HABERTÜRK–Cinsiyet değiştirme malülen emekli etmez ama erken emekli eder–KİK’ten açıklama geldi–Kamuda hele SGK’da avukat olmak zor

7 Ekim 2009


Cinsiyet değiştirme malülen emekli etmez ama erken emekli eder


 


 


Tıbbi gereklilik olsa bile operasyon sonrasında cinsiyet değiştirenlerin malülen emekli edilmesi yasal olarak mümkün değil, zira malülen emekli olabilmek için en az yüzde 60 oranında işgöremez raporuna ihtiyaç var…


 


Ancak, cinsiyet değiştirenler daha doğrusu erkek iken kadın olanlar artık emeklilik hesaplamasında kadın gibi dikkate alınacağından eskisine göre en az 5 yıl daha erken emekli olurlar…


 


 


 


Sayın Tezel, ben cinsiyet değiştirme doğrultusunda tedavi gören bir bireyim, erkek halimle yaklaşık beş yıl basın sigortasına bağlı olarak çalıştım. 2002 yılında bu kimliğimden dolayı işime son verildi. Cinsiyet değiştirme sürecine girdikten sonra hiçbir yerde iş bulamadım. Bu şekilde olan bazı hemcinslerimin malülen emeklilik hakkına sahip olabildiğini duydum. Tedavi sürecim hala devam ediyor, diğer bir ayrıntı acaba pembe kimlik sahibi olup olmamak bu konuyu etkiliyor mu? İsmi Saklı


 


 


 


Sayın okurum, mesleğinizin ne olduğunu ifade etmemişsiniz. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince malülen emekli olabilmenin şartları 25 inci maddeye göre;


 


“Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malul sayılır…”


 


demektedir ki buna göre cinsiyet değiştirme sonrasında, meslekte kazanma gücünüzü en az yüzde 60 oranında kaybetmişseniz, malülen emekli olursunuz ama bunu ancak ve ancak bir sağlık kurulu raporu ile belgelemeniz gerekiyor.


 


—Başka şartlar da var


Aynı Kanun’un 26 ıncı maddesi gereğince, size malüllük aylığı bağlanabilmesi için,


 


1) Yukarıda açıklandığı üzere bir sağlık kurulu raporu malul sayılmanız,


 


2) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,


 


3) Maluliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,


şarttır demektedir.


 


Bu sebeple, gönderinizde belirtmemişsiniz ama işe giriş tarihinizden itibaren en az 10 yıl geçmiş olması ve bu 10 yıl içinde de en az 1800 gününüzün olması gerekiyor.


 


—Erken emekli olabilirsiniz


Cinsiyet değiştirmeniz yani erkek iken kadın kimliği almanız sizi kadın olarak daha erken emekli eder. İşe giriş tarihi ve diğer sosyal güvenlik bilgilerinizi vermediğiniz için hesaplama yapamıyorum ama emeklilik zamanı hesabını bayan gibi yapmalısınız.


Yani, meslekte kazanma gücü kaybınızın yüzde 60 oranından az çıkarsa malülen emekli olamazsınız ama cinsiyet değiştirdiğiniz için daha erken emekli olursunuz. Zira, artık erkek değil kadın olarak nüfusta kayıtlı olduğunuz için emeklilik işlemlerinde de kadın olarak değerlendirileceksiniz. Siz iletinizde işe giriş tarihinizi de belirtmemişsiniz ama anlatımınıza göre mesela 1997 yılında işe giren bir sigortalı olarak erkek kimliği 57 yaşında en az 5900 günle emekli olma şartı varken, kadın kimliği ile 54 yaşında en az 5975 günle emekli olunur. Öte yandan basın sigortasında 5 yılınız var olduğundan da bulunan yaştan 1 yıl 3 ay da basın yıpranma indirimi yapmanız gerekir.


 


 


 

Kamuda hele SGK’da avukat olmak zor


Avukatlık Kanunu’na göre her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını ‘her yerde’ sağlamakla görevli avukatlardan kamuda çalışanlarının tek görevi var, amirlerin veya memurların yaptıkları işlemin hukuka aykırılığını mahkemelerde ‘külliyen inkar’ etmek.


Bunda en büyük kusur ise bana göre yine kamu avukatlarında zira;


Kamu avukatları idarecilerin kontrolünden çıkamayan idarenin ‘her daim’ üstünlüğünü savunmaya zorlanan birer mahkeme memuruna dönüştürüldü. Kendine has kanunu olmayan ancak Avukatlık Kanunu’nun verdiği haklardan ve yetkilerden de faydalanmasına izin verilmeyen avukatlar Devlet Memurları Kanunu’nun avukatlıkla örtüşmeyen maddelerinin baskısı altında iyice ezildi. İdareler, avukatların memurluk sıfatını öne çıkartmaya çabalarken avukatlar bu mesleğin kendilerine verdiği hakları korumakta ısrarcı olamadı. Barolara kayıt zorunluluğunun olmaması da barolarla avukatları birbirine iyice yabancılaştırdı. Daha da kötüsü idarelerin avukatları memurlaştırma anlayışı yargıya da sirayet etti. Hukuken ve etik olarak bir avukatın mesleki hatasına karşı hiçbir söz hakkı, müdahale yetkisi olmamasına rağmen bazı hâkimlerin kamu davalarına bakan avukatları müdürlere şikâyet ettiğine, müdürden ‘o avukatı değil diğerini gönderin’ ricasında bulunduklarına bile tanık olundu. Ne avukatların ne de baroların gıkı çıkmadı. Değişik kesimlerden gelen bu ortak bakış açısı karşısında kamuda görev yapan avukatlar iyice çaresizliğe ve yalnızlığa sürüklendi. Kamu davalarına bakan avukatlar, gönüllerinde hâkim ve savcılarla eşit haklara sahip olmak yatsa da aynı kurumlarda çalışan doktorlar, müfettişler, eczacılar kadar bile hak sahibi olamadı. Bu meslek grupları kendi haklarına yönelik hemen her müdahalede hukukçu olmadıkları halde yargıyı avukatlardan daha çok kullanırken avukatlar değişimi sessizce istemekle yetindi; mevcut haklarını bile korumakta yetersiz kaldı. Bu durumun değişmesi için gerekli ivme de kamu davalarına bakan avukatların içinden kendiliğinden ortaya çıkacak gibi gözükmüyor. Şimdi şöyle düşünebilirsiniz? Kendi haklarını savunamayan, dahası kendini avukat gibi hissetmeyen bir avukat Devleti savunabilir mi? Ya da devlet ‘kendi haklarını savunamayan avukatlara’ mı emanet edilmeli?İşte bu sorular üzerinde düşünülmeyi fazlasıyla hak ediyor. Son derece genel hatlarla yukarıda açıkladığım olgular kamuda çalışan avukatların ‘statü’ sorunlarının bir an önce çözülmesini zorunlu kılıyor. Devlet ya avukatlardan avukat gibi faydalanmalı ya da avukatlarla çalışma ilişkisine başka bir isim bulmalı. Meltem Nizamoğlu Öztürk: Avukat, İzmir



KİK’ten açıklama geldi


Kamu İhale Kurumu (KİK) köşemizde 25 Eylül 2009 yayınlanan, haberle ilgili olarak açıklama göndermiş. Açıklamaya göre;


“… Kurumumuz, Kamu İhale Kanunu çerçevesinde ikincil mevzuatı düzenlenmekte, kamu kurumları ise alımlarını bu mevzuat çerçevesinde gerçekleştirmektedir. Ayrıca kurumumuz mevzuat çerçevesinde ihale işlemlerinde idarelere yol göstermek, işlerini kolaylaştırmak ve yardımcı olmak amacıyla destekleyici uygulamalar da ortaya koymaktadır. Web sayfamızda yer alan “İşçilik Hesaplama Modülü” de bu kapsamda hazırlanan ve uygulama zorunluluğu olmayan yol gösterici bir işlemdir.


“İşçilik Hesaplama Modülü”, Kurumumuz tarafından personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalelerinde ilgililerin faydalanması amacıyla hazırlanmıştır.  22 Ağustos 2009 tarihli ve 27327 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu İhale Genel Tebliğinin 79.14. maddesinde de Kurumca, ilgililerin faydalanmasına yönelik olarak hazırlanan “İşçilik Hesaplama Modülü”ne (www.kik.gov.tr) adresinden ulaşılabileceği belirtilmiştir.


Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalelerinde, işçilik maliyeti hesabı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve ilgili mevzuatı çerçevesinde yapılmaktadır.  Kurum tarafından yayımlanan “İşçilik Hesaplama Modülü” de söz konusu mevzuata uygun olarak asgari ücret esas alınmak suretiyle hazırlanmıştır.


Bu modülün, hesaplamalarda kamu kurumlarına yardımcı olmak, yol göstermek  amacıyla hazırlandığını ve hukuken uygulama zorunluluğu olmadığını özellikle ve tekrar vurgulamak isteriz. ..” demişlerdir.