Daire başkanlarının tazminat hakkında standart yok

16 Eylül 2015

Ali Bey, daha önce üniversitede iki yıl vekaleten ve iki yıl altı ay da asaleten daire başkanı olarak görev yaptım. Ancak rektörlük seçimi sonrası branşımla ilgili olmayan bir daire başkanlığına görevlendirilince kendi isteğimle daha önce beş yıl görev yaptığım bir KİT'e geçiş yaptım ve teknik şef mühendis olarak çalışıyorum. 28 yıllık hizmetim var. Emekliliğim daire başkanı olarak mı yoksa mühendis olarak mı yapılır? (Mehmet Yiğiter)
 
Sayın okurum, mevcut durumda mühendis olarak emekliliğiniz daire başkanı olarak emekliliğinizden daha avantajlı olacaktır. Zira üniversitelerdeki daire başkanlarının makam ve görev tazminatı diğer daire başkanları gibi bulunmuyor. Harcama yetkisi olamayan daire başkanlarının dahi 2000 gösterge makam ve 8000 gösterge görev tazminatı hakları bulunurken idari, mali hukuki yönlerden sorumlulukları bulunan üniversite daire başkanlarının böyle bir hakkı bulunmuyor.
 
TAZMİNAT 830 LİRA
 
Genel müdürlük ve başkanlıklardaki daire başkanları 2013 yılında 6487 sayılı Kanunla 3600 ek gösterge hakkına da kavuşmuştu. Eğer ileride üniversitelerdeki daire başkanlarına da makam ve görev tazminatı verilmesi öngörülürse o takdirde siz de en az iki yıl bu görevi yapmış olduğunuzdan siz de emekli maaşınıza ek olarak genel müdürlük ve başkanlıklardaki daire başkanları gibi makam ve görev tazminatı alabilirsiniz. Bu rakam da bugünkü katsayılara göre 830.84 lira yapıyor.
 
Bu konuda MHP milletvekilleri Oktay Vural ve Alim Işık'ın 2012 yılında hazırladığı bir yasa tasarısı vardı, fakat AKP'nin karşı çıkmasıyla yasalaşamamıştı.

*****

TÜM OTOMOTİV VE METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI HAYIRLI OLSUN
 

Çok zorlu ve üzücü günlerden geçiyoruz. Ama Türkiye'de güzel şeyler de oluyor. Örgütlü toplum çağdaş toplumdur diyoruz. Bu iddia sadece sağlıklı örgütler için söz konusu elbet. Sarı sendika diye bir kavram var ise bu kavramın içini dolduran işçiden yana görünüp karşı tarafın truva atı olan sendikalar olageldi ülkemizde ve dünyada.
 
Özellikle taşeronluğun yaygınlaşmasıyla koşut olarak sendikal örgütlenme giderek zayıfladı Türkiye'de.
 
Rakamlar da bunu açıkça ifade ediyor. AKP'nin iktidara geldiği 2002’de sendikalaşma oranı yüzde 58 iken bugün sendikalı işçi oranı toplam işçilerin yüzde 10’u düzeyinde bulunuyor.
Gelir dağılımı eşitsizliğinin de buna paralel olarak artması rastlantı değil. Zira güçlü taraf olan işveren her türlü örgütlenme imkânına sahip iken işçi tarafı sahipsizleşince gelir dağılımının daha da bozulması kadar doğal bir sonuç olamaz.
 
Ayrıca sendikalaşmada bir yandan sayısal azalma bir yandan da nitelik bozulması söz konusu idi. Bu durumun acı sonuçlarına 301 can kaybı verdiğimiz Soma olayında acı biçimde tanık olmuştuk. 
Sendika ağalığı tabiri de boşuna doğmadı. Örneğin geçtiğimiz Mayıs ayında Bursa'da yaşanan işçi-işveren anlaşmazlığı ve grevinde, otomotiv işçileri bir yana bu işçilerin sendikası ile işveren ayrı yana düşmüştü. Bu trajikomik durum otomotiv ve metal sanayi işçilerine değerli bir ilham vermiş olacak ki, gerçek bir sendikanın ilk adımını atmış bulunuyorlar.
Bu adım, içinde bulunduğumuz bu sıcak günlerde içimizi ferahlatan gelişme oldu. Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) bir umut olarak hak ettiği yeri almak üzere ortaya çıkıverdi.
Tüm metal işçilerini;
 
– Düşük ücretlere çok çalıştırılarak sömürülmesini ve ezilmesini engelleme,
– Çalışma koşullarının ve çalışma saatlerinin iyileştirilmesini sağlama,
– Sendika ağalığını yıkma amacıyla tek çatı altında toplamayı hedefliyor.
Bu yeni sendikaya uzun soluklu ve ilkelerine sadık bir ömür diliyoruz. Yetkiyi kişiye değil bir kurula veren, başkanlığı üç dönemle sınırlayarak sendikal ağalığı dışlayan ve teşkilatlanma biçimiyle örnek olan bu sendikanın işçinin hak mücadelesine yeni bir ses getireceğini düşünüyoruz.