COVİD-19 – KAMU GÖREVLİLERİNİN SOSYAL GÜVENLİK HAKLARI-(3) BİR ÖNERİ

21 Mart 2020

ÖZET : Kamu görevlilerinden memur ve sözleşmeli personelin görevleri sırasında malül kalmaları halinde kendilerine veya ölmeleri halinde eş, çocukları, koşulları varsa anne babalarına aylık bağlanır.

Öneri: Terör olayları nedeni ile artırılan güvencelerden Corona Virus 19’la mücadelede görev alan ve zarar gören  tüm  kamu görevlilerinin yararlandırılması teşvik edici olacaktır.

16.03.2020 tarihli yazımda özellikle işçiler ve kısmende olsa iş yeri sahipleri bakımından değerlendirme yapmaya çalışmıştım.

Kamuda çalışan işçiler söz konusu olduğunda 16.03.2020 tarihli yazımdaki genel bilgilere bakılmalıdır.

Kamuda memur, sözleşmeli personel yanında bir de kamu gücünü kullanan primsiz rejime tabi erler ise ;

01.10.2008 öncesi memur-sözleşmeli personel olmuş olanların tabi olacağı kurallar 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu;

01.10.2008 ve sonrası içinse 5510 sayılı kanundur.

Erler bakımından 5510 düzenlemesi nedeni ile 5434 sayılı kanun uygulanmaya devam eder.

İşçiler için bütün dönemlerde, İş yeri sahipleri içinde 01.10.2008 tarihi ve sonrasında kısa vadeli sigorta denilen sistemden yararlanma hakkı bulunmaktadır. Kısaca bu şu anlama gelir. Bir işçi nerede ölürse ölsün 900 gün sigortası var ve 5 yıl ve öncesinde sigortaya kayıtlı ise geride kalanlara ölüm aylığı bağlanır. Ancak bu işçi bir iş kazasında ölmüş ise gün koşuluna bakmaksızın 1 günü bile olsa geride kalanlara ölüm geliri bağlanır. Bağkurlular için ölüm aylığında gün sayısı 1.800 gün aranır. Kısaca çalışırken ölen birinin hiç günü olmasa bile sakatlığında kendisine, ölümünde geride kalanlar gelir adı altında bir ödeme yapılır.  Hem ölüm aylığı hem ölüm geliri bağlanan kişilere iki dosyadan tam ödeme yapılmaz, çok olanı tam, az olanı yarıya indirilerek ödeme yapılır.

5510 sayılı kanun düzenlenirken kamu görevlisi memur ve sözleşmeli personel bu kapsamda düzenlenmemiştir. (5510 md.13 başlığında açıkça kimler olduğu kayıtlıdır.

Memurlar ve Sözleşmeli Personel için 5434 sayılı Kanun ; (01.10.2008 öncesi görev başlamış olanlar)

md.43 ve devamında VAZİFE MALÜLLÜĞÜ olarak düzenlenmiştir. 45.maddeye göre görev anında,başka kurumlarda görevlendirilme anında, kurum menfaatine iş yaparken (kabule bağlı) ve ç bendinde çalışmanın etkileri ile meydana gelmesi ve kanun, tüzük ve emir dışında hareket edilmemesi halinde  vazife malülü olanların kendilerine (md.55 vd.) ve ölümlerinde  (md.66ç) geride kalan eş, çocuk, koşulları varsa anne baba,  (eşler dul, çocuklar yetim olarak anılmaktadır) aylık alma hakkına sahiptir.

Vazife nedeni malül ve ölümlerde aylık hesabı ;

30 yıldan az hizmeti olanlara 30 yıl üzerinden, fazla olanlara hizmetleri üzerinden aylık bağlanır.

Vazife Malüllüğü oranı VAZİFE MALULLÜKLERİNİN NEVİLERİ İLE DERECELERİ HAKKINDA NİZAMNAME ye göre belirlenir. ( Resmi Gazete 15.08.1953), (Ancak Askerler için TSK Sağlık  Yeteneği Yönetmeliği, Polisler için Emniyet Sağlık  Yetenek Yönetmeliği ile Güvenlik Personelinin sağlık yönetmeliği esas alınır. Bu gruplar için nizamnameden daha hafif şartlar söz konusu olabilir) 

Malüllük derecesine göre % 15 ile % 60 arasında bir artış yapılır.

5510 sayılı KANUN (01.10.2008 sonrası MEMUR VE SÖZLEŞMELİ PERSONEL İÇİN)

5434 sayılı Kanuna benzer düzenlemeler md.47’te getirilmiştir.

5434 uygulamasından iki noktada fark oluşmaktadır.

İlki kapsam genişletilmiş olup,  işe gidiş gelişlerin idare araçları ile olması halinde meydana gelen kazalarda kapsama alınmıştır.

İkincisi ise   mallüllük derecesine göre zam oranları 5434’e nazaran  azaltılmıştır.  % 2 ila % 30 oranında (6 derece malüllük için farklı farklıdır) artış yapılacağı belirtilmiştir.

Ölüm halinde ise hak sahilerine (eş, çocuk,anne,baba) 34 ve 35. madde hükümlerine göre aylık bağlanacağı belirlenmiş olmaktadır.

5434 ve 5510 DA MÜŞTEREK SONUÇ

VAZİFE NEDENİ İLE ÖLÜMLERDE İŞE YENİ GİRİLMİŞ OLSA BİLE GÜN KOŞULU OLMAKSIZIN VAZİFE MALÜLLÜĞÜ AYLIĞI ÖLÜM HALİNDE İSE GERİDE KALANLARA ESKİ ADI İLE DUL YETİM YENİLER İÇİN  ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASIDIR. İŞÇİLER GİBİ İKİ DOSYADAN AYLIK BAĞLANMASA DAHİ  DAHA YÜKSEK TEK AYLIK BAĞLANMAKTADIR.

2330 SAYILI KANUN VE  3713 SAYILI KANUNLAR KAPSAMINDA BİR HAK DOĞAR MI DOĞMALI MI?

3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki görevler nedeni ile zarar gören kişilere ilave haklar verilmektedir. Md.21 de sayılan haklardan olmak üzere görevdeki emsalinden az aylık ödenmemesi (sanki çalışıyor gibi aylık hesabı ile malül veya eş ve çocukların korunması), kamu konutlarından 10 yıl süreli yararlanma,kira yardımı, vergilenden muafiyet, SUT ile bağlı olmaksızın medikal malzeme, ortez, protez değişimi, yurt dışı tedavi, kamuda yakınların istihdamı gibi bir kısım haklar tanınmaktadır.

2330 sayılı Kanun Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki kanun kapsamına giren işler 1.maddesinde sayılmıştır. Buna göre barışta güven  ve asayişin sağlanması da sayılan işler arasındadır (Md.1), Bu kanun kapsamında ölen veya zarar görenlere nakdi tazminat  ( örneğin ölümde en yüksek devlet memuru aylığının 100 katı) ve bağlanacak aylıklar % 25 artırımlı ödenir.  ( md.3-4)

Şu örneği yaparak bir sonuca varmaya çalışalım; Corona-19 teşhisi konan kişilerden bir şahsın karintina uygulamasından kaçtığını varsayalım. Kişi yakalanmış ve içinde sağlık görevlilerinin ayrıca  güvenlik görevlilerinin (asker veya polis) olduğu bir araçla karantina merkezine götürülürken meydana gelen bir kazada güvenlik görevlileri zarar görürse haklarında 2330 sayılı kanun uygulanacaktır. Bunda bir tereddüt yok. Peki sağlık görevlileri bakımından bu 2330 sayılı kanun  uygulanabilecek midir. Buna da evet cevabı verdik. Hastalıkla mücadele ederken hastalanan veya hasta olmasa bile başına kötü bir şey gelen sağlık görevlilerin hükümlerin dar yorumu sonucu bu artı haklardan yararlanamayacağını düşünebilir.

Geçmiş dönemlerde mücadele edilen terör ve yasa dışı eylemler nedeni le  zarar görenleri korumak ve teşvik edici olmak üzere 2330 veya 3713 sayılı kanunla  daha çok terör zararlarına yönelik düzenlemeler kalmıştır.

Toplum sağlığını, yaşamını ve milli bekayı etkileyen salgınla mücadelede Tıp Çalışanlarına verilecek yahut tanınacak haklar hiç bir zaman güvenlik görevlilerinden geri kalmamalıdır. Biyolojik bir savaştan geri kalmayan bu mücadele ilgili kanunlar kapsamında düşünülebilmelidir.

Önerim basit ve çok nettir. Corona-19 salgını ile mücadelede görev alan herkes  ister hastalığa yakalansın, ister görev sırasında hastalık dışında bir zarar görsün 3713, 2330 sayılı yasalarda verilen ilave haklardan yararlanabilmelidir. İlgili yasalara  geçici bir madde eklenerek veya kalıcı bir düzenleme ile  SAĞLIK ÇALIŞANLARINA MORAL VERİLEBİLİR. BU YAPILIRSA BİZ NASIL SAĞLIK GÖREVLİLERİNİ ALKIŞLIYOR İSEK ONLARDA BİZE ALKIŞ GÖNDERECEKTİR. 

Ama önce kendimizi koruyoruz, eşimizi koruyoruz, çocuğumuzu koruyoruz, anne-babamızı koruyoruz. Doktor-Hemşire tüm sağlık çalışanlarını koruyoruz.