Akşam Gazetesi-Sosyal devletten sadaka devletine
28 Şubat 2008
| |
Sosyal devletten sadaka devletine | |
Doğumdan önce 4 ay çalışma şartı SOSYAL Güvenlik Yasası’nda, doğum yapan çalışan kadına ödenen emzirme ödeneğiyle ilgili yeni bir düzenleme getirildi. Mevcut yasada doğumdan sonraki 6 ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği veriliyor. Yeni tasarıda, bu haktan yararlanılması için, doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi ödenmesi gerekecek. Kreş parası gelmeden kalktı KADIN istihdamını teşvik için düşünülen, çalışan annelere “kreş parası yardımı” da paketten çıkarıldı. Bu modelin devlete 550 trilyon lira yük getirdiğini hesaplayan hükümet, kendi projesinden geri adım atarak, eski sisteme döndü. İşverenin kreş açma zorunluluğu hafifletildi. Buna göre, 150’nin üzerindeki kadın işçi çalıştıran işverenin kreş zorunluluğu devam edecek. Ancak işveren, mevcut sistemdekinden farklı olarak, kreş açmak yerine 0-5 yaş arası çocuklar için özel kreşlerle anlaşarak, hizmet satın alabilecek. Bakan Faruk Çelik, kreş açma zorunluluğu kapsamına giren 863 civarında işletme olduğunu, ancak bunun yarısının kreş açmadığını savundu. Getirdikleri sistemle işverenin özel kreşlerle anlaşarak, hizmet satın alacağını anlatan Çelik, “Bu işverenin maliyetini de düşürür, çünkü kreş açmak daha ağır bir yükümlülük” dedi. Meslek lisesi mezunu kriteri PAKETTE, 18-29 yaş arasında genç işçi çalıştıran işverene getirilen prim teşviki de meslek lisesi mezunu olma koşulu ile sınırlandırıldı. Meslek lisesi mezunu işçi çalıştıran işverenin ödeyeceği primi 5 yıl boyunca devlet üstlenecek. İmam hatip liseleri de meslek lisesi kapsamında olduğu için prim desteğinden yararlanacak. İşveren, 18-29 yaş arasında meslek lisesi mezunu genci istihdam ederse, bu işçinin ilk yıl sigorta priminin yüzde 100’ünü, ikinci yıl yüzde 80’ini, üçüncü yıl yüzde 60’ını, dördüncü yıl yüzde 40’ını, beşinci yıl yüzde 20’sini devlet karşılayacak. Çelik, “Ara eleman ihtiyacını karşılamak lazım, bunu da meslek lisesi mezunlarını teşvikle sağlayabiliriz” dedi. Malulen emekliliğe içki ayarı SOSYAL Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik öngören tasarı, malulen emekliliğe yürürlükteki yasada olmayan bir istisna getiriyor. Bu maddeye göre, vazife malullükleri keyif verici içki ve her çeşit madde kullanmaktan ve intihara teşebbüs etmekten kaynaklanırsa devlet memurları malulen emekli olamayacak. Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan, yasak fiilleri yapmaktan, her ne surette olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlama veya zarar vermekten doğan vazife malullükleri de kapsam dışına çıkacak. Düzenleme tüm 657 sayılı Kanun’a bağlı devlet memurlarını kapsayacak. Başbakanlar, bakanlar, TBMM üyeleri, belediye başkanları da kapsam içine girecek. İŞE GİDİŞ VE İŞTEN DÖNÜŞ Malullük, sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazife dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken, bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa buna vazife malullüğü deniyor. Kanun tasarısının 27. maddesi yürürlükteki 5510 sayılı kanunun 47. maddesinde değişiklik öngörüyor. Buna göre, kamu idareleri vazife malullüğüne sebep olan olayı, en geç 15 iş günü içinde bildirmekle yükümlü olacak. Memurun görev tazminatı kaldırıldı KIDEM süresi beş yılı aşan memurlara görev tazminatı ödenmesi için çıkarılan, ancak bugüne kadar hiç uygulanmayan kanun hükmünde kararname yürürlükten kaldırıldı. TBMM Genel Kurulu’nda gece yarısı kabul edilen yasa ile 375 sayılı kanun hükmünde kararnamede yer alan, ‘En az beş hizmet yılını dolduranlara, 10.000 (on bin) gösterge rakamını geçmemek üzere Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek gösterge rakamlarının, memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda görev tazminatı ödenir” düzenlemesi yürürlükten kaldırıldı. Kümesteki tavukların artık gidecekleri başka kümes kalmadı – ALİ TEZEL Kapitalizmin ilk yılları ve sanayi devriminden sonra çalışanlar günde 18 saat çalışıp ancak kendi karınlarını doyurabilecek kadar ekmek kazanabiliyorlar. Bu ekmek eş ve çocuklarına yetmediği için eşler ve çocuklar da işe gitmek, günde 18 saat çalışmak ve bir ekmek kazanmak zorundalar ki açlıktan ölmesinler… Hatta 8-10 yaşındaki çocuklar uykusuzluktan çalıştıkları ağır makinelerin üzerlerine düşüp makinelere kanları ile zarar verdiklerinden, zararın