Bugün-Alt İşveren veya İşçi Devri–Prim Tahsil Zamanaşımı

1 Aralık 2006

Alt İşveren veya İşçi Devri


Çalıştığım şirket, asıl işi itibariyle bilişim teknolojisi üzerine kurulu SPK denetiminde bir saklama kuruluşu. Temizlik, hammaliye vb. işler için başka bir şirketin elemanlarını çalıştırıyoruz. Ama bu hizmet için kendi bünyemizde de 1 elemanımız var. Yani mevcut personelimiz sayısal olarak yetersiz olduğu için, dışarıdan  3 kişi part time, 2 kişi daimi olarak başka bir şirketten tabiri caizse eleman kiralanmış durumdayız. İşin güvenliği önemli olduğu için bunlar hep aynı kişiler. Bunların dışında da bir başka şirketten danışma görevlisi olarak 2 kişi daha aldık. Bahsettiğim bu kişilerin, tamamının ücretleri ve sigorta-vergi yükümlülükleri diğer işverenler tarafından yerine getiriliyor. Biz de ödenip ödenmediğini denetliyoruz. Bu durumda;


 – Mevcut ilişki hangi kapsamda değerlendirilmelidir? Yani; Alt İşveren  sözleşmesi mi yapılmalı, geçici iş ilişkisi kapsamında mı bakılmalı?


– Bu iki çalıştırma biçimi arasındaki kesin ayrımı nasıl yapmak gerekir, net kriterleri var mıdır?


– Hangisi işveren için daha yararlıdır?


– Geçici iş ilişkisinde 6 aylık ve 2 uzatmalı kısıtlama var, aynı personel ile devam etmek istenilirse süre bitiminde ne yapmak gerekir?.


 – Alt işveren sözleşmesi için örnek bulabileceğim bir kaynak önerir misiniz?Rahmi ÜNSAL


 


Beyefendi, esasen alt işveren (taşaron-aracı) kavramı iş hukuku için farklıdır, sosyal güvenlik yani SSK hukuku için farklıdır. SSK uygulamaları açısından biliyorsunuz her işyerinin ayrı ayı işyeri dosyası olur ve yaptıkları işe göre de işyeri sicil numarası alırlar. Mesela, güvenlik işi için 2 güvenlik elemanını devamlı surette sizin işyerinizde çalıştırmak üzere işe aldığınızda güvenlik işi işvereni işçileri kendisine ait işyeri dosyasından bildirecekse SSK açısında alt işveren değil (fatura karşılığı hizmet satın aldığınız şirket olur) ama iş hukuku açısından sizin işyerinizde çalıştırdığı işçiler için sizin alt işvereninizdir. Aynı güvenlik işvereni, sizin işyerinizde çalıştırdığı güvenlik elemanlarını SSK’daki size ait olan dosyanızdan bildirecek ise SSK açısından alt işveren (iş hukuku açısından da alt işveren) sayılır. SSK açısında alt işvereninizin olmasının iki önemli sonucu vardır asıl işveren ile alt işveren borçlar bakımında SSK’ya karşı müteselsilen (birlikte) sorumludur, işkazası-meslek hastalığı gerçekleşirse ortaya işverene yönelik rücu alacağı çıkarsa da müteselsil borçluluk vardır. Bunu şu şekilde de örneklendirebiliriz. İşyerinize klima taktırmak istediniz ve klima işi ile iştigal eden bir şirketle anlaştınız klimaları size gönderdiler ve iki de eleman gönderip yerine monte etmeye başladılar. Klima montaj elemanları her nasılsa işkazası geçirirlerse sizin bu kazada suç sayılır bir hareketiniz yoksa sorumluluğunuz olmaz zira siz sadece klima satın aldınız. Ancak, işyerinizde çalıştırdığınız güvenlik elemanları sizin dosyanızdan SSK’ya bildiriliyor ise sanki siz işverenmiş gibi iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almakla mükellef olursunuz. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ile ilgili eksikliğiniz olursa bu durumda işkazası sonrasında SSK size rücu eder. Sizin aranızdaki ilişki de sizin dosyanızdan işçilik bildiriliyor ise alt işverenlik , kendi dosyasından işçilik bildiriliyorsa fatura mukabili hizmet alım işidir. İşçi devri ve değildir. Faturalı hizmet alımları sizin için daha avantajlı ve daha az sorumluluğu gerektiren durumdur. Kaynak olarak size SSK Sigorta Müfettişi Resul KURT’un İSMMMO tarafından yayınlanan ve satılan kitaplarını tavsiye ederim.


 


 


Prim Tahsil Zamanaşımı


Kapanışı 2002 yılında resmen verilmiş bir işyerinin 2000 yılında çalıştırdığı işçilerden birine ait 1 (bir) aylık bir primin SSK’ya serbest muhasebeci tarafından yatırılmadığı, Kasım 2006 yılında gelen bir uyarı yazısıyla ortaya çıkıyor,  232 YTL’lik pirim 1530.73 YTL olarak tahsil edilmek isteniyor. Firma kapanışı üzerinden 4 yıl geçmiş ve fiilin işlendiği günden bu yana 6 yıl geçmiş. 5 yıllık zaman aşımı aşılmış görünmüyor mu? İşveren bu durumda ne yapmalıdır? Gelen cezayı ödemeli mi yoksa 4958 sayılı kanunun 51 inci maddesine göre zamanaşımı olduğundan itiraz hakkı var mıdır? SSK müdürlüğü muhakkak ödenmesi gerektiğini söylüyor İsmi Mahfuz


Sayın okurum, 4958 Sayılı Kanun’un 51 inci maddesi ile değişik 506 Sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesi sadece idari para cezaları için zamanaşımı konusunu açıkladığından sizin prim borcunuz konusu için geçerli olmaz. Ancak, 506 Sayılı Kanuna göre prim borçları için tahsil zamanaşımı 06.08.2003 günü Resmi Gazetede yayınlanan 4958 Sayılı Kanunun 37  nci maddesi ile tahsil zamanaşımı (6183 Sayılı Kanuna uydurularak) 5 yıla düşürülmüş daha sonra da 06.07.2004 günü Resmi Gazetede yayınlanan 5198 Sayılı Kanun ile tekrar 10 yıla çıkarılmıştır. Sizin borcunuz da 2004 yılından önceki döneme denk geldiğinde prim tahsil zamanaşımı beş yıldır.  Bu durumu SSK’nın 12.07.2004 günü yayınladığı 16-320 Ek Sayılı Genelgeden de görüleceği üzere, 506 sayılı Kanunun değişik 80 inci maddesinin değişik beşinci fıkrasında yer alan “51 inci maddesi” ibaresi, 5198 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle “51 ve 102 nci maddeleri” olarak değiştirildiğinden, bundan böyle (11 inci maddenin yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden sonra) muaccel olan Kurumumuzun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde öngörülen 5 yıllık tahsil zamanaşımı uygulanmayacak, söz konusu alacaklarımız genel hükümlere, yani Borçlar Kanunundaki 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, muacceliyet kesbettiği tarihten başlanarak 10 yıl içerisinde tahsil edilecektir. “