NTVMSNBC-Yasemin Arpa-Bulgaristan göçmenlerine emeklilik zulmü
16 Ocak 2009
İSTANBUL – Yeni sosyal güvenlik reformuyla “zorunlu göç eden” Türk soydaşlara yurtdışında geçen sürelerini borçlanma hakkı tanındı. SGK’ya başvuran Bulgaristan göçmeni Türk vatandaşları borçlanmayla ilgili miktarları ödeyip emekliliklerini istedi. Sosyal Güvenlik Kurumu önce “emekli olabilirsiniz” dedi ve maaşlar bağlandı. Ardından kurum, kimlerin “zorunlu” göç ettiğinin belirlenmesi için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Daha önce emeklilik başvuruları kabul edildikleri halde bu listelerde ismi yer almayanların maaş ödemeleri durduruldu. Önce emeklilik hakkı tanınıp, sonra “zorunlu göç edenler listesinde yer almıyorsunuz” diye aylıkları kesilenler şaşkın.
Bu konuda en büyük sıkıntıyı çeken ailelerden biri de Durnaoğlu Ailesi oldu.
.
HAYATIMIZDAN VAZGEÇME NOKTASINA GELDİK
Lisede okuyan kızları Türk olduğu bahanesiyle okulda çok ağır dövülünce 1992’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden Hafize ve Musafettin Duranoğlu, iki çocuğunu da alarak Gebze’ye yerleşti. Duranoğlu’nun kardeşleri de 1989’da asimilasyondan kaçarak Türkiye’ye göç etmişti.
2002’de vatandaşlığa alınan aile yurtdışı borçlanmasından yararlanmak için SGK’ya başvurdu. Hafize Hanım Bulgaristan’da 18 yıl boyunca fabrika işçisi olarak çalışmıştı. Eşi de 19,5 yıl benzer bir işte görev almıştı. SGK’ya emeklilik başvurusunda bulundular, talepleri kabul edildi. SGK her ikisinin de yurtdışı borçlanması yaparak emekli olabileceğini söyledi. Borçlanma parası olan 32 bin TL’yi de bankadan kredi alarak ödediler. Dilekçelerini verdiler, çalıştıkları işlerden ayrıldılar. Ve iki ay sonra Hafizi Hanım’a bir mektup geldi. Mektupta kendisine iki aydır ödenen aylığın durdurulduğu belirtiliyordu. Eşi Musafettin Duranoğlu da akıbetinin eşiyle aynı olacağını söyledi. Dosyasının incelendiği, sıranın kendisine geldiğinde emekli maaşının kesileceğini belirtti. Duranoğlu, “Bana, ‘Şu ana kadar aldığınız iki aylığı da faiziyle geri ödeyeceksiniz’ dediler” diye konuştu. Duranoğlu Ailesi şimdi ne yapacağını bilemez durumda. Emekli aylıklarından oldular, işlerinden oldular ve bankaya borçlandılar.
Konuyu anlatırken ağlamamak için kendini zor tutan Hafize Duranoğlu içine düştükleri durumu, “Her şeyimiz Bulgaristan’da kaldı. Gebze’ye geldik, altımızdaki yatağımızı, döşeğimizi komşularımız verdi. Sosyal güvencemiz olsun, çocuklara yük olmayalım diye düşünürken hayallerimiz suya düştü. Bir de icra gelecekmiş evimize” sözleriyle anlatıyor.
“Emekli aylıklarının durdurulmasıyla ilgili yazılar insanlara yeni yeni ulaştırıldığı için mağduriyetler artacak” diyen Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği Genel Başkanı Av. Seyhan Türkkan, sorunun çözümü için yapılması gerekenleri NTVMSNBC’ye değerlendirdi.
Av. Seyhan Türkkan
(Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği Genel Başkanı):
MAĞDURLAR YENİ YENİ ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLIYOR
Borçlanmadan yararlananların sayısının 45 bin civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Bize 700-800 şikayet geldi. Emekli aylıklarının durdurulmasıyla ilgili yazılar insanlara yeni yeni ulaştırıldığı için mağduriyetler artmaya devam edecek. Mali imkanı olmadığı için borçlanma başvurusunu yapamayanların sayısı da çok fazla. Müracaat edenlerden kaçına emeklilik maaşı bağlandı, kaçı geri isteniyor bunları biz de yeni yeni öğreniyoruz. Çünkü SGK’dan yazılar daha yeni ulaşıyor bu insanlara. Mağdurlar yeni yeni ortaya çıkmaya başlıyor. Önce tüm müracaatlar alındı, hatta bu şartları taşıyıp taşımadığı konusunda illerde farklı uygulamalar oldu; Tekirdağ ayrı, Bursa ayrı, İstanbul ayrı. Sonra ise nüfus kayıt örneğine bakarak, “403 sayılı kanuna göre vatandaş olduysanız zorunlu göçe tabi tutulmamışsın, İskan Kanunu kapsamında vatandaşlığa alınmamışsınız diyerek” insanların emeklilik başvurusuyla ilgili evrakları bile kabul edilmedi.
SORUN YORUMDAN KAYNAKLANIYOR
Tamamen zorunlu göçe tabi tutulmuş sayılmaları, sorunu çözecektir. Zorunlu göçü şu anlamda değerlendirmek lâzım: Silah zoruyla, fiili baskı uygulayarak zorunlu göçe tabi tutmak. Bir de parçalanmış ailelerin bir parçası buraya gelip, daha sonra o zorunluluk karşısında ailenin bütünlüğünün sağlanması için Türkiye’ye gelmek zorunda kalanlar var. Bunu geniş değerlendirmek lâzım. Fiili gerçek üzerinde düşünmek, bu doğrultuda genelgeler çıkarmak lâzım. Sorun yorumdan kaynaklanıyor. Bizim idaremiz zorunlu göçe tabi tutulup tutulmadığı varsayımı üzerine değerlendirme yapıyor. Sıkıntının düğümlendiği yer, nüfus kayıt örneklerine bakarak işlemlerin yapılması. Yani hangi kanuna göre Türk vatandaşlığına alındığına ilişkin değerlendirme yapıldığından dolayı sıkıntı çıkıyor. Bütün mesele bir kısmının İskan Kanunu kapsamında, bir kısmının da 403 sayılı Vatandaşlık Kanunuyla vatandaşlığa alınmalarından kaynaklanıyor. İskan Kanunu kapsamında gelenler muhacir kabul ederek, zorunlu göçe tabi tutularak işlemleri yapılıp vatandaşlığa alındı. Diğerleri ise normal vatandaşlık prosedürleri işletilerek vatandaşlığa alındılar. Bugünden bakarak 89, 90’lı yılları değerlendirmek ayrı bir yanlış olur. Bir de Anayasanın 10. maddesindeki “eşitlik” ilkesine uygun olarak, aynı fiili statüde olan insanlar bakımından da ayrım yapmamak lazım. İdarenin eşit işlem yapması lâzım.
BİR GENELGE ÇÖZER OLAYI
Yasa’nın geçici 6. maddesi; “Yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar zorunlu göçe tabi tutulanlar bu borçlanmadan faydalanabiliyor” diyor. Bu sorun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın bir genelgesiyle bile çözülebilir. Bir genelge çıkartılıp il sosyal güvenlik müdürlüklerine gönderilerek, “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Bulgaristan’dan gelenleri zorunlu göçe tabi tutulmuş sayılmalarına…” dendiği zaman sorun bu şekliyle de çözülmüş olur. Bir genelge çözer olayı.