Engelliler Haftası

4 Aralık 2023

Engellileri yeterince anlayamayız.

Zira anlamamıza engeller vardır.

Her birimiz içinde bulunduğu pencereden bakar  hayata, sağlıklı olan sağlıksız olanın çektiği acıyı bilemez. Hissedemez.

Bazen aile bireyi olanlar kendinden bir parça olan engelli yaşamını daha iyi anlayabilir, anlatabilir.

Öncelikle bir şekilde çoğumuz engellinin halini anlama engelliyiz.

Ancak yönetici olanlar, düzen koyanlar, eğitimciler, yerel yönetimciler belki daha duyarlı alanda olanlar.

Mesela şehitler için bir okul yapılıyor. O okula gelecek öğrencinin kendisi, ailesi, okulda çalışacak bir öğretmenin engelli olabileceği düşünülemeyebiliyor.  Aynı okulu seçim için kullandığınızda engelli yaşlı bir seçmenin sınıflara,sandıklara erişimi hesaba katılmamış olabiliyor.

Duygu ulvi, acı yüksek ama yanan yürek şehitten yana. Halbuki toplum bir bütün, şehit son nefesini verirken sağlıklıyı, engelliyi, hastaya ayırmadı bizde  hassasiyetlerimizi artırmalıyız.

Engelliye empati yapmak isteyenler yakını olan hastaya iyi baksın  iyileşene kadar o da engelli gibi hayatı zor yaşayacak. Mutlu çocuklu olan bebek arabası ile bebeğini sokaklarda bir gezdirsin kaldırımların, rampaların halini sağlıklı bebeği için bir kontrol ediversin.

Mimarlara mühendislere engellinin sosyal yaşama erişimi için çok iş düşüyor.

Engelli haklarına erişim engelli birey olarak pozitif ayrımcılığı isteme  hakkı nasıl engellinin ise bu hakların anlatılması yönlendirilmesi bazen bu işle uğraşanlara düşüyor.

Bu cuma hutbesinde Muaz Bin Cebel isimli vali olarak atanan sahabinin ortopedik engelli olduğunu öğrenmek bana duymadım dikkat etmediğim ne çok şey var dedirtti.

Engellilerin emeklilik haklarından bir kaç cümle söz etmek gerekirse. Doğuştan engelli olup 01.10.2008 sonrası işe -sigortaya giren engellilerin Eylül 2021 tarihine kadar emekliliklerine esas alınan raporlar engelli raporları iken SGK tarafından  çıkarılan yönetmelik ile (Maluliyet Ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği RG. 28 Eylül 2021) ağır, orta ve hafif olmak üzere üç düzey belirlendi. Ağır olan ya doğuştan ya SGK girişi öncesi malül olanlar, orta olanlar Kanunun aradığı % 50-59 , hafif olanlar ise % 40-49 arası oranı olanları ifade ediyor. Ama bir kaç farkla eskisi gibi buna engelli raporuna esas yönetmelik şekil vermiyor. İlla ki  SGK yönetmeliğinde karşılığı olmalı. Birde eskiden farklı olarak  tek arızadan aldığınız oran önemli yani toplama yok. Örnek bir gözünüz kör ve bir de sağ elinizde üç parmak yok oranınız toplamda % 45 bile olsa tek hastalık örneğin sadece bir göz körlüğü size hafif düzeyde çalışma gücü kaybına uğradığınız kabulüne yeterli olamayacaktır.

Bu sınırlamanın ilk defa 01.10.2008 sonrası sigortalı olanlar ile daha eskiden sigortalılığı başlasa da 4/1-b sigortalılarını kapsadığını beyan etmeliyiz.

Engelli oranları birleştiren sistem mevcut hali ile sadece 01.10.2008 öncesi sigortalı olupta halen 4/1-a kapsamında son 1.260 gününü geçiren yani SSK lılar için vergi indirim yolu ile elde edilebilmektedir.

Dünden bu güne engellilerin primli sosyal güvenlik haklarında bir iyileşmenin olduğunu söylemek mümkün değil, engelleri artırıyoruz demek belki daha kolay bir söz.

Ancak 5510 sayılı kanun döneminde engellilerin aylık bağlama oranlarının engel oranı ile orantılayan sistem iyi bir düzenleme olmakla birlikte engelli çalışanların sigorta primine esas kazançlarının çok yüksek olamayacağını (sonradan engelli olanlar hariç) söylemek mümkün. Belki aile desteği ile 4/1-b kapsamında daha özel imkanlar elde edilebilir.

5510 sayılı kanunun getirdiği en güzel imkanlardan belki de en önemlisi, aylığı ve kendi çalışması olmayan ama evli kız veya erkek çocukların malül hale gelmelerinde boşanmaya gerek kalmaksızın ölen anne -babalarının aylıklarını alabilmeleri denebilir.

Değerlendirmelerimiz primli rejimle sınırlı olduğundan  engellilerinde kendinden aylık alarak sosyal güvenlik haklarına erişmeleri diğer sigortalılara nazara daha kolaylaştırılmış olarak karşımıza çıkıyor.

Engelli zaten duyarlı hale gelmiş birey bize düşen engellinin tüm alanlara erişiminde onlara engel olmamak, erişimlerini kolaylaştırmak. Engeli olanların ve engelli ailelerinin yaşadıkları bu sınavın aslında toplumsal bir sınav olduğunu bu hafta değil her hafta hiç değilse her engelli ile karşılaşdıkça hatırlamakta yarar var. Toplu taşımada oturduğumuz koltuk engelli önceliği olabilir. Kişinin engeli dışarıdan anlaşılmayabilir. Ama  engellidir. Tavır koymadan önce empati de yarar var.

Engelli bireylerin başarılarının engelsiz olmayanlara güç kuvvet vererek azimlerini artırıyor olması sağlıklılar cephesinde bir kazanç olarak görünüyor. Şimdi sıra bize azim verenlerin hayatlarına her birimizin sevgi, ilgi ve menfaat gözetmeksizin dokunmasında diyelim.