ATATÜRK VE SOSYAL GÜVENLİK
10 Kasım 2011
ATATÜRK VE SOSYAL GÜVENLİK
Günümüzde Sosyal Güvenlik artık insanların vazgeçilmez bir hakkı olarak ekonomik ve sosyal hayatımızda yer almaktadır.Modern ve Çağdaş Hukuk devletinde Kişilerin ve hak sahiplerinin gelecek teminatları Sosyal Güvenlik alanında yapılan ödemeler ile sağlanmaktadır.
Artık herkes rahat ve sağlıklı bir yaşam seviyesi içinde geleceğinden emin olarak yaşamak istiyor.
Atatürk Döneminde İki Önemli Düzenleme:
Her Nevi Maden Ocaklarında Yeraltı İşyerinde Kadınların Çalıştırılmaması Hakkında 35 Numaralı İLO Sözleşmesinin Onaylanmasına Dair 9.6.1937 Tarih ve 3229 Sayılı Kanun:
Uluslararası Çalışma Teşkilatı “İLO”ca 1935 tarihinde kabul edilen, maden ocaklarında, yeraltı işlerinde kadınların çalıştırılmaması hakkındaki milletlererası anlaşma, ülkemizde 1937 tarihinde ve 3229 Sayılı Kanun’la onaylanan ilk İLO sözleşmesi olması bakımından önemlidir.
8.6.1936 Tarih ve 3008 Sayılı İş Kanunu:
Atatürk döneminin sosyal güvenlik bakımından en önemli hukukî yapıtı İş Kanunu’dur. Bu kanunun 100’üncü maddesinde iş hayatında iş-kazaları ile meslek hastalıkları, analık, ihtiyarlık işten kalma, hastalık ve ölüm hallerine karşı yapılacak yardımların devlet tarafından tanzim ve idare edileceği belirlendikten sonra, işçi sigorta idaresinin kurulmasını devlete görev olarak vermiştir.
Kanunun 101’nci maddesi, sosyal güvenliğin genel prensiplerine uygun olarak “İşçiler, işyerine alınmaları ile beraber kendiliğinden sigorta olmuş olurlar. Bunlar bu suretle sigortalı olmak hak ve vecibesinden feragat ve istinkâf edemezler” hükmü ile zorunluluk ilkesini benimsemiştir.
Kanunun 106’ncı maddesi sosyal sigorta ödemeleri karşısında işçi ücretini korumak üzere “İşveren, işçi sigortası için kanunen kendisine terettüp eden mükellefiyetlerden ve sair masraflardan dolayı işçi ücretlerinden tenzilât yapamaz” hükmünü vaaz etmiştir.
İş Kanunu, ihtiva ettiği hükümler bakımından modern sosyal güvenliğin ilk temelini atması yanında, sosyal güvenliğin vazgeçilmez bir sosyal hak olduğunu belirlemesi ve devletin teminatı altında bir devlet görevi olduğunu vurgulaması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Sosyal Hukuk Devleti olduğu hususunun açık bir belgesidir.
Değerlendirdiğimizde:
(1920-1938) yıllan arasında geçen 18 yıllık dönem içinde, Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün liderliğinde, dış düşmanlara karşı büyük bir Kurtuluş Savaşı’nı başarı ile tamamlamış, 600 yıllık Osmanlı Devletinin yıkıntısı altında genç bir devlet olarak kuruluşunu tamamlamıştır.
Genç Türk Devleti hedef olarak belirlediği Batı Devletleri seviyesine ulaşmak amacıyla toplumsal inkılâplar yanında, sanayi kalkınmasını da ön plânda tutarak kapitülasyonlar altında ezilen bir ekonomiyi, düz bir alana çıkarma çabasını başarı ile tamamlamıştır.
Bu dönem içinde çalışanların hak ve menfaatlerinin korunmasını, geleceğinin garantiye alınmasını düzenleyen ana ilkenin ilk fidanları 1921 yılında Atatürk’çe belirlenmiş ve bu ilkeler yine onun döneminde çıkan kanunlar ve kurulan kuruluşlarla gerçekleşmiştir.
Türk milletinin tarihinde sosyal güvenlik anlayışını çok öncelere götürmek mümkün olmakla birlikte, modern anlamda Türk sosyal güvenlik sisteminin kurucusu Atatürk’tür.
Kaynak:ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 19, Cilt: VII, Kasım 1990
VEDAT İLKİ