önüne geçmek için çocukların bellerine kadar kavrayan demirden ayakkabı içine oturdukları zamanlar bile oluyor… İşte bu yıllarda açlıktan ölümlerin kol gezdiği ama öte yandan müthiş büyüklükteki paraların yani sermayenin birikimi de göze çarpmaya başlarken, sosyalizm veya komünizm diye bir yönetim şekli de ortaya çıkıyor… Kapitalistler kendi işçilerinin de sosyalizme doğru kaymasından endişe ile önce çalışma saatlerini 15 saate indiriyorlar ardından iş kanunları, sendikal örgütlenme kanunları, toplu sözleşme düzenleri ve sosyal güvenlik sistemleri düzenleniyor ki kümeslerindeki tavuklar, yeni komşu sosyalizmin kümesine doğru kaçmasın… İşte bu da sosyal devletin başlangıcı oldu. O günden sonra birçok dünya devleti sosyal devlet yolunda adımlar attı. 1992 yılı gelince sosyalizm veya komünizm çökünce artık işçilerin gidebilecekleri yer kalmadı, önce iş kanunlarında budama ve taşeronlaştırma başladı, çalışanların örgütlenmeleri zorlaştırıldı, şimdi sosyal güvenlik sistemiyle emekli aylıkları düşürülüyor ve daha sosyal güvenlik sistemi halledilmeden ardından kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasının işaretleri görülmeye başladı. Bu da sosyal devletin sonu oldu. 1992 yılından beri sosyal devlette yıpranmalar, aşınmalar başladı. Bugünlerde de kıdem tazminatının kaldırılması ile tepe noktasına ulaşıp, sadaka devletine doğru gidişi başlattı. Kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasından sonra da asgari ücretin ortadan kaldırılmasına sıra gelecek… Sıra asgari ücrette … Artık neoliberalistler var ve tıpkı 1800’lü yıllarda ifade ettikleri gibi diyorlar ki, “fabrikalarımızın kapılarında ayda 200 YTL’ye çalışmaya hazır binlerce işsiz varken biz neden asgari ücretten ücret ödemek zorunda kalıyoruz”. İşte asgari ücret de ortadan kalkınca ‘tarih tekerrürden ibarettir’ sözünden hareketle işçileri günde ancak bir ekmek parasına çalıştırmaya başlayacaklar… Kıdem tazminatı nedir? Yukarıda sayılan KIDEM TAZMİNATI adlandırmalarının her biri kendilerine göre doğrudur. Kıdem tazminatı bazen bir ikramiye (emeklilikte), bazen bir güvence (işten atılma, işsiz kalma), bazen ücretin sonraya bırakılmış kısmı (Özellikle yurtdışına götürülen işçiler) ve bazen de tazminattır (Haksız olarak işten çıkarılma). Önce işçiler, sonra memurlar Bugün sadece işçilerin kıdem tazminatı tartışma konusu edilmektedir. Bu tartışma sonucunda kıdem tazminatında bir indirime gidilirse bu memurları da etkileyecektir. Zira, kıdem tazminatına paralel olarak kamu çalışanlarına da emekli olduklarında çalıştıkları her yıla karşın bir aylıkları ikramiye olarak verilmektedir. Bana göre ise kıdem tazminatı; ÜLKEMİZ işçileri Avrupa ülkeleri arasında en düşük ücret seviyesine sahiptir ve AB’nin bizi almaktan korktuğu yönlerden biri de 20 milyonluk ucuz işgücünün Avrupa içine akın etmesi gerçeğidir. Düşük ücret seviyesi ile çalışanlarımızın en büyük hayali ise KIDEM TAZMİNAT’larıdır. İşverenden alacakları bu toplu para ile ev, arsa, araba almak ya da oğluna işyeri açmak amacında olan işçilerimizin elinde şimdi de bu HAYALLERİ de alınması gündemde. Zaten düşük ücret ile emeklilikte alacakları kıdem tazminatı ile hayal kuran işçilerimizin hayallerini de elinden almaz umarım, zira asgari ücret ile açlık seviyesinde yaşayan işçilerin ellerinden hayallerini de alırsanız, çıkabilecek sosyal patlamaların önünde kimse duramaz. Unutmayın, hayal ve ümidi kalmayanların, kaybedecek bir şeyi olmaz. Son olarak, işçi sendikalarına sesleniyorum; üyelerinizin bu hakkını sonuna kadar savunun, yoksa kendi varlık sebepleriniz de gider. İş güvencesine karşılık kıdem tazminatı 15.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren işçinin onurunu ve gururunu tekrar ayağa kaldıracak olan iş güvencesine karşılık olarak, işveren kesimi kıdem tazminatının ya kaldırılmasını ya da birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi her yıla bir aylık brüt ücret yerine, bir haftalık veya 15 günlük brüt ücretin esas alınmasını, bu da kabul olmazsa Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasını istemektedir. Her konuda Avrupa ise; İŞÇİLERİMİZE tanındıktan sonra sıra kıdem tazminatının kaldırılmasına gelmelidir. İnanıyorum ki yukarıdaki haklara sahip olacak işçilerimiz kıdem tazminatı bile istemeyecekler, işverenlerine hediye edeceklerdir. Ebru TOKTAR/ANKARA-Volkan YANARDAĞ/ANKARA / ANKARA |
![]() ![]() ![]() |
28.02.2008 |