HABERTÜRK-1 Mayıs ve Taksim Meydanı…
1 Mayıs 2009
1 Mayıs ve Taksim Meydanı…
Vahşi kapitalizm süresince günlük 15 saatlik çalışma süresine karşılık sadece bir ekmek parası kazanabilen işçiler, birlikte mücadele ede ede günlük çalışma saatlerini 8 saate düşürebilmişler bunun için 10’larca işçi can vermiştir…
Ülkemizde ise 1 Mayıs 1977 günü 500 bin işçinin kutlama yaptığı Bayram etraftaki binalardan açılan ateş sonrasında 37 işçi can vermiştir.
Taksim meydanı erkin (egemenliğin) göstergesidir kim mi Taksim’de bayram yapabilir işte onlar ülkenin gerçek sahipleridir bu nedenle 1 Mayıs ve Taksim birlikte anılmaktadır…
Benim ilk 1 Mayısım
Proleter, proleterya kelimelerini ilk duyduğumda irkildim, korktum daha 11 yaşındaydım. İlk defa duyuyordum ve başka bir dünyadan bahsediyorlardı, bu iki kelimeden epey irkilmiştim. Ödemiş 27 Mayıs ilkokulundan mezun olmuş rahmetli öğretmenim Muharrem Kutlu’nun yardımıyla Devlet Parasız Yatılı Bursluluk sınavlarına girip, Buca Lisesi orta kısmı pansiyonunda parasız yatılı (leyli meccani) olarak okuyacaktım. 1978 yılı eylül ayında anam elime bavulumu vermiş İzmir otobüsüne bindirmişti, sora sora buldum okulu koca bir kapısı vardı çift kanatlı içeri girerken, epey yaşlıca öğrenciler vardı. Ben sormak maksadıyla onlara yanaştığımda ilk soruyu sordular, “sağcı mısın, solcu musun” o güne kadar böyle bir soru ilk defa sorulmuştu. Zavallı ben hangi elimi kullandığımı merak ediyorlar herhalde diye anlayıp, soruya göre sağcıyım dedim. Demez olaydım, birkaç tekme tokat ve gariz küfürlerle bavulumla birlikte kapının önüne atıldım, salya sümