HABERTÜRK-Çalışanların Köleleştirilmesini adı İstihdam Paketi olmuş 4
23 Haziran 2011
DİZİ:Çalışanların Köleleştirilmesini adı İstihdam Paketi olmuş 4
Bölgesel asgari ücrete döner miyiz?
İstihdam paketi adı altında bölgesel asgari ücrette gündemde. Ülkemizde 1951 ile 1974 yılları arasında uygulanan bölgesel asgari ücret Anayasa Mahkemesi’nce sona erdirilmişti, şimdi yeniden gündeme getirilmeye çalışılıyor, bakalım geriye dönüş olacak mı?
***Ülkemizde geçmişte bölgesel asgari ücret vardı
Ülkemizde ilk asgari ücret belirlemesi 1951 yılında başlatılmıştır ve bölgesel daha doğrusu kentseldir. Her kentin yöneticileri oturup, uygulanacak asgari ücreti kendileri belirlerlerdi.
1951 yılından 1967 yılına kadar asgari ücret yerel (kentsel) düzeydeki katılımcılardan oluşan “mahalli komisyonlar” tarafından belirlenmesi sırasında, komisyonlar arasında koordinasyon bozukluğu, benzer ve yakın yerlerde farklı ücretlerin uygulanması, tespit edilen asgari ücrete itirazların çoğalması nedeni ile 1967 yılında merkezi nitelikte bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon da bölgelere göre farklı asgari ücretler tespit ediyordu. Ancak, TBMM’de bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP)’ nin Anayasa Mahkemesine başvurması sonrasında, Anayasa Mahkemesi, bölgesel asgari ücreti eşitlik ilkesine aykırı buldu ve iptal etti.
İptalden sonra 1974 yılında ilk kez ülke düzeyinde asgari ücret belirlenmeye başlandı. 1974-1989 yılları arasında tarım ve sanayi kesimi için farklı ücretler uygulanırken 1989 yılından sonra ise ülke çapında sanayi-tarım ayrımı olmaksızın tüm iş kolları için tek bir asgari ücret uygulamasına geçildi.
***Şu an nasıl belirleniyor?
1989 yılından bu yana asgari ücret, Çalışma Bakanlığı’nda 5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet temsilcisinden oluşan merkezi nitelikteki asgari ücret komisyonu tarafından bütün iş kollarını kapsayacak şekilde belirleniyor. Asgari Ücret Yönetmeliği’ne göre “asgari ücret dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb sebeplere dayalı bir ayrım yapılmadan” tespit edilmesi gerekiyor. Yine uygulamaya göre asgari ücret, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır.
Ancak, bu tanıma 2001 yılında eklenen cümle yukarıda sayılanları ortadan kaldırmıştır. İlgili cümle şöyledir, “ “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” ibaresi eklenmiştir. “Ülkenin ekonomik durumu” ibaresi oldukça muğlak ve asgari ücretin belirlenmesinde diğer bütün kriterleri yok eden bir kavramdır.
Yani, bir çalışanın tüm ihtiyaçlarını belirledikten sonra ülkenin ekonomik durumu buna izin vermiyor denilerek verilmesi gereken asgari ücretten daha düşük ücret belirlemesine geçilmiştir.
***Bölgesel asgari ücreti kimler istiyor?
1-Uluslar arası Para Fonu (IMF) bölgesel asgari ücret uygulamasına 2005 yılında tam destek verdiğini açıkladı. Türkiye’deki asgari ücreti yüksek bulan IMF, hızla bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesini öneriyor.
2-OECD, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Türkiye 2008 raporunda ulusal düzeydeki
asgari ücret artışlarının sınırlanması gerektiğini ve bölgesel asgari ücrete derhal geçilmesi
gerektiğini savunuyor.
3-TÜSİAD, geçtiğimiz aylarda “Türkiye’de Bölgesel Farklar ve Politikalar” adlı bir rapor
yayınlayarak bölgesel asgari ücrette tam destek verdi.
4-İTO, 2007 yılında konuya dair ayrıntılı bir rapor hazırlayarak, bölgesel asgari ücret
uygulamasının nasıl olması gerektiğine dair bir model sundu.
***Bölgesel asgari ücret gelir mi?
Bu soruya en doğru cevap, halk yeterince doğru bilgilendirilmez ve isithdamı arttıracak yalanını kişiler inanırsa evet olacaktır. Ancak, bölgesel asgari ücret Anayasal Eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi daha düşük ücret belirlenen bölgelerden daha yüksek ücret belirlenen bölgelere göçü hızlandırır. Düşük ücret belirlenen bölgelerdeki vatandaşlar kendilerini 2 hatta 3 üncü sınıf hissetmeye başlarlar. Öte yandan genel seçime çok kısa bir süre kalmışken bu tür bir girişim de iktidardaki partilere zarar da verir.
Ayrıca, bu tür girişimler, emeğin üretimden aldığı payın daha da azaltılması ve zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da bozulmasına imkan yaratacağı gibi sermayenin milli gelirden aldığı payında daha da büyümesini temin edecektir.
Bu gerçekler karşısında bölgesel asgari ücret uygulamalarının seçimden önce uygulamaya konulabileceğini zannetmiyorum. Öte yandan istihdamı arttıracağını savı ise doğru değildir.
Öte yandan, devlet tarafından belirlenen ve emekçilerin en azından temel ihtiyaçlarının
karşılanmasına, insanca yaşamalarına olanak sağlayan, işveren tarafından verilmesi zorunlu
en düşük ücret düzeyi olmasına karşın, emeğiyle geçinmeye çabalayan, örgütsüz işçilerin, uygulanan ve uygulanmak istenen bu tür sermaye yanlı politikalar sonucu emekçileri de daha fakirleştirecektir.