HABERTÜRK–Türk-İş’in aklı başına gelmiş…Vah Türk-İş’li vah–Beden eğitimi öğretmenlerine tavsiyem…

29 Eylül 2009

Türk-İş’in aklı başına gelmiş…Vah Türk-İş’li vah


 


2008 yılı nisan ayında Çalışma Bakanlığı’nın önünde uzlaştık, uzlaştık diye Bakan ile birlikte basın açıklaması yapıyorlardı… Şimdi de bu yasa kötüymüş diye açıklama yapmışlar, yeni mi aklınıza geldi? Yeni mi anladınız?


 


Sizin şimdi söylediklerinizi ben de tam 1 yıldır bas bas bağırarak her ortamda her yerde söylüyorum, bunları söylediğim için, işçilerinizi uyandırdığım için sizden ölüm tehditleri bile geliyordu…


 


Adapazarı, Sapanca, İzmit üçgenine götürür kafana sıktırırız diyordunuz… Ne oldu, uzlaştık, destekliyoruz dediğiniz “Sosyal Güvenlik Reformu”nu bir yıl sonra tu kaka mı diyorsunuz…


 


 


 


Milletin ve işçilerin uyanmasını istemiyorlardı


 


25 Eylül günü ajanslardan “Türk-İş “Sosyal Güvenlik Reformu” nun Bir Yılını Değerlendirdi”  başlıklı haber düştü, hem de bizim bu Perşembe (1 Ekim 2009) günü Ortaköy Princess Otel’de gerçekleştireceğimiz “Sosyal Güvenlik Reformu”nun birinci yılı değerlendirmesi konulu panelden önce bunu yayınlanmışlar.


(Not: Panele Hürriyet’ten hocam Şükrü Kızılot, Posta’dan dostum Ekrem Sarısu, Star’dan kadim kardeşim Resul Kurt, Sözcü’den Şevket Tezel’in konuşmacı olarak katılacaktır.)


 


 


****Uyan Türk-İş sabah oldu…


Ben, Reform TBMM’ye gelmeden önce bu reform bize söylenen iki amaç olan,


–İşçi, memur, esnaf arasında haklar ve borçlar anlamında NORM ve STANDART getirmiyor,


–SGK’nın açıklarını azaltmıyor, aksine emekli aylıklarını düşürürken, sağlık harcamalarını tavan yaptıracağından, açıkları artıyor, zıplatıyor,


derken ve bu gerçekler karşısında Hükümet ve Bakanlık sessiz kalırken, arka bahçecilik yapıp (üstünüze vazife olmadığı halde) yalanlıyordunuz.


Şimdi ne değişti de düne kadar kraldan çok kralcı olup savunduğunuz reformu kötülüyorsunuz?


İşte bu Türk-İş, “Sosyal Güvenlik Reformu”nun birinci yılını değerlendiren bir rapor hazırlamış. Rapora göre;


Sosyal Güvenlik Sisteminin Sorunlarını Çözeceği İddiası İle Uygulamaya Konulan Düzenlemeler;


-Sigortalı İşçilerin Yeni Sorunlar Yaşamasına Neden Olmuş,


-Sistemin Sorunlarının Çözüleceğine İlişkin Hiç Bir İşaret Vermemiş.


Hatta, TÜRK-İŞ, giderek büyüyen açıklarla sigortalıların haklarının daha da kısılacağından, çok daha vahimi giderek sistemin duraksayacağından endişe duymaktaymış.


Vah Türk-İş vah, bunları yeni mi anladınız. Sosyal güvenlik reformu kötü geliyor, işçi haklarını buduyor, emekli aylıklarını düşürüyor diye konuştuğumda, işçilerinize gönderdiğiniz bilgi notları ve açıklamalarınızda “Ali Tezel yalan söylüyor” diyordunuz. Şimdi uyandınız mı yoksa işçilerinizin uyanmasından ve sizlerin arka bahçeci olduğunuzu anlamasından mı korkuyorsunuz?


 


***Desteklediğiniz reformu şimdi kötülüyorsunuz


Reformun, Anayasa Mahkemesinden döndürülmesinden sonra Çalışma Bakanlığı’nın İMF’cilerin talimatı ve yönlendirmesi ile hazırladıkları taslak konusunda ben olumsuz yazılar yazdıkça, işçilere gelen kötü uygulamalardan haberdar ettikçe, bana demedik laf bırakmadınız üstelik hala ağzımdan hiç çıkmadığı halde Ali Tezel, Türk-İş’e küfrediyor diyormuşsunuz. Siz asıl üyelerinizi ve milleti uyandıran Ali Tezel’e küfrediyorsunuz ama bunu yansıtmayla tolere edebileceğinizi zannediyorsunuz.


 


Hatta daha da ileriye gidip, Nisan 2008 ayında bazı sivil toplum kuruluşları ile konfederasyonların (Mesela DİSK’in) terk edip, işçi ve çalışanlar ile emeklilerin haklarını geriye götüren bu tasarıya destek vermiyoruz uzlaşmıyoruz dediği saatlerde, Çalışma Bakanlığı önüne, zamanın Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK ile birlikte çıkıp, uzlaştık diyen sizdiniz.


 


Şimdi uzlaştık dediğiniz Reformu mu kötülüyorsunuz.


 


Bakın Türk-İş Reformu nasıl değerlendirmiş…


Rapora göre;


***Bir yıllık uygulamanın, sosyal güvenlik sisteminde finansman, kapsam, hak ve yükümlülüklerde birliktelik ve kurumsal yapı konularındaki sorunları çözüme kavuşturmadığı, aksine sigortalıların yeni sorunlar yaşamasına neden olduğu görüşüne yer verilmiş ve bir yıllık uygulama sonuçlarının ”çok olumsuz bir tabloyu ortaya koyduğu” ifade edilmiş.


***2008 yılında Sosyal Güvenlik Sistemine 35 milyar lira olarak gerçekleşen transfer tutarının, bu yılın temmuz ayına kadar 30 milyar 923 milyon liraya ulaştığına, yıl sonuna kadar yapılacak transfer tutarının 52 milyar lirayı aşacağının tahmin edildiğine yer verilmiş.


***Prim gelirlerinin emekli aylığı ve sağlık giderlerini karşılama oranının geçen yıl yüzde 64,6 düzeyinde olduğu anımsatılan raporda, 2009 Temmuz ayı itibarıyla bu oranın yüzde 54,5’e gerilediği belirtilmiş.


***Geçen yıl 741 lira olan en düşük kamu görevlisi emekli aylığının, 2009’da yıllık yüzde 9,3 artırılarak 810 liraya yükseltildiğine dikkat çekilen raporda, 2008’de 576 lira olan en düşük işçi emeklisi aylığının yıllık yüzde 4,4 artırılarak 601 liraya, BAĞKUR emekli aylığının ise yüzde 5,7 artırılarak 445 liradan 471 liraya yükseltildiği belirtilerek NORM ve STANDART gelmediğini kabul etmiş.


Hatta, “…işçi ve kendi adına çalışan esnaf ve çiftçi emeklisine refahtan pay verilmemesi, onların yaşam koşullarının iyileştirilmemesi, sosyal devlet anlayışı ile örtüşmemektedir” diyerek, Reform SSK emeklilerinin ve Bağ-Kur emeklilerinin ülkenin kalkınmasından pay almasını engelliyor görüşümü desteklemiş.


***Yıl sonunda SGK’nın sağlık giderinin 35 milyar lirayı aşacağının tahmin edildiği vurgulanan raporda, 2009 bütçe rakamlarının çok üstünde gerçekleşecek sağlık giderlerini azaltmak için ”sigortalıların cepten ödemesi gereken paranın artacağı” endişesi duyulduğu kaydedilmiş. (Güldürme beni Türk-İş ne endişesinden bahsediyorsun 1 Ekimde muayene paraları zamlandı, 1 Ocakta Global Bütçe ile milletin cebine gidilecek, daha endişe mi ediyorsun, cebe giren elden haberin olmadı mı daha)


    


 


 


 


Beden eğitimi öğretmenlerine tavsiyem…


Son günlerde Milli Eğitim Bakanlığının beden eğitimi ders saatlerini düşürmesine tepki gösteren ve tepkilerinin de basında yer almasını isteyen yüzlerce beden eğitimi öğretmeninden mesaj geliyor. Ancak, hayatında bir defa dersten kalan ve kaldığı ders beden eğitimi dersi olan bu nedenle de hem askeri liseye hem de fen lisesine gidemeyen benden bu yardımı göremezler, bana göre MEB’in kararı doğru hatta yetersiz.


İzmir’de Buca Lisesi’nde devlet parasız yatılı olarak okuyordum okulun geleceği parlak öğrencilerinden birisiydim. Orta son sınıfta iken yaşıyorsa kulakları çın çın çınlasın yeni bir beden eğitimi öğretmeni geldi adı Hüseyin Güzey. Bize beden eğitimi dersi de fen gibi matematik gibi bir derstir aralarında hiçbir fark yoktur diyerek başladığı eğitim yılı sonunda ben ve birkaç arkadaşımı sırf bu fikrini doğru kılmak adına sınıfta bıraktı. Hayatımda ilk defa bir dersten kalmıştım bana çok pahalıya patladı. Çok istediğim halde askeri liseye giremedim, çok istediğim ve kazandığım halde fen lisesine de gidemedim. Bu sebeple sportif faaliyetleri o günlerden beri hiç sevmem. Beden eğitimi bir ders olamaz,  tıpkı müzik gibi resim gibi yeteneğe göre sevilerek yapılacak bir uygulamadır ve sınıfta kalınması yasak olunması sadece isteyenlere, istediği için beden eğitimi öğretmenlerinin kılavuzluk yapması gereken bir ders dışı uygulama olmalıdır. Beden eğitimciler de öğrenciler sportif faaliyeti sevsinler diye uğraş vermeli, bu derstir ve kalınabilecek bir derstir diye korkutarak bedenleri eğitemezsiniz. Öğrencileri sporu sevdirin, ders saatleri dışında da sizinle spor yapmak için can atsınlar, sizinle spor yapabilmek için zaman yaratsınlar. Yok amacımız öğrencilere spor yaptırmak değil ek ders saati alıp ücretimizi arttırmak diyorsunuz benden size yardım yok.