COVİD-19 İLK YILINI BİTİRDİ

12 Aralık 2020

Covid-19 un Çin’de ilk çıkış tarihi 12.12.2019 olmakla birinci yıl geride kaldı.

Çin 1,5 milyara yaklaşan nüfusa rağmen toplam 87.701 Hasta, 4.634 ölümle hastalığın ilk çıktığı en kalabalık ülkelerden biri olmasına rağmen en az hasta ve ölüm sayısını koruyor.

Amerika Birleşik Devletleri ise hastalıkta 11. aydalar ve 331 milyonluk nüfusun 16 milyon hasta ve 330 bine yakın ölümle dünya liderliğini sürdürüyor. Bir dönem Brezilya ve Hindistan artış hızı ile en  planı çıksalar da Amerika açık ara hastalıkta dünya lideri.

Ülkemizde  hasta sayıları açıklanırken esas alınan ilkeler değişti ve geçmiş dönem testi pozitif çıkan kişilerde toplama katıldı 85 milyonluk ülkemizin 1.780 bini hastalığa yakalanmış ve ölüm sayımız hızla artarak 16 bine yaklaştı.Son dönem artışları ile sağlık sistemimizi zora sokmaya başladık.

Son dönemde neler oldu;

Bu gün Corona Kancası adı verilen üründen binlercesini Fransa ve Almanya’ya satmışız,

Avustralya aşısı deneme aşısında deneklerde HIV oluşmuş,

Dün Amerika’da Molnupiravir isimli geliştirilmekte olan bir ilaç 24 saatte iyileşme sağlıyormuş,

İngiltere’de aşılama başladı, Ayrıca Rusya ve İngiltere aşılarının karma aşı olarak kullanılmasına başlandı.

Amerika’da kendi aşılarını ve Almanya aşıları ile en kısa sürede aşılama başlıyor.

Türkiye çoğu Çin aşısı olmak üzere aşılamaya kısa sürede başlıyor.

Fransa’nın aşısı düşük düzey bağışıklık sağladı.

Hastalığı önlemede Çin’in tercihi aşılama olmadı, sert, katı önlemler seçildi, hatta kendi ülkelerinin vatandaşları aşılanmadan aşıyı dış ülkelere satar hale geldiler.

Amerika-Birezilya gibi belki de ölümün çok olduğu ülkelerde covid’in bağışıklık düzeyi düşük bireylerin ölümüne izin verildi veya razı olundu.

Yasak günlerinde dünya, doğa, hava biraz temizlendi, Belki Covid bize doğayla daha barışık yaşamımızı temiz hava suyu düşük radyasyonlu bir dünyaya yönlendirirken biz yönümüzü bireyleri koruma ve hastaları iyileştirmeye çevirdik. Doğanın bozulmasının mesajını yeterince okuyamadık.

Ekonomiler, alışkanlıklar değişti, bazı sektörler yıldızı parlar hale geldi, covid tedavisinde kullanılan ilaçların satıcıları, vitamin ve mineral satanlar, maske, dezenfektan, test satanlar daha çok para kazanılan alanlar olurken, bunun dışındaki bütün sektörler gerilediler.

Son zamanda yıldızı parlayan sektör aşı üreten firmalar oldu. Yerli aşılarımızı daha  önce kullanabilsek, Çin veya diğer aşılara daha az ihtiyacımız olacak, Gerçekten 1 günde tedavi edecek bir ilacın bulunması halinde aşılara da belki de bu ölçüde ihtiyaç kalmayacak.

Hastalığın bir arada bulunmakla daha bulaşıcı olduğunu, açık havanın veya havalandırılan ortamların hastalığın bulaşmasını düşük düzeye indirdiğini kapı pencere açabildiğimiz yaz aylarında ve Güney kutbunda yer alan Brezilya gibi diğer kıştan çıkıp yaza giren ülkelerin azalan vaka sayılarında görüyoruz. Tersi bir artış özellikle Avrupa’da kışa girilmesi ile birlikte gelen artış, BİRAZ KALIN GİYİP YİNE DE KAPI PENCERE HAVALANDIRALIM HİÇ DEĞİLSE BUNU MİSAFİR -MÜŞTERİ GELDİĞİNDE YAPALIM VE MASKELİ KALALIM.

Bu süreçte benim en umutsuzluğa kapıldığım insanlı ortamların UVC Cihazları (kapalı ve düşük ultra viyole ışınları ile temizleyecek yeterli ürün bulunmaması, hem olanların sayısı az hem kapasitesi ve hemde fiyatları yüksek, örneğin asansör tipi her asansöre takılabilecek bir cihazı bulmak nerede ise mümkün değil. Halbuki UVC lambaları bulmak artık eskisi gibi zor değil ama her nedense klimaların işine yerleştirilebilecek basit ürünlerde yapılmadı. Hele hele solunum cihazı yapan sektörlerimizin ve hiç bir markamızın UVC ışınlı insanlı ortamda  havayı  temizleyen hiç bir ürünü yok. Olan ürünler ise  her nasılsa yeterli talep görmüyor. Bu ürünler ortamdaki havada Covid dahil bütün zararlı organizmaları yok ediyor. Olan ürünlerin yine en büyük açmazı tozları da temizlemeleri ve tozlu ortamlarda, fabrikalarda kullanım imkanı olmaması, aslında sadece Covid-19 için UVC lambalı havayı daha hızlı temizleyen cihazlar çok daha ucuza mal edilip her ortamda kullanılabilir hale gelebilir.

Dut pekmezi, arı sütü, propolisli bal, C vitamini, Çinko, D Vitamini, Ekinezya, Kekik,  Sarımsak gibi bir çok destek ürünü ve yiyecekle tüketim alışkanlıklarımız değişti. Yine de mevsimsel gripte dahil tüm hastalıklar için bağışıklığımızı desteleyecek şekilde beslenmeli ve ağır olmayan bedensel aktiviteleri seçmeliyiz.

Ülke olarak sanırım önümüzde 1,5 aylık zorlu bir sürecimiz var ve bu süreçte maske, mesafe ve hijyene bir kaç kat daha önem vermeli, özellikle vaka oranı artan iller diğer illerden daha katı tedbirler uygulanabilmelidir. Örneğin vakanın hala yükseldiği bir il sadece hafta sonu değil 4-5 günlük sokağa çıkma yasaklarına tabi tutulabilmelidir.

Kayıplar için bir yandan üzülürken, iyileşmeyi şükranla karşılıyoruz  ancak  asıl beceri hasta olmamak, bunun  için özeni artırmaktır.

Dünya hastalıkla uğraşırken  ekonomilerde daha az kayıp ve yeni kazançlar için mücadele ediyor.

Covid-19 da dünya sağlık sistemi nefes aldığında ilaç geliştirme, aşı geliştirme gibi işlerde Onay süreçlerinin acil durumlar için değişeceğini umuyorum. En azından son fazların riski gönüllü gruplar için atlanabileceğini umuyorum.

Yine sonraki zamanlarda herhangi bir ülkede bulunan aşı ve tedavi yöntem ve teknolojilerine ilişkin bilgilerin diğer ülkelere bedelsiz transferinin, insan hakları arasında yer bulacağına inanıyorum. İnsan hakları ölümcül bulaşıcı hastalıklarda ekonomik kartel oluşturan teknolojiyi kendisine saklayan sistemlerin önüne geçirilmelidir.

Ekonomik kaynaklara kıyasla COvid-19 kaynaklarının çok daha kıt olması karşısında uyduğumuz her önlemin kim olursa olsun insanların yaşam şansını artıracağını unutmayalım.