Akşam Gazetesi-Kümesteki tavukların artık gidecekleri başka kümes kalmadı

28 Şubat 2008







Kümesteki tavukların artık gidecekleri başka kümes kalmadı

[email protected]


 




Kapitalizmin ilk yılları ve sanayi devriminden sonra çalışanlar günde 18 saat çalışıp ancak kendi karınlarını doyurabilecek kadar ekmek kazanabiliyorlar. Bu ekmek eş ve çocuklarına yetmediği için eşler ve çocuklar da işe gitmek, günde 18 saat çalışmak ve bir ekmek kazanmak zorundalar ki açlıktan ölmesinler…

Hatta 8-10 yaşındaki çocuklar uykusuzluktan çalıştıkları ağır makinelerin üzerlerine düşüp makinelere kanları ile zarar verdiklerinden, zararın önüne geçmek için çocukların bellerine kadar kavrayan demirden ayakkabı içine oturdukları zamanlar bile oluyor…

İşte bu yıllarda açlıktan ölümlerin kol gezdiği ama öte yandan müthiş büyüklükteki paraların yani sermayenin birikimi de göze çarpmaya başlarken, sosyalizm veya komünizm diye bir yönetim şekli de ortaya çıkıyor…

Kapitalistler kendi işçilerinin de sosyalizme doğru kaymasından endişe ile önce çalışma saatlerini 15 saate indiriyorlar ardından iş kanunları, sendikal örgütlenme kanunları, toplu sözleşme düzenleri ve sosyal güvenlik sistemleri düzenleniyor ki kümeslerindeki tavuklar, yeni komşu sosyalizmin kümesine doğru kaçmasın…

İşte bu da sosyal devletin başlangıcı oldu. O günden sonra birçok dünya devleti sosyal devlet yolunda adımlar attı.

1992 yılı gelince sosyalizm veya komünizm çökünce artık işçilerin gidebilecekleri yer kalmadı, önce iş kanunlarında budama ve taşeronlaştırma başladı, çalışanların örgütlenmeleri zorlaştırıldı, şimdi sosyal güvenlik sistemiyle emekli aylıkları düşürülüyor ve daha sosyal güvenlik sistemi halledilmeden ardından kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasının işaretleri görülmeye başladı.

Bu da sosyal devletin sonu oldu. 1992 yılından beri sosyal devlette yıpranmalar, aşınmalar başladı. Bugünlerde de kıdem tazminatının kaldırılması ile tepe noktasına ulaşıp, sadaka devletine doğru gidişi başlattı.

Kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasından sonra da asgari ücretin ortadan kaldırılmasına sıra gelecek…

Sıra asgari ücrette …

Artık neoliberalistler var ve tıpkı 1800’lü yıllarda ifade ettikleri gibi diyorlar ki, “fabrikalarımızın kapılarında ayda 200 YTL’ye çalışmaya hazır binlerce işsiz varken biz neden asgari ücretten ücret ödemek zorunda kalıyoruz”. İşte asgari ücret de ortadan kalkınca ‘tarih tekerrürden ibarettir’ sözünden hareketle işçileri günde ancak bir ekmek parasına çalıştırmaya başlayacaklar…







Kıdem tazminatı nedir?


  • Çalışanın emeğinin karşılığı.


  • İşyerine ve işverene bağlılığının ödülü.

    Birçok tarafın da katıldığı görüşlere göre,


  • Kıdem tazminatı ikramiyedir.


  • İşverenin, uzun yıllar bağlılıkla hizmet eden işçisini, işinden ayrılıp köşesine çekilmesi esnasında ödüllendirmesidir.


  • İşsizlik dönemi güvencesidir.


  • İşinden ayrılan ya da işinden çıkarılan işçinin işsiz kaldığı dönemde geçimini temin etmesi içindir.


  • Ücretin sonraya bırakılmış kısmıdır.


  • Bir hizmet karşılığı işçiye ödenen ücrettir. Bu ücretin bir kısmı haftalık, aylık gibi belirli periyotlarla ödenirken bir kısmı da en sona bırakılmıştır. Sona bırakılan kısım ise kıdem tazminatıdır.


  • Gerçek anlamda tazminattır.


  • İşçisinin işine haklı bir neden olmaksızın son veren işverenin ödemesi gereken tazminattır.

    Yukarıda sayılan KIDEM TAZMİNATI adlandırmalarının her biri kendilerine göre doğrudur. Kıdem tazminatı bazen bir ikramiye (emeklilikte), bazen bir güvence (işten atılma, işsiz kalma), bazen ücretin sonraya bırakılmış kısmı (Özellikle yurtdışına götürülen işçiler) ve bazen de tazminattır (Haksız olarak işten çıkarılma).

    Önce işçiler, sonra memurlar

    Bugün sadece işçilerin kıdem tazminatı tartışma konusu edilmektedir. Bu tartışma sonucunda kıdem tazminatında bir indirime gidilirse bu memurları da etkileyecektir. Zira, kıdem tazminatına paralel olarak kamu çalışanlarına da emekli olduklarında çalıştıkları her yıla karşın bir aylıkları ikramiye olarak verilmektedir.







    Bana göre ise kıdem tazminatı;

    ÜLKEMİZ işçileri Avrupa ülkeleri arasında en düşük ücret seviyesine sahiptir ve AB’nin bizi almaktan korktuğu yönlerden biri de 20 milyonluk ucuz işgücünün Avrupa içine akın etmesi gerçeğidir.

    Düşük ücret seviyesi ile çalışanlarımızın en büyük hayali ise KIDEM TAZMİNAT’larıdır. İşverenden alacakları bu toplu para ile ev, arsa, araba almak ya da oğluna işyeri açmak amacında olan işçilerimizin elinde şimdi de bu HAYALLERİ de alınması gündemde.

    Zaten düşük ücret ile emeklilikte alacakları kıdem tazminatı ile hayal kuran işçilerimizin hayallerini de elinden almaz umarım, zira asgari ücret ile açlık seviyesinde yaşayan işçilerin ellerinden hayallerini de alırsanız, çıkabilecek sosyal patlamaların önünde kimse duramaz.

    Unutmayın, hayal ve ümidi kalmayanların, kaybedecek bir şeyi olmaz.

    Son olarak, işçi sendikalarına sesleniyorum; üyelerinizin bu hakkını sonuna kadar savunun, yoksa kendi varlık sebepleriniz de gider.







    İş güvencesine karşılık kıdem tazminatı

    15.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren işçinin onurunu ve gururunu tekrar ayağa kaldıracak olan iş güvencesine karşılık olarak, işveren kesimi kıdem tazminatının ya kaldırılmasını ya da birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi her yıla bir aylık brüt ücret yerine, bir haftalık veya 15 günlük brüt ücretin esas alınmasını, bu da kabul olmazsa Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasını istemektedir.

    Her konuda Avrupa ise;


  • AB ülkeleri seviyesinde ASGARİ ÜCRET,


  • AB ülkeleri seviyesinde aile ve çocuk yardımları,


  • AB ülkeleri seviyesinde sosyal güvenlik yardımları,


  • AB ülkeleri seviyesinde emekli aylıkları,


  • AB ülkeleri seviyesinde sosyal güvence,


  • AB ülkeleri seviyesinde sendikal haklar.

    İŞÇİLERİMİZE tanındıktan sonra sıra kıdem tazminatının kaldırılmasına gelmelidir. İnanıyorum ki yukarıdaki haklara sahip olacak işçilerimiz kıdem tazminatı bile istemeyecekler, işverenlerine hediye edeceklerdir.