HABERTÜRK-Memura açılım yok mu?
26 Kasım 2009
Memura açılım yok mu?
Demokratikleşme deyince mangalda kül bırakmayanlar, açılım deyince demokratik hak ve özgürlükler için bu işin peşindeyiz diyenler…
Dağdan inen çetelere insan hakları var diye selam duranlar, alkışlayanlar, ayaklarına hakimi savcıyı gönderenler…
Sıra memura, işçiye, emekliye gelince demokrasi lafını, unutuyor, insan haklarını ise ağızlarına bile alamıyorlar…
Üstelik bu konuda AİHM’den ceza aldıklarını, 2004 yılında Anayasa’yı değiştirdiklerini de unutabiliyorlar…
Dün, hükümet yanlısı Memur-Sen hariç bütün memur sendikaları iş bırakma, iş yavaşlatma ve grev denilebilecek eylemler yaptılar ve esasen, toplu görüşme yerine gerçek hakları olan grevli toplu sözleşmeli sendika hakları için çaba sarfettiler.
***Memur grevi tamamen yasal
Başbakanınız ise memurların bu eylemleri için ifadesi, “Yasal değil” sözü doğruyu içermiyor. Bunun da dayanağı 2004 yılında yapılan Anayasa değişikliğidir. 2005 yılında Anayasa’nın 90 ıncı maddesine eklenen, “(Ek cümle: 07/05/2004 – 5170 S.K./7. md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” İbaresi sebebiyle memurların iş bırakma veya grevleri yasaldır.
Yasal olmayan, bu grevin nasıl yapılacağı konusunda TBMM’nin bir düzenleme yapmamasıdır. Ülkemizin de imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 11 inci maddesine göre sendika kurmak, örgütlenmek ve bunun sonucu olarak da grev veya benzeri eylemlerle amaçlarına ulaşmak için çaba göstermek temel insan haklarındandır.
***Daha önce sendikalarına da yasal değil demişlerdi
“Hak verilmez alınır” genel kuralı çerçevesinden bakarsak daha doğru yere gideriz. Şimdi, grev yasal değil diyen siyasiler gibi ilk memur sendikası da kurulduğunda siyasiler memur sendikaları yasal değil diye bağırıyorlardı. Fakat, sonunda önce yasal olmasa da sendikalar kuruldu ardından memur sendikaları konusunda TBMM kanun çıkarmak zorunda kaldı. Şayet, memurlar kendilerine sendika kurma hakkı verecek kanunu bekleselerdi halen bekliyor olurlardı.
Ancak, beklemediler ve önce sendikaların kurup ardından da yasalarını çıkarttılar. Şimdi de öyle olacak önce grevlerini yaparlar sonra da grev ile ilgili yasal düzenlemeyi hükümet SEVE SEVE , TBMM’ye getirir.
***AİHM’de çok dava kaybettik
Bu memurların ilk eylemi değil ve gerek siyasiler ve gerekse valilerin memurlar konusunda açtığı, açacağı ilk soruşturmalar da değil. Bundan önce de memurlara eyleme katıldıkları için sendika kurdukları için, iş yavaşlattıkları için cezalar verildi.
Mesela, KESK 2002 eylül ayında iş yavaşlatma/bırakma kararı almış ve o zamanın İstanbul Valisi Erol Çakır tüm kamu kurumlarına yazı göndererek eylemin engellenmesi için her tür önlemin alınması, katılanların belirlenmesi ve haklarında yasal işlem yapılmasını istemişti.
Sendika yöneticisi mühendis Erhan Karaçay’dan da ve bazı memurlardan eyleme katıldığı iddiasıyla savunma istenir. Karaçay, eyleme katılmadığını ama bırakabilecek işi olsaydı katılmayı istediğini ve bunun da yasadışı olmadığını belirten bir savunma sonrasında kendisine, uyarma cezası verilir.
Sonunda iş, AİHM’e kadar gider ve AİHS’nin ihlal edildiğine karar verilir. Kararında da,
”… sendikal bir karar nedeniyle yapılan eylem için cezalandırmanın “demokratik bir toplumda gerekli olmayan” bir müdahale olduğu”nu herkese ilan etmişti.
Yine, 1998 ve 1999 yıllarında Boğaziçi Köprüsü’nde gişe memurları tarafından iş bırakma/yavaşlatma eylemleri yapılmış ve araçlar köprüden “ücretsiz” geçiş yaptırmaları sonrasında bu memurlara, devlet borç çıkarmıştı. Bu olayda mahkeme ve Yargıtay aşamalarından sonra AİHM’e gitti ve AİHM 17.07.2007 tarihinde verdiği kararla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, “ toplanma ve örgütlenme hakkına dair sözleşme hükmünün ihlal edildiğine, sendika/örgütlenme hakkına yapılan müdahalenin demokratik bir toplum için gerekli olmadığına” karar verip memurların borçlu olmadığını, çalışma koşullarını savunmak amacıyla üyesi oldukları sendika tarafından düzenlenen toplu eyleme katılma hakkını kullanan gişe memurlarının tazminatla sorumlu tutulmasının, sözleşmenin ihlali anlamına geldiğine karar verdiği gibi Türkiye’ye de bu konuda gerekli yasal düzenlemeyi yapması gerektiğini de şöyle hatırlatmıştı.
“…sözleşme ile korunan toplanma ve örgütlenme hakkı, sendika üyelerine çıkarlarını koruyabilme amacıyla seslerini duyurma özgürlüğünü verirken, aynı zamanda, bu haklardan etkili bir şekilde faydalanılmasını teminen gerekli düzenlemeleri yapmak üzere devlete pozitif yükümlülük getirmektedir. Ayrıca, sözleşme kapsamında, sendika üyeleri tarafından gerçekleştirilecek toplu eylemlere sözleşmeci devlet tarafından izin verilmesi gerekmektedir.”
***Emek mücadelesine saygı
Dün bir çok memur eylem yaptığı için bazı kamu işleri aksadı. İşlerimize, evlerimize gidemedik, hastanelerde acil dışında sağlık yardımı alamadık vs vs. Ancak, unutmayınız tüm dünyada olduğu gibi emeği ile geçinen insanlar çoğunlukta. Kendi emeğimizin de değerli olması adına bu emek eylemine saygı göstermeliyiz. Zira, onları emeği değerli hale gelirse bizim emeğimiz de değerli hale gelir. Onlar biraz da bizim için eylem yapıyorlar…
Özürlü annesi erken emekli olur
Soru: Ali Bey ben Elazığ’dan size yazıyorum.%100 özürlü bir çocuk annesiyim. Oğlum 19 yaşında ve ben 31.03.1960 doğumluyum. Toplam prim gün sayım 2242, sigorta giriş tarihim 01.05.2004’tür. Özürlü çocuğum olduğundan dolayı erken emekli olma şansım var mı? Özürlü annelerine erken emeklilik şansı var mıdır? En önemlisi bu konuyla ilgili nereyle bağlantı kurmam gerekiyor. Başak Kaya-Elazığ
Cevap: 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 28. Maddesi’ne göre, başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu olan kadınların 1 Ekim 2008 tarihinden sonra geçen çalışmalarını kapsamakta olup, prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayılarına eklenir ve eklenen bu süreler de emeklilik yaşından düşürülür.
Eğer çocuğunuzun maluliyet derecesi Yasa’da belirtildiği gibi sürekli bakıma muhtaç derecede ise, 1 Ekimden sonraki prim ödeme gün sayınızın 4’te 1’i kadar gün kazanacaksınız. Örneğin; 1 Ekim 2008’den sonra 1000 gün prim ödemeniz varsa, 1000 gününüze 250 gün ilave edilecek. Ayrıca emeklilik için aranan yaş haddinizde 250 gün düşecek. Bu haktan yaralanmak için çalışıyor olmak ya da isteğe bağlı sigortalısı olmak gerekmektedir. Çocuğunuzun durumu ile ilgili rapor için bulunduğunuz ildeki Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne veya SGM’lere müracaat edeceksiniz.