Akşam-Devlet memurları basına bilgi ve demeç verebilir — KEY hayalinizi büyütmeyin

3 Kasım 2007







Devlet memurları basına bilgi ve demec verebilir

[email protected]


 



 
Ali Bey, çalıştığım devlet kuruluşun amiri bir genelge ile bundan böyle basına bilgi ve demeç vermeyi yasakladım daha önce alınmış izinler varsa da hepsini iptal ettim diyor. Ben de çeşitli dergilere makaleler yazıyorum, bazı gazetelere güncel olaylar ve uzmanı olduğum konularda yazılı görüşlerimi gönderiyorum. Şimdi bunları gönderemeyecek miyim? Gönderirsem suç mu işlemiş olurum? İsmi mahfuz

Bektaşi namaz kılmazmış. Sormuşlar “Neden kılmıyorsun?”cevabı yapıştırmış, “Kur’an’da “namaza yaklaşmayın” deniyor da ondan” Şaşırmışlar “Göster” demişler. Göstermiş. Bakmışlar “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” emredilmiş. İşte bazıları aynen Bektaşi gibi kanunun sadece işine geldiği yerini okur işine gelmeyen yerini okumaz veya bilmez. Devlet memurları da insandır ve düşünceleri vardır ve düşündüklerini, bildiklerini herkes ile paylaşma hakkına sahiptir. Anayasamızda var olan haberleşme hürriyeti devlet memurlarına da verilmiş en temel haklardandır, bu hakkı memurun elinden almak da kimsenin harcı değildir. Elinizden almaya çalışanlara da bir gün gelir bu hak lazım olur, hukuk gün gelir herkesin sığınacağı yer olur. Ancak, memurlar kamu adına hizmet gördüklerinden sadece ve sadece görevi ile ilgili konularda basına bilgi ve demeç veremezler. Çalıştıkları kurumu temsilen beyanda bulunamazlar. Sokakta yürüyen birisine mikrofon uzatan bir TV muhabirinin, “…havaların ısınması hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna, “affedersiniz buna cevap veremem çünkü ben devlet memuruyum” cevabını alması ne kadar mantıksız olurdu değil mi? İşte bu örnek gibi kanunu okumasını, yorumlamasını bilmeyen daha doğrusu bir kere bile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu (DMK) bile okumamış olanlar. Memurlar basına bilgi ve demeç veremez zannediyor ama bu doğru değil. İsterseniz ilgili maddeden başlayalım. 657 sayılı DMK’nın 15’inci maddesini bir kere daha okuyalım, “ Devlet memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir…”

Madde metnini okuduysanız yasağın ön koşulunun “kamu görevi hakkında” olduğunu açık ve net görürsünüz.







Danıştay kararlarından örnek olaylar

Bu kanun ile ilgili davalara bakan Danıştay’ın ilgili dairesi de konuyu o kadar güzel açıklamış ki insanın kafasında en ufak bir tereddüt kalmıyor. Bakın Danıştay, anlayamayanlar için olayı ne güzel örneklendirmiş? (Esas No: 1988/1504, Karar No:1989/519 ve Esas No: 1996/814, Karar No:1988/1927 sayılı kararlarda basına ve bilgi ve demeç verme kapsamı içine sokulan çeşitli eylemlerin bu kapsama girmediğine ve suç olmadığına karar verilmiştir.)

Maliye Bakanlığı’nda maaş artışlarına ilişkin çalışma yapan bir birimde görevli bir memurun maaş artışlarının ne/nasıl olacağına dair basına bilgi vermesi suç, ancak maaş artışlarına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın yayımlanmasından sonra yapılan zammın düşük olduğunu ve geçinmesinin zor olduğunu bir basın organına açıklaması suç değildir.

Yine bir denetim görevlisinin yaptığı denetime ilişkin bilgiler vermesi suç olmakla birlikte, denetimin hizmetin kalitesini yükselteceği veya denetim yöntemlerinde bir yöntem değişikliği önermesi veya denetimin hizmetinin zorunlu olduğu yönünde basın organlarına yapacağı açıklamalar suç değildir.

Aynı şekilde bir Devlet Personel Uzmanının hazırlık çalışma grubunda yer aldığı 657 sayılı Reform tasarına ilişkin bilgi vermesi suç ancak bu reform çalışmasıyla ilgili olmaksızın, 657 sayılı Kanunun aksayan yönlerine ilişkin bilimsel içerikte makale yayınlaması televizyon ve gazetelere açıklama yapması suç değildir.” Yukarıdaki ayrıntıları ile vermeye çalıştığım gibi çalıştığınız kurum adına olmamak kaydıyla kendi adınıza dilediğiniz şekilde beyanat verebilirsiniz, uzmanı olduğunuz konularda dilediğiniz gazeteye, dergiye yazı gönderebilirsiniz, istediğiniz TV ekranına çıkıp genel konularda, uzmanlık dalınızda, terör, şehitler, demokrasi vb konularda görüşlerinizi serdedebilirsiniz. Kimse de size karışamaz.








KEY hayalinizi büyütmeyin



Basında KEY hesaplarının geri ödeneceği ve 10 bin YTL. eski parayla 10 milyara yakın paralar alacağımızla ilgili haberler uçuşmaya başladı. Sakın olan bu haberlere inanıp hayallerinizi büyük kurmayın, borca falan girmeyin. 3320 sayılı “MEMURLAR VE İŞÇİLER İLE BUNLARIN EMEKLİLERİNE KONUT EDİNDİRME YARDIMI YAPILMASI HAKKINDA KANUN” 11.11.1986 günü TBMM’de kabul edilmiş ve 22.11.1986 günü Resmi Gazete’de yayınlanıp, 1987 yılbaşında yürürlüğe girmişti. Kanun gereğince 10 ve daha fazla işçi-memur çalıştıran işverenler-devlet çalışanlarının her biri için aşağıdaki tabloda gösterildiği kadar Konut Edindirme Yardımı yapacak ve bankaya yatıracaklardı. 1986 yılı sonunda konuyu TRT-1 ekranında dile getiren zamanın devlet bakanı Mükerrem Taşçıoğlu öyle atıp tutuyordu ki paralar birikecek 180 ay (15 yıl) içinde bütün işçi ve memurların evi olacaktı. İsteyen herkes bu paralarla ev sahibi olabilecekti vs vs.

1- Kişi başı ana para 5 lira

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere KEY’in ilk başladığı günden bitinceye kadar adına KEY ödemesi yapılmış birisinin toplam ana parası nominal olarak 5388000 TL. yeni parayla 5 lira 39 kuruş. Bu ana parayı faizlendirip yani nemalandırıp öyle bize verecekler ki benim tahminime göre yüzde 5000 gibi bir faiz verseler kişi başına 250 YTL. gibi bir para ödenir.

2- Daha hak sahiplerinin kim olduğu bile belli değil

Aslında 7 veya 7,5 milyon kişi kadar olan KEY hesabı sahiplerinden sadece 2,5 milyonu kayıt altında diğerlerinin kim olduğu bile belli değil. Ödeme rakamı da kişi sayısına bağlı olacak, zira KEY hesaplarına ödenen paralar şu an Emlak Konut GYO’ye verildi ve bu ortaklığın yüzde 61’inden oluşuyor. Yüzde 61 oranına tekabül eden hisse rakamının parasal değeri de şu an için 2 milyar YTL. kadar. 2 milyar YTL.’yi kişiler bulunabilirse 7 milyon kişiye verdiğinizde kişi başına düşecek rakam 285 YTL. kadar olur.







Kısa…kısa..


  • Murat Kurtoğlu- 1994 yılında operasyonda mayına basma sonucu ayağınızı kaybedip, vazife malulü olarak emekli maaşı almaktayken, terör mağduru olarak İSDEMİR fabrikasına işçi statüsünde 1998 yılında girmişsiniz. Bu çalışmanız nedeniyle 506 sayılı Kanun’un 3 ve 63’üncü maddeleri gereğince hem SGDP hem de uzun vadeli sigorta primi ödeniyorsa SSK’dan da emekli olabilirsiniz. Şayet, rapor oranınız yüzde 67’den fazla ise veya defterdarlıktan 1’inci derece vergi indirim belgesi alırsanız 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 günle emekli olabilirsiniz. Tabii bu cevabım bugün için geçerli gelecek aylarda TBMM’de görüşülecek olan Sosyal Güvenlik Reformu birçok şeyi değiştirecek gibi.


  • Mehmet Uğur-4956 Sayılı Kanun ile 1986-2000 yılları arasındaki vergi mükellefiyeti sürelerini borçlanmışsınız, borçlandığınız süreler daha sonra hizmete ilave edilir. Askerlik borçlanmanız başlangıcınızı geriye götürür. Size yanlış bilgi vermişler. Askerliği öderseniz 48 yaşından sonra olmak kaydıyla en az 9000 gün sayısı ile Bağ-Kurdan emekli olursunuz.


  • Fevzi Ok-Beş yıldan beri prim ödediğiniz Bağ-Kur’dan daha önceki SSK günleriniz, ödediğiniz askerlik borçlanması dahil 9000 gün sayısı ile emekli olabilirsiniz. Siz, Bağ-Kur’da 3,5 yılı tamamlamadan yani 2003-2004 yıllarında SSK’dan emekliliği hak etmişsiniz ama SSK’ya müracaat etmemişsiniz.