FORUM- RAPORLU İŞÇİNİN İŞTEN ÇIKARILMASI VE İŞE İADE DAVASI

10 Şubat 2006

RAPORLU İŞÇİNİN İŞTEN ÇIKARILMASI VE İŞE İADE DAVASI


Ali bey, büyük bir grup şirketinin insan kaynakları sorumlusuyum, işgüvencesi bizim için önemli bir olay olduğundan işçilerimizi altı aylık kıdemleri tamamlanmadan denemek ve bu süre içinde çıkışlarını yapmak istiyoruz. Bugüne kadar bu uygulamamız devam etti ama bir işçimiz bunu engellemek için altı aylık kıdemi tamamlanmadan bir hafta önce 15 günlük istirahat aldı. Raporlu olan bu işçimize işten çıkış tebligatı yapamaz mıyız? Levent Uşşak


 


Sayın okurum, istirahatli işçinin işten çıkışının yapılıp yapılmayacağı konusu aslında kanunda düzenlenmiş değildir ama aşağıda vereceğim yargı kararı buna ışık tutacaktır.


 


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ’NİN


2005/34667 esas ve 2005/37461 karar sayılı, 11.10.2005 tarihli kararına göre;


            “Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan 14.6.2005 tarihinde işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.


            Davalı işveren, iş sözleşmesinin 11.6.2005 tarihinde haklı sebeple feshedildiğini, 13.12.2004 tarihi olan işe giriş tarihi ve fesih tarihi itibariyle davacının 6 aylık kıdeminin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.


            Mahkemece davacının fesih bildiriminin yapıldığı 11.6.2005 tarihi itibariyle 3 günlük sağlık raporunun bulunduğu, fesih bildiriminin rapor bitim tarihi olan 14.6.2005 tarihinden itibaren geçerli sayılması gerektiği, buna göre 6 aylık kıdem süresinin dolduğu sonucuna varılmış, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iade davasının kabulüne karar verilmiştir.


Davacı işçinin işe giriş tarihinin 13.12.2004 olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, hangi tarihte fesih bildiriminin davacıya ulaştırıldığı ve raporlu süre içinde ulaştırılmış ise bunun 6 aylık kıdem süresinin tespiti bakımından ne zaman hüküm doğuracağı hususlarında çıkmaktadır.


Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının 11.6.2005 günü saat 10.24-10.41 arasında 3 günlük istirahatlı olduğuna ilişkin doktor raporu aldığı, fesih bildiriminin ise aynı gün saat 12.36 da davacıya tebliğ edilmek istenmesine rağmen davacının tebellüğden imtina


ettiği, davalı işverence davacının fesih bildirimini tebellüğden kaçındığına ilişkin tutanak düzenlendiği, dinlenen davalı tanıklarının da fesih bildiriminin davacıya 11.6.2005 tarihinde ulaştığım açıkladıkları anlaşılmaktadır. Mevcut delil durumuna göre davacının raporlu olduğu sırada fesih bildiriminin davacıya 11.6.2005 tarihinde ulaştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece fesih bildiriminin anılan tarihte davacıya ulaştığını kabulü dosya içeriğine uygun düşmektedir.


            Çözülmesi gereken ikinci sorun; raporlu süre içinde fesih bildiriminin işçiye ulaştırılması halinde, 4857 sayılı İş Kanunun 18.maddesinde öngörülen ve iş güvencesi hükümlerinin kapsamına girmek bakımından gerekli olan altı aylık kıdem süresinin nasıl hesap edileceğidir. Başka bir anlatımla, bu durumda, altı aylık kıdem süresinin belirlenmesinde fesih bildiriminin davacıya ulaştığı tarih ile raporun bittiği tarihten hangisinin esas alınacağı sorunu karşımıza çıkmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunun 20/l.maddesinde fesih bildirimine itiraz davasının fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde veya şartları varsa özel hakemde açılması gerektiği düzenlenmiştir. Yazılı bir fesih bildiriminin yapılmadığı hallerde veya fesih bildiriminin tebliğ edilmediği durumlarda davacının bir aylık dava açma süresinin hiçbir şekilde başlamayacağı, ve dava açma hakkının her zaman mümkün olduğu şeklinde bir anlam ortaya çıkacağından Dairemizce İş Kanununun anılan hükmü sözlü ya da yazılı fesih iradesinin işçiye “ulaştığı” tarih esas alınarak bir aylık dava açma süresinin hesaplanması gerektiği şeklinde yorumlanmaktadır. Keza, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasına göre, işyerinde çalışan işçi sayısının tespiti de fesih iradesinin davacıya ulaştığı tarih esas alınarak yapılmaktadır. Gerek dava açma süresi gerek işyerindeki işçi sayısı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih dikkate alınarak belirlendiğine göre altı aylık kıdem süresinin tespiti yönünden de aynı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda, fesih iradesinin davacıya ulaştığı 11.6.2005 tarihe göre davacı altı aylık kıdeme sahip olmadığından iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Buna göre davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.


           


 


            ASKERİN GEÇİRDİĞİ KAZA


Ali bey birkaç konu hakkında bilgi almak istiyorum. Benim 23.01.1965 doğumlu abim  var. Abim 1985‘de askere gitti fakat acemi birliği dağıtımında kaza geçirdi. Abim 5-6 ay sonra çürük raporu aldı. Rapor oranının yüzde kaç olduğunu bilmiyorum ama 65 yaş maaşı için yüzde 45 rapor aldı şu anda aylık 50 milyon üzeri üç ayda bir maaş alıyor. Abim kazayı dağıtım izninde,  ( kazayı on günlük dağıtımda köyde) yaptı dediler ve aylık bağlamadılar. Ayrıca abim şu anda köyde 28.08.1998 tarihinden itibaren çiftci Bağ-Kur’u ödüyor. Ayrıca, abimin 09.08.1979  tarihinde sigortaya girişi var. Fakat hiç pirim ödenmemiş abim sigortaya kayıtlı olduğunu bilmiyordu, Bağ-Kur’dan evrak istediklerinde o zaman öğrendi. Abim emekli olabilir mi, olursa hangisinden olabilir? İRFAN   GÜL


 


               Abinizin, 1979 yılından SSK’da 34 günü var ve 1998 yılından beri de Tarım Bağ-Kur’lu görünüyor. Eğer abiniz için askerlik vazifesi sırasında kaza geçirip, askerliğe elverişli değildir (yani çürük) raporu alsaydı, hiç tereddüt etmeden ağabeyinize T.C. Emekli Sandığı malüllük aylığı bağlaması gerekirdi. Ancak, dağıtım izni sırasında köyde geçirilen kaza nedeniyle T.C. Emekli Sandığı malüllük aylığı bağlar mı diye yargı kararlarında araştırdım ve örnek birkaç karar buldum. Bunlardan birini de aşağıda veriyorum. Buna göre öncelikle T.C. Emekli Sandığı’na malüllük aylığı için müracaat edin aylık bağlarlarsa tamam ama bağlamazlarsa bu kere idari yargıda dava açmanız gerekir ki bu durumda bir avukatla hareket etmenizi tavsiye ederim. Bunun dışında, Tarım Bağ-Kur’dan 25 tam yıl ile emekli olabileceği gibi ayrıca bundan sonra SSK’ya dönerse (ve defterdarlıktan vergi indirim belgesi alırsa) 3,5 yıl prim ödedikten sonra SSK’dan hemen emekli olur.


 


Kutu… Kutu…Kutu…Kutu…Kutu…Kutu…


 


T.C. DANIŞTAY ONUNCU DAİRESİ


Esas No: 1996/198 Karar No: 1998/4714 Tarihi: 01.10.1998


• Emekli Aylığı


• Vazife Malulü


ÖZET :


    Hastalığı nedeniyle şubesinde beklemek üzere hava değişimine gitmekteyken geçirdiği trafik kazası sonucu sakatlanan ve askerliğe elverişli olma niteliğini kaybeden davacının vazife malulü olduğunun kabulü ve 5434 sayılı Yasa’nın 56. maddesi uyarınca kendisine aylık bağlanması, gerektiği hk. (5434 s.  m. 44, 45, 56)