Akşam Gazetesi-Sosyal güvenlik reformuna ne oldu?-19-Ne Dediler?

23 Nisan 2007

Sosyal güvenlik reformuna ne oldu?-19

Akşam Gazetesi’nin kıymetli okurları 19 günden beri önce 01.07.2007 gününe ertelenen daha sonra da 2008 yılına erteleneceği ifade edilen 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SS ve GSS) Kanunu” kamuoyunda bilinen adıyla “Sosyal Güvenlik reformu”nun ne olduğunu sizlere aktarmaya çalıştık. Şimdi de bu reform ile doğrudan ilişkili olan kişilerden fikirlerini istedik. Onlar da sizin için konuştular…

‘İnşallah yürürlüğe koyacağız’

GEÇMİŞTE, hükümetler ülkemizin geleceğini karartan bir takım kararlar almıştır. Ancak, hiçbirisi 1970’lerde Sosyal Güvenliğin aktuaryel dengelerini gözetmeyen ve demografik yapının en olumsuz olduğu bir dönemde, yaş sınırını kaldıran kararı kadar olumsuz olmamıştır.

37 senede Türkiye’nin en önemli sorunu olan Sosyal Güvenlik Sistemi, nimet-külfet eşitliği üzerine ilk defa adil olarak kurgulanmıştır. TBMM’den geçerek yasalaşmış, ancak CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne konuyu götürmesi sebebiyle, memurlar yönünden bazı maddelerinin iptali sonucu, 1 Ocak 2007’de yürürlüğe girmesi gereken Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nu ertelemek zorunda kaldık..

BİR YIL GECİKTİ BİLE

Şüphesiz 1 yıl gecikmesinin bile vebali ve sorumluluğu büyüktür. Yasanın her geciktiği gün, bunun maliyeti artacak yine insanımıza ilave bir yük olarak gelecektir. Bu durum çok açık bilindiği halde, yasanın çıkmasını engellemeyi gerçekten anlamak mümkün değildir. Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası’nın getirileri ve gerekliliğini vatandaşlarımıza iyice anlattığımızda, bunu engelleyenler şüphesiz siyasi açıdan da bunun altında kalacaklardır. Üzülüyorum, ancak 2008 Ocak’ına kadar, maalesef yapılacak bir şey yok. Bu yüzden üzülerek ertelediğimiz ancak 1 Ocak 2008’de mutlaka Türkiye’nin en önemli reform yasasını inşallah yürürlüğe koyacağız. Aksi takdirde, gelecek kuşaklar için Sosyal Güvenlik içi boş bir kavramdan başka bir anlam taşımaz. Yaşayan kuşak için ise, sosyal yardım diyebileceğimiz katkıdan fazla anlam taşımayacaktır. Bundan dolayı toplumun her kesiminin bu yasanın çıkması gerektiğine dair talepte bulunması bekliyorum.

SS ve GSS Kanunu’nu ne bekliyor? Ne dediler?

SSK, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı’nı kapatıp yerine kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK’nın) ilk başkanı olan Birol Aydemir, Kütahya Milletvekili ve SSK’nın dul ve yetimlerinin 900 günle aylık almalarını sağlayan kanun teklifinin sahibi Abdullah Erdem Cantimur, İstanbul Milletvekili ve Bağ-Kur ile SSK’nın eski Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Milletvekili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu-Sosyal Güvenlik Alt Komisyon Başkanı, SSK’nın son genel müdürü-ilk başkanı Mehmet Zekai Özcan’ın görüşlerini sırasıyla sizlere veriyoruz.







Reform yarım kalmaz – Birol Aydemir Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı

“Sosyal güvenlik reformunun bilinen dört aşaması vardı. Bunlar, kurumların tek çatı altında birleştirilmesi, sağlık sisteminin tüm nüfusu kapsayan ve herkese eşit hizmet sunan genel sağlık sigortası haline getirilmesi, primsiz ödemeler sisteminin kurallara bağlanması ve son olarak da emeklilik sisteminin belli kriterlerde eşitlenmesi idi.

Bunlardan ilkini yani kurumsal birlikteliği 5502 sayılı “Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu” ile sağladık ve 24 Kasım 2006 günü gerçekleştirdiğimiz ilk genel kurulumuz ile SGK ilk nefesini almaya başladı. SSK, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı’da o gün yasal manada tarih oldular, tüm çalışanları ile mal varlıkları da 3 yıl içinde SGK’ya aktarılacaktır.

Toplam personel sayıları 25 bin kadar olan bu üç dev kurum-kuruluşun birleştirilmesi ise ülkemizdeki ilklerden biridir ve önceliğimiz de kurumsal birlikteliktir. Esasen bunu başardığımızda reformun yarısı da başarılmış demektir. Kurumsal birlikteliği tam olarak gerçekleştirdiğimizde her ilde,

sadece Sosyal Güvenlik İl Müdürü olacaktır.

MEDULA sisteminden maada sağlık sistemimizde işçiye, esnafa, memura ayrı uygulamaları tek tebliğ ile eşitleyeceğiz bunun için kanunun bize verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanacağız, insanlar arasında ayrımcılığı ve ayrı uygulamaları bitireceğiz.

Emeklilik sisteminde yapılması çalışılan norm ve standart birliği ise 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi’nin birçok maddesini iptal etmesiyle yarıda kalmıştır. İşte bu konuda bir “Beyaz Kitap” hazırlıyoruz bu kitapta geçmiş süreçte neler yapıldığı ile ilerde yapılması gerekenleri yazılı olacaktır. İptal kararından sonra yürürlüğü ertelenen reformun Anayasa Mahkemesi kararı, finansal durumlar da dikkate alınarak nasıl şekillendirilebileceğini öngören değişik senaryoları da yazıp, TBMM’nin vereceği kararı bekleyeceğiz. Zira, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra memurları daha doğrusu kamu görevlileri konusundaki kararı ancak siyasiler verebilecektir.

Primsiz ödemeler sistemi konusu da tıpkı memurların durumunda olduğu gibi hükümetin ve Meclis’in vereceği bir kararla kurulabilecektir.

Sonuç olarak, şu an da en önemli önceliğimiz kurumsal birlikteliği en sağlam şekliyle kurmaktır. Sosyal Güvenlik Reform Kanunu’nun ertelenmesine karşın getirilmek istenen sistemi bizler tebliğler ve genelgelerle kanunların elverdiği ölçüde getirmeye çalışacağız.

MEDULA SİSTEMİ GELİYOR

ÜSTELİK, bu dev kurumların bilgisayar alt yapıları da birleştirilecek ve denetim birimleri de tek çatı da toplanacak, çok kısa bir süre sonra da MEDULA programını devreye aldığımızda sağlık karnesi, vizite kağıdı gibi bir şey kalmayacaktır. Sigortalılarımız sağlık tesislerine gittiklerinde sadece vatandaşlık numaraları ve kimliklerini ibraz ederek her türlü işlemlerini yaptıracaklar, oradan da ilaçlarını almak için eczaneye gittiklerinde ilaçlarının da hazırlandığını göreceklerdir. Zira, hekimin yazdığı ilaçlar anında eczanelere elektronik alt yapıyla iletilecektir ki bürokratik iş ve işlemleri sıfıra indirme amaç ve iradesindeyiz.







Reform gözden geçirilip mutlaka çıkarılmalıdır-Kemal Kılıçdaroğlu CHP İstanbul Milletvekili-Plan ve Bütçe Komisyonu ve Sosyal Güvenlik Alt Komisyonu Üyesi-SSK ve Bağ-Kur eski Genel Müdürü

Yapılan düzenlemenin Anayasa’ya aykırı hükümler taşıdığı ısrarla söylenmesine karşın, ekonomik ve sosyal konseyi, muhalefeti dinlemeyip, IMF’nin buyruğu ile hareket edenler bugün gelip duvara toslamışlardır. Hemen şunu söylemeliyim ki, Anayasa Mahkemesi kararının, sosyal güvenlik sistemimiz ve sosyal devlet açısından ciddi sakıncalar taşıdığına inanıyorum.

Anayasa Mahkemesi tarihinde ilk kez, daha önce verdiği kararların çok dışında farklı bir pencereden olayı irdelemiş ve sosyal devlet ilkesine açıkça aykırı olduğuna inandığım kararları almıştır. Örneğin, işçiler için getirilen 9.000 günlük prim ödeme gün sayısı hiçbir AB ülkesinde yoktur. İşin doğası gereği de zaten olamaz… Çünkü bir memur ile bir işçinin aynı koşullarda çalışması beklenemez… Aynı şekilde, protez ve buna benzer bazı sağlık harcamalarında memurlar lehine düzenlemelere Anayasa Mahkemesi imza atmıştır. Bu da doğru değildir. Aylıklarda farklılıklar yaratılabilir ama, sağlıkta farklılıklar yaratan uygulamalar doğru değildir…

Borcu olana sağlık hizmetinin verilmemesi, bu uygulamanın eş ve çocukları da kapsaması, sosyal devletin sorgulanmasını gündeme getirecektir…

Asgari aylık uygulamasının kaldırılması da Anayasaya uygun kabul edilmiştir… Bu uygulamanın yaşama geçirilmesi halinde, dul ve yetimlere bağlanacak aylıklarda çok komik rakamlar ortaya çıkacaktır… AKP Hükümeti sosyal güvenlik sisteminde yapılacak reformla ilgili çok büyük bir fırsatı maalesef kaçırmıştır. Oysa toplumun hemen hemen her kesimi, sosyal güvenlik sisteminde bir reform yapılması gerektiğine inanıyordu ve buna hazırdı. Umarım, yeni yıla erteleneceği söylenen yasa, yeniden gözden geçirilir ve çağdaş bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulur.

Tek çatı bile GERÇEKLEŞTİRİLEMEDİ Kİ

“AKP Hükümeti her ne kadar 5502 sayılı Yasa ile “Tek Çatı” modelini yaşama geçirdik diyorsa da bunun doğru olmadığı çok açıktır. Çünkü yeni oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu üç temel noktadan eleştirilmeye muhtaçtır. İşsizlik sigortası, bir sosyal sigorta dalıdır. Oysa yasa ile Türkiye İş Kurumu bu çatının dışında bırakılmıştır. Demek ki tek çatı yok…Tek çatının içinde yer alan Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü içi boş bir Genel Müdürlüktür. Çünkü Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü bu sisteme dahil edilmemiştir. Oysa sosyal güvenliğin bir diğer amacı da, “yoksulluğun kader olmadığı” bilincinin toplumda yerleşmesini sağlamaktır. Çünkü sosyal devlette kişiye ya da aileye yapılacak ekonomik – sosyal yardımların, “lütuf” mantığı ile değil, “hak” mantığı ile yapılması gerekir. Kişiye veya aileye yapılacak sosyal yardımların gerisinde, yardımı yapan otoriteye, kişiye ya da kuruma özel bir minnet duygusu (borçluluk duygusu) yaratılmamalıdır. Özellikle bu açıdan, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü büyük önem taşıyordu ama AKP seçimlerde yoksulların yoksulluğunu, istismar etmeyi amaçladığı için, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Başbakanlık’ta bırakıldı.







Sosyal Güvenlik Reformu’na ne oldu, ne olacak? – Abdullah Erdem Cantimur AK Parti Kütahya Milletvekili- TBMM KİT Komisyonu Üyesi-Yeminli Mali Müşavir

Sağlam aktüeryal temellerle oturtulmamış ve doğru kurgulanmamış bir sosyal güvenlik sistemi, yapılan transferlerin yanlış alanlara yönlenmesi, işgücü piyasasının olumsuz etkilenmesi ve dolayısıyla toplumsal dayanışmayı desteklemek yerine buna zarar vererek, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmasına sebep olacaktır.

Ülkemizde yanlış kurgulanmış bir sistem vardır. Bunun sonucunda muhtaçlara verilen sosyal yardımlar ve emekli aylıkları düşük seviyelerde kalmıştır. Diğer taraftan sağlık hizmetlerinde de toplumun tamamını kapsayan bir sistem yakalanamamış, kalite sağlanamamıştır. Genç bir toplum olmamıza rağmen sistemin mali dengesi hızla bozulmuş, ekonomik istikrarı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır.

Bütün bu sorunlar ortada iken, önlem alınmadığı takdirde, ülke nüfusunun hızla yaşlanması sonucunda artacak yaşlı nüfusla birlikte yakın bir gelecekte mali kriz kaçınılmazdır.

YAŞLILIK RİSKİ VAR

Özellikle emeklilik sisteminde 30-40 yıllık bir mali ve demografik dengenin gözetilmesi, henüz genç bir nüfusa sahipken emeklilik amacıyla fon birikiminin sağlanması ve fonların üretken alanlarda kullanılarak yaşlılık riskine karşı hazırlıklı olunması bugün için bir zorunluluktur.

Bu sosyal güvenlik reformu, Anayasa Mahkemesi’nce gelen maddeler tekrar görüşülüp kanunlaşacak ve 01.01.2008’de kesinlikle yürürlüğe girecektir.

Yazarın Notu: Sayın okurlarımız yazı dizimiz bitti ama bundan sonra haftanın üç günü sizlerin sorularına cevap, sorunlarına çözüm olmaya devam edeceğiz. Soru ve sorunlarınızı bize göndermeye devam ediniz. Ayrıca, yakında yayınlanmaya başlanacak olan çalışma hayatı ve sosyal güvenlik

konularındaki yazı dizilerimizi de öneri ve isteklerinize göre şekillendireceğiz.



Ali TEZEL