HABERTÜRK–4/C’liler deve mi kuş mu?–Askerlikte ve gebelikte ücret sadece gazetecilere var–Polis devleti mi oluyoruz?
30 Aralık 2009
4/C’liler deve mi kuş mu?
Son günlerde TEKEL işçilerinin eylemleri ile adını sık sık duyduğunuz 4/C’li çalışanlar ne memurdur ne işçi ne de sözleşmeli arada bir yerdedir ama nerede olduğu belli değildir…
Hakları nedir daha doğrusu hakları var mıdır sorularına cevap arayalım…
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesi “İstihdam şekilleri” başlığını taşır maddeye göre,
“Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür…”
Bunlardan memurlar A bendinde, sözleşmeliler B bendinde, işçiler D bendinde açıklanırken, arada bir de “C) Geçici personel” başlıklı “C” bendi vardır ki bende göre;
“Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Dairesinin ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.”
Bunların haklarının ne olduğu ise tam olarak belli olmadığı gibi her yıl Bakanlar Kurulunca çalıştırılacak 4/C’li sayısı da Resmi Gazetede yayınlanır. İşten anlamayan gazeteciler de her yıl yayınlanan bu kararname ile kamuya 21 bin personel alınacak haberleri yapıp tuzağa düşerler. Mesela, geçen yıl bu haberi bir çok gazete yayınladı, aslında her yıl aynı kararname yayınlanır ve bir önceki yıl çalıştırılan geçici personel için her yıl kararname tekrarından başka bir şey değildir.
***Genelge özelleştirme mağdurlarıdır
Sadece TEKEL işçileri değil özelleştirilen ve ilerde özelleştirilecek kamu kurumlarındaki işçileri devlet 4/’C’ye geçirmektedir. Özelleştirme mağdurlarının kamuda istihdamına ilk defa 2004 yılında başlanmıştı. Ancak istihdam edilen 4/C’lilerin bir sonraki yıl görevine devam edebilmesi için her yıl yeni bir Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanması gerekmektedir. 2006 yılında 31 Aralık itibariyle ilgili Bakanlar Kurulu Kararını çıkaran 2007 yılında olduğu gibi 2008 yılında da gecikmiştir ki her gecikme 4/C’lilerin zaten asgari ücret olan aylıklarını daha az almalarına yol açmaktadır. Çünkü yılda 10 veya 11 ay çalıştırılır ve asgari ücret alırlar. Bakanlar Kurulu kararı gecikirse de 9 aya kadar düşebilmektedir. Şu an da 21 bine yakındır sayıları .
***İşçiler 4/C’ye geçince neler olur?
-Ücretleri 1200 liradan 550 liraya düşer
-Yılda 10 ay para alır, 2 ay alamazlar
-Kıdem tazminatları
-Yıllık izini yoktur
-Sendikalı olamazlar
-İstirahat alırsa parasını alamazlar…
Yani köleden farksızdır 4/C’liler…
Askerlikte ve gebelikte ücret sadece gazetecilere var
Normal çalışanlara yani 4857 sayılı İş Kanunu gereğince askerlikte ve hamilelikte işveren ücret ödemek zorunda değildir ama askere giden veya hamile kalan gazeteci ise işveren bu süre boyunca ücret ödemek zorundadır…
Bir gazetede makine mühendisi olarak çalışıyorum, Basın işyerlerinde askere gidene ücret ödeneceği söyleniyor bana da askere gidince işveren ücret ödeyecek mi?İsmi Saklı
Aynı mekanda, aynı işyerinde çalışıyor dahi olsanız her çalışanın durumuna göre çalışma hukuku (kanunu) farklıdır. Mesela, memurlara 657 sayılı Kanuna, denizciler 854 sayılı Deniz-İş Kanunu’na tabi iken sizin gibi çalışanlar da 4857 sayılı İş Kanunu uygulanır. Gazetecilere ise 5953 sayılı Basın İş Kanunu hükümleri tatbik edilir.
Bunları ayrı ayrı değerlendirmek gerekirse,
***Memurlara askerde ücret yok ama gebelikte ücret var
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince askere giden memur işyerinden aylıksız izinli kabul edilir ve aylığı ödenmez. Askerden dönüşte ise bir ay içinde başvurmak kaydıyla eski kadrosu kendisine verilir.
Hamile memurlara ise doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 hafta izin verilir ama bu izin süresince de ücreti aynen çalışıyormuş gibi ödenmeye devam edilir.
***İşçilere askerde de, hamilelikte de yok
4857 sayılı İş Kanunu ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu gereğince çalışanlardan askere gidenlere işveren ücret ödemek zorunda değildir ama askere giden işçiye varsa kıdem tazminatı ödenmek zorundadır. Öte yandan askerden dönen işçinin eski işyerinde aynı işe kabul edilmesi zorunluluğu da yoktur.
Yine işçi kadınlar hamile kaldıklarında doğumdan önce 8 ve sonrasında 8 hafta izinli sayılırlar bu süre boyunca da işverenleri ücret ödemek zorunda değildir. Bu 16 hafta boyunca şartları varsa SGK geçici işgöremezlik ödeneği (yevmiye) öder.
Ancak, bazı işyerleri ve işverenleri gerek toplu iş sözleşmesi (TİS) gerek kendi istekleri ile işçilerine hamilelik süresince atıfet (yardım) kabilinden ücret de ödemektedir. Ücret ödeyen işverenler genelde SGK’dan alacağını bana ver ben de sana aylığını tam ödeyeyim diyebilmektedir.
***Gazetecilere askerde de hamilelikte de yarım ücret var
5953 sayılı Basın-İş Kanunu’da gazeteciler için düzenlenmiştir ve yine sizin belirttiğiniz üzere, askere giden gazeteci ile hamile kalan gazetecilere bu süre boyunca çalışmadıkları halde işverenleri ücret ödemek zorundadır. Ancak ödenecek ücret tam değil yarımdır ve SGK’ya da bu süre boyunca prim ödenmek zorunda değildir. Ücret ödenmiş süre de hamile kadın gazeteciler SGK’dan da ayrıca geçici işgöremezlik ödeneklerini de alabilirler.
İlgili maddeye göre;” Talim veya manevra dolayısiyle silah altına alınan gazeteci bu müddet zarfında ücret hakkını muhafaza eder. Ancak, yedeksubay olarak veya sair suretlerle askeri hizmet karşılığı aylık alan gazetecinin almakta bulunduğu bu aylık kendi işinden aldığı ücretten az ise, işveren, gazeteciye yalnız aradaki farkı ödemekle mükelleftir.
Kısmi veya umumi seferberlik dolayısiyle silah altına alınan gazeteci hakkında üç ay için bu maddenin birinci fıkrası hükümleri uygulanır.
İlk muvazzaf askerlik hizmeti için silah altına alınan gazeteciye normal askerlik müddetince son aldığı ücret yarı nispetinde ödenir.
İşverenle gazeteci arasındaki iş akdinin muayyen bir müddet için akdedilmiş olup olmadığına bakılmaksızın, gazetecinin bu maddenin birinci fıkrasında gösterilen haller dolayısiyle silah altında bulunduğu müddetçe iş akdi, işveren tarafından feshedilemez. Gazeteci bu maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasında gösterilen haller dolayısiyle silah altına alındığı takdirde, gazetecinin durumu bu fıkralardan hangisine temas etmekte ise, işveren iş akdini ancak o fıkrada gösterilmiş bulunan süre geçtikten sonra feshedilir. Bu gibi hallerde de gazeteci ile işveren arasındaki iş akdinin muayyen bir müddet için akdedilmiş olup olmadığına bakılmaz. Akdin feshi bu kanunda yazılı hükümlere tabidir.
Gazeteci ile işveren arasındaki mukavele esasen muayyen bir süreyi ihtiva edip de bu süre gazetecinin silah altında bulunduğu sırada kendiliğinden bitiyorsa işveren mukavelenin bu suretle sona ermesinden itibaren bu maddede yazılı olan ücretleri gazeteciye ödemekle mükellef tutulamaz.
Bu maddede yazılı bulunan hükümler işveren tarafından gazeteciye askerlik halinde ücret verilmesi hakkında daha elverişli hak ve menfaatler sağlayan mukavele, teamül veya örfü adetten doğan haklara halel getirmez.
Kadın gazetecinin hamileliği halinde, hamileliğin 7 nci ayından itibaren doğumun ikinci ayının sonuna kadar izinli sayılır. Bu müddet zarfında müessese gazeteciye son aldığı ücretin yarısını öder. Doğum vuku bulmaz veya çocuk ölü dünyaya gelirse, bu halin vukuundan itibaren bir ay müddetle bu ücret ödenir. Gazetecinin sigortadan veya bağlı bulunduğu teşekküllerden alacağı yardım, bu ödemeye tesir etmez.”.
Sizin özel durumunuza gelince, evet bir gazetede çalışıyorsunuz ama gazeteci değilsiniz yani 5953 sayılı Basın-İş Kanunu’na tabi olamazsınız. Normal mühendislik faaliyetine devam ediyorsanız 4857 sayılı İş Kanunu’na tabisiniz ve bu Kanun’a göre askere giderseniz işvereniniz size ücret ödemek zorunda değil. Fakat, mühendis olmanız sizin gazeteci olmanıza engel de değildir yani mühendis de olsanız habercilik yanınız ağır basıyorsa yani siz de hem mühendis hem de gazeteci iseniz ve askerdeyken ücret alabilirsiniz. Bu sebeple hangi Kanuna tabi olduğunuza bakın.
Çuvaldız… Çuvaldız… Çuvaldız…
Polis devleti mi oluyoruz?
Geçen hafta eski okul arkadaşlarım savcı ve hakimlerle yemekteydik ve hepsi de yemekte telefonlarını kapattılar, pillerini de çıkardılar. Nedenini sorunca polis hepimizi dinliyor dediler, hatta hepimizi derken tüm milleti dedikleri için ağzım açık kaldı, devletin hakim ve savcıları polislerden korkuyordu.
Akparti Elazığ milletvekili Feyzi İşbaşaran, bir polis yetkilisi ile girdiği tartışma ve sonrasında polise hakaret ettiğini gösteren çekimler nedeniyle partisinin kesin ihraç talebini duyunda istifa etti. Günlerdir bekliyorum ama hiçbir yerde göremedim. Görüntüleri de defalarca seyrettim, milletvekili polisten kimliğini istiyor, polis de milletvekilinden kimliğini göstermesini istiyor. Ancak, vekil sonunda kimliğini gösterirken, polis kimliğini hiç göstermediği gibi “resmi üniformamı görmüyor musun?” diyordu.
Yani, polis kimliğini milletin vekile bile göstermiyorken, asiline hiç göstermez ve göstermiyor. İsterseniz sıkıyorsa bir polise kimlik sorun, soluğu karakolda alırsınız, sonrasını da siz düşünün…
Bu arada Avcılar’da bir restoranttan genç bir kızı yerlerde sürükleyerek dışarı çıkarak resmi polis üniformalı şehir azmanlarını da ekranlardan izleyenler unutmamıştır…
Polisine milletvekilinin bile kimlik soramadığı, sorsa bile göremediği bir ülkede yaşıyoruz ama ilginçtir istifa eden milletvekili oluyor, ne dersiniz polis devleti mi oluyoruz?