Torba’ya girmesi gerekenler de var— Ev hizmetlilerine kupon sigortası olmalı

25 Nisan 2014

Torba'ya girmesi gerekenler de var

 

Ev hizmetlilerine kupon sigortası olmalı

 

Bu köşeden sıklıkla okudunuz ve sayıları bir buçuk milyon kadar olan ev hizmetlileri maalesef  bürokratik işlem çokluğu ve sair sebeplerle sigortasız-sosyal güvencesi çalıştırılıyor. Biz de bu köşeden Avrupa ülkelerinden olan KUPON sigortasını önermiştik. Bu öneri de Torba’ya girmesi gerekiyor ki bir buçuk milyona yakın sigortasız ev hizmetlisi de sosyal güvenceye kavuşsun…

 

 

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince ev hizmetlerinde süreksiz çalışanlar sigortalı sayılmıyorlar. Sürekli ve ücretli çalışanlar için ise sigorta şart ama çalıştıran ev sahipleri için bürokrasi had safhada.

 

5510 sayılı Kanun uygulaması bakımından bir ev hizmetlisinin sigortalı sayılabilmesinin çalışma karşılığında ücret ödenmesi ve çalışmanın sürekli olması şarttır. Süreklilik kavramının ne olduğu da 4857 sayılı İş Kanunu’nda belirtmiştir ki, “ Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir.”.

 

Bu sebeple, ev hizmetlisi 3-5 günde bir değişik evlere gidiyorsa hakkında Sosyal Sigorta Kanunları uygulanmıyor ama aynı eve her hafta aynı gün olsa bile bir ay boyunca bu kere ev sahibi kendisini SGK’ya bildirmek ve sigorta primlerini ödemek zorundadır.

 

***Ev hizmetlilerine İş Kanunu uygulanmaz

İster gündelikçi temizlikçi kadınlar olsun ister aynı evde sürekli çalışan olsun hiç ev hizmetlisi hakkında İş Kanunu hükümleri uygulanmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4 üncü maddesine göre ev hizmetlileri ayda kaç gün çalışmış olursa olsun kapsamda olmadığından,

-Kıdem tazminatı

-İhbar tazminatı

-Yıllık izin ücreti

-Fazla mesai gibi haklar verilmez.

 

 

*** BASİT VE PRATİK OLANI VE OLMASI GEREKEN KUPONDUR

Ülkemizde yaklaşık 1.5 milyon ev hizmetlisindeki kayıtdışılığı önlemek için Avrupa'daki banka kuponu formülü hem çalışanı hem de işverenlerini kayıt altına almaya çözüm olacaktır.

"Günlüğü 10 veya 11 lira olacak olan prim kuponlarını bankadan satın alıyorsunuz ve evinizde çalışana gün sonunda hem ücret hem de kuponu veriyorsunuz. Ev hizmetlisi de o fişleri toplayıp SGK'ya götürüp, hizmetlerine ekletiyor". Sistem bu olmalı.

 

YASA ÖNERİM;

MADDE 1- 5510 sayılı Kanun’un 6. maddesinin birinci fırkasının (c) bendi kaldırılmış ve aynı Kanun’un 81. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

 

“Ev hizmetlerinde gerek sürekli gerek süreksiz çalışanların, işverenleri asgari ücretin günlük tutarının yüzde 30’u oranında Sosyal Güvenlik ve yüzde 5 oranında kıdem tazminatı primi öderler. Primlerin ödenmesi Bankalar aracılığıyla Kurumca satılacak sosyal güvenlik günlük prim fişleri sağlanır. Sosyal Güvenlik fişlerinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Bu madde kapsamında ev hizmetlisi adına ödenen kıdem tazminatı primi ev hizmetlisinin emekliliği veya ödenen primlerin emekliliğine yetmemesi halinde 60 yaşında kendisine veya ölümü halinde mirasçılarına ödenir.”

 

 

***Bağ-Kur borçlanmasında neden çiftçiler yok

Vergi kaydı veya esnaf oda-dernek kaydı veyahutta şirket ortağı olanlara, 2008 yılına kadar 5 defa geriye doğru borçlanma imkanı sağlandı 6. sı yolda, ancak tarımla uğraşan vatandaşlara bu hak hiç verilmedi taslakta da yine kapsam dışı tutulmuş.

Tarımla uğraşan ancak ziraat odasına kayıt yaptırmayan veya sattığı ürün için hiç tevkifat belgesi almayan çiftçiler  Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından tarımsal destekleme almakta ancak SGK tarım sigortası kapsamında saymamakta, neden olarak da ziraat odası kaydı olmaması olarak gösterilmektedir.  Ziraat odası kaydı yaptırsa da geriye doğru sigortalılık hakkı verilmemektedir. Ancak Bakanlıktan almış oldukları “Sarı Kart”larla balıkçılık faaliyetinde bulunanlar sigortalı sayılmakta ancak aynı bakanlıktan tarımsal destek alanlar tarım sigortalı olamamakta. Muhalefet 6111 sayılı torba kanun hazırlıklarında bu konu hakkında vermiş oldukları önergeler kabul görmedi.

Kahramanmaraş- Elbistan’da yaşayan Yunus Amca 2002 yılından beri tarımsal destek aldığını, ancak üretiminin büyük ölçekli olmadığından ziraat odası kaydı yaptırmadığını,  sattığı ürün içinde muhtahsil makbuzu almadığını ancak,   Tarım Bakanlığı beni çiftçi sayıyor fakat  SGK saymıyor diyor ve torba kanunda kendilerine de en az 2002 yılına kadar geriye doğru borçlanma hakkı verilmesini istiyor.

 

 

***TÜRKİYE’DE İKAMET EDEN EV KADINLARI DA GURBETÇİLER GİBİ BORÇLANMA İSTİYOR

Yabancı ülkede yaşayan ev kadınlarına 3201 Sayılı Kanun gereğince borçlanarak, emekli olma hakkı verilmiştir. Ancak Türkiye’de ikamet eden ev kadınlarına  5510 sayılı Kanun öncesinde  eşlerinden sağlık hizmeti alma hakkı olanlara sağlık primi ödemeden isteğe bağlı sigortalı olma  imkanı bulunmaktaydı.

             2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunda bu hak ev kadınlarından elinden alınmış oldu. Bunun yerine evde örgü örüp satanlara vergi dairelerinden alacakları muafiyet yazısına istinaden düşük prim ödeme imkanı  getirilmiş olmasına karşın eski hakkı tam olarak geri getirmediği gibi başka mağduriyetlere neden olmuştur.

            Şöyle ki;

            1-Ev hanımları evde örgü örmek istemeyenler hu haktan yararlanmak için vergi dairesinden bu yazıyı olması için yalan beyanda bulunmak zorunda kalıyor.

            2-Bu haktan yararlanan ev hanımların çalışan eşlerinin aile yardımları kesiliyor ve düşü prim ödemenin hiçbir avantajı olmuyor normal primi dahi geçiyor.

            3-İsteğe bağlı sayıldığından doğum borçlanmasından yararlanamıyor.

            Bu nedenle Türkiye’de ikamet eden ev hanımlarına eşlerinden dolayı GSS hakkı bulunması halinde sağlık primi ödemeden isteğe bağlı hakkı verilmesi ayrıca bu kapsamdaki ev hanımlarına  2008 yılına kadar geriye doğru borçlanma hakkı verilmesinin torba kanunda düzenleme yapılması halinde 2008 yılından önce  kazanılmış hakkı olan isteğe bağlı ev hanımlarını hakları geri verilmiş olacaktır.

 

 

***Doğum izni 20 aya çıkacak mı?

Halen, doğum öncesi 8 ve doğum sonrası 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta olan doğum izni süresinin artırılması da tartışılan konulardan birisi. Mevcut tasarıya göre doğum izninin 20 haftaya çıkarılması planlanıyor. Ancak, bu konu daha netlik kazanmadı. Zira, işverenler üzerinde kadın istihdamını azaltmasından korkuluyor. Konuyla ilgili Bakan Çelik, "Bunun 20 hafta olması konuşuluyor ama biz Bakanlık olarak iş dünyası ve sendikalarla beraberiz. Orada gördük ki bu kadının istihdamına bir avantaj değil dezavantaj olarak yansıyacak. Kadının çok izinli olması demek çok sayıda kadının istihdamı anlamına gelmiyor. Burada bu dengeleri doğru kurmamız gerekiyor. Bu nedenle de bu konu birinci önceliğimiz değil" demektedir.