HABERTÜRK-Dünya Kadınlar Günü Değildi işi sulandırmayın–SSK ve Bağ-Kur emeklilerine eksik zamları Akparti veya CHP vermeli
10 Mart 2011
Dünya Kadınlar Günü Değildi işi sulandırmayın
Ah bu kapitalizm yok mu kendisine karşı ayaklanan kadınları hem öldürüyor sonra da Onların ölüleri üzerinden para kazanma yollarını seçiyor. Daha iyi çalışma koşulları için eylem yapan kadınlardan 129’unun Amerikan polisi tarafından vahşice öldürmesinin üzerinden tam 154 yıl geçti. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün adını, Kadınlar Günü olarak değiştirdiler ve tüketim toplumunun hizmetine verdiler….
***Bugünün doğması için 129 kadın can verdi
8 Mart 1857 tarihinde ABD`nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka`nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart`ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oy birliğiyle kabul edildi.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kadınlara mezar olan bir ülkede kadınlardan özür dilemek adına 1960`lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri`nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart`ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti.
***Türkiye nasıl kabul etti?
Ülkemizde ise, 1975 yılında İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında”Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl kutlanmadı. 8 Mart. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlanmış. Kadınlar 80’li askeri darbe ve sıkıyönetim yıllarında 8 Mart’ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, kendi aralarında küçük gruplar olarak mütevazı şekilde kutlamalarını sürdürmüşlerdir. 1990’lı yıllarda siyasi partilerin üstünlüğü ve sivil toplum örgütlerinin katkısı ile kadın kuruluşlarının sayısı ve çeşitliliğinin artışı ile 8 Mart daha geniş katılımlarla kutlanmaya başlanmıştır.
***Tüketimin (Kapitalizmin) hizmetine soktular
Şimdi bakıyorum da, Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve öldürülen 129 kadın unutulmuş bunun yerine „Kadınlar Günü“ gelmiş. Bize hiç hissettirmeden günün önemini unutturmuşlar ve tüketim toplumu olma yoluna sokmuşlar.
Ayrıca, Gelişen Dünya Ekonomilerine rağmen ücret piyasasında Kadının payı Erkeğe göre azdır. İş Kanunda ve SS ve GSS kanunda Ev hizmetlerinde çalışanlar devamlı çalışmaz ise tüm kanuni haklardan mahrum bırakılmıştır.
Kadınlar Sendikal faaliyetlerde azınlık olarak kalmasına rağmen birçok erkek işçi gibi hak arayışlarında ön saflarda yer almıştır.
Kendilerine verilen özel günlerine ait izinlerini işverenlerin işten çıkartma sebebi göstererek bu hakları kullandırılmamakta ,toplu sözleşme antlaşmalarına konu yapılamamaktadır.
Emek yoğun sektörde çalışanlar gece vardiyalarında 7,5 saatten fazla çalıştırılamaz kuralına aykırı hareket ediliyor. Emek yoğun çalışılan sektörlerde istihdam edilen kadın çalışanlar kayıt dışı olarak çalıştırılıyorlar. Bu konuda etkin bir denetim mekanizması yok.
İşyerlerindeki tacizlere karşı kadın çalışanlar haklarını bilmiyor. Kanundan gelen haklarını kullanmaya kaldıklarında engeller ile karşı karşıya kalıyorlar. Tacize uğrayan kadında birçok psikolojik rahatsızlık oluşabilir. Cinsel taciz bir kadının tacizle karşılaşmaktansa işini bırakmasına yol açabilir. Kadın işinden atılabilir veya terfi şansını yitirebilir.
Tacize uğrayan kadına çoğu zaman hatalı olan oymuş gibi davranılır. İşsizliğin yüksek olduğu zamanlarda pek çok kadın maruz kaldığı cinsel taciz nedeniyle işten ayrılmayı göze alamayabilir.
Kadınlara sağlanan en önemli hakta evlilik nedeniyle bir yıl içinde işten ayrılmasında ödenecek kıdem tazminatıdır.
İşverenler bu haklarını kullanan kadın sigortalıları zaman zaman İş Mahkemesine veriyorlar. Gerekçeleri bizden kıdem tazminatını aldı,başka işyerinde çalışmaya başladı diyerek. Bu da kadın çalışanları boşu boşuna mahkemelerde uğraştırılmasına neden olmaktadır.
Kadın çalışanlar,hamilelik dönemlerindeki 8’er haftalık doğum öncesi ve sonrası izinlerinde,emzirme izinlerinde, kullanırken çalışma hayatında işverenleri ile sorun yaşamaktadır.
Gelir vergisine tabi olmayan Şirket ortağı olan kadın sigortalılara doğumdan dolayı geçici iş görmezlik parası ödenmemektedir.
Malul çocuğu olan sigortalılara verilen yıpranma hakkı çalışan anneler için bir avantaj olsa bile kadınlar için emeklilik yaşının 65’li yaşlara çekilmesi bir dezavantaj oluşturmuştur. Bu avantaj sadece Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 sonrasını kapsamaktadır. 1.10.2008’den sonra sigortalı olan kişi için 60 yaş uygulaması olduğundan Malul çocuğu olan anne bu yaşını daha erkenden doldurup emekli olma hakkı alacaktır. Birden fazla çocuğu var ise tek çocuğu için bu haktan yararlanacak.
SSK ve Bağ-Kur emeklilerine eksik zamları Akparti veya CHP vermeli
08.09.1999 günü Resmi Gazetede yayınlanan 4447 sayılı Kanun ile 01.01.2000 gününden itibaren tüm emeklilerine eşit zam yapılması kuralını kaldırdılar. Tam 11 yıldır, SSK ve Bağ-Kur emeklileri ile memur emeklilerine yapılan zamlar her yıl farklıdır ve genelde de SSK ve Bağ-Kur emeklilerine, memur emeklilerine göre daha az zam yapılmaktadır. Bunun sebebi de memurlara ve memur emeklilerine beklenen enflasyon (gelecek yılın) oranı kadar zam yapılırken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine geçiş yılın gerçekleşen enflasyon oranı kadar zam yapılmasıdır. Gerek 2003 ve gerekse de 2007 yıllarında bunu telafi etmek için çıkarılan mevzuat ise yeterince uygulanmamıştır. Mahkemelerde de emekliler kazanmaya başladılar ama 8 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisi-dulu-yetimini mahkemelerde süründürmeye, yargının yükünü arttırmaya gerek yok. Şimdi, 12 Haziran 2010 günü genel seçim var. Seçime kadar iktidarda olan mevcut Akparti hükümeti 2000 yılından beridir arada açılmış olan makası kapatmalı ve SSK ve Bağ-Kur emeklilerin alamadıkları zam farklarını vermelidir.
Veyahutta, seçime doğru giderken ana muhalefet partisi CHP kendisi iktidara geldiğinde bu zamları vereceğini taahhüt etmelidir. Bu arada dün CHP genel merkezinden aradılar ve konuyu detaylandırmamı istediler, sanırım önümüzdeki günlerde Genel Başkan Kılıçdaroğlu bu konuda SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin uğradıkları haksızlıkları gidereceklerini ifade edecek.