından kabul edilmez hale gelmişti.       

          Ancak aynı davalara bakan Yargıtay’ın diğer dairesi olan 10.H.D. çocuk yetiştirme sürelerinin “…uzun vadeli sigorta kollarından olan malullük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman Rant Sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığı USULÜNCE ARAŞTIRILMALIDIR. Yapılacak araştırma neticesi, rant sigortası kapsamında bulunmadığının anlaşılması halinde … rant sigortasına giriş tarihi…belirlenmeli …” denilerek Bozma kararı verilmiştir(10 HD E.2013/12676,K.2013/17632, 27.09.2013 Kaynak Corpus içtihat bankası).     

          Bu bozma kararı  ile çocuk yetiştirme sürelerinin ülkemiz bakımından da başlangıç sayılması konusundaki ümit devam etmektedir. Ancak  ret ile sonuçlanan davalar bakımından kesinleşme ve bu haktan yararlanamama söz konusu olabilecektir.Direnme kararları ile olayın Hukuk Genel Kurulu önüne gelmesi ve bağlayıcı bir karar alınması da mümkün olabilecek hatta ileri de bu durum kaçınılmaz olacaktır.

          Değerlendirmeye esas alınabilecek Türk Hukukundan örnekler verilebilecektir. Bazı hallerde Türk Hukuku bir sigortalılık hali için kazanılan hakların diğer sigortalılık halinde nazara alınamayacağını kabul etmiştir. Örneğin BAĞ-KUR un ilk yıllarında 10 yıla kadar alınan sigortalı hizmetler yalnızca BAĞ-KUR için geçerlidir.Diğer sigortalılık hallerinde başlangıç sayılamaz (1479 Ek Geçici md.4/son).

          Geçici köy korucuları bağımlılık içinde çalışırken uzun vadeli   sigorta kollarına tabi tutulmazlar.

          Çıraklık sigortası olanların sigorta başlangıçları  analık sigortasında borçlanma için doğumdan önce sigortalı kabul edilirken, aynı çıraklık süresi yaşlılık aylığı bakımından başlangıç kabul edilmez.

          Borçlanma hakkınızın olduğu vatan hizmeti askerlik tarihi başlangıca esas alınmaz, borçlanılan süre kadar hizmet başlangıcı geriye gider, bu süre içinde görevle ilgili zarar görmelerde aylık bağlanır ancak, diğer sigortalılık halleri için başlangıç kabul edilmez. Örneğin malul aylığı için sigortalılık halinden önce malül olduğunuzdan malül değil yaşlılık aylığına tabi tutulursunuz.

          Hizmetlerin birleştirilmesi sırasında yeten kurumun hizmeti ile aylık bağlanır, diğer sigortalılık halleri hiç nazara alınmaz. Ölüm  halinde 5510 döneminde memur olsanız, birleşen hizmetler ile hizmetiniz 1.10.2008’den önceye gelse eski memur sayılmazsınız.

          Örnekler daha da artırılabilir. Örneklerden ulaştığımız sonuç Türk Hukukunda yasa koyucunun farklı kabullere sınırlamalara izin verdiğidir. Sosyal devlet ve sosyal güvenliğin vazgeçilmezliği ilkeleri yanında eşitlik ilkesi de kulların değiştirilmesini zorlamaktadır. Çocuk yetiştirme sigortası bizim sosyal güvenlik sistemimizde bulunmadığından intibak zorluğu yaşamaktayız. Ancak yasa koyumuz sosyal güvenlik alanında farklılıklar oluşturmaya devam etmektedir. Örneğin sağlık sektöründe yalnızca Sağlık Bakanlığı hekimlerini kapsayan, diğer kurum hekimlerini kapsamayan, diğer sağlık çalışanlarını dışlayan, hatta denilebilir ki tüm memurların sosyal güvenliklerinin sınırlanmasına karşılık Sağlık Bakanlığı hekimlerine getirilen 5510’un   EK MADDE 3 – (Ek: 21/1/2010-5947/14 md.) uygulaması ile yalnızca uzun vadeli sigortalara, yine kendilerince ödenecek primle ek bir aylık alma imkanı getirilmiştir.

          Yurtdışı borçlanmalarda içtihat ile getirilen vatandaşlıktan çıkanların önceki sürelerini borçlanmaları imkanı yanında çocuk yetiştirme sürelerinin başlangıç sayılmasının kabul edilmesi halinde özellikle kadınlar lehine bir adım atılmış olacaktır. Ancak kadınların her zaman yurtdışı ikamet sürelerinin dilediğini borçlanabileceği unutulmamalıdır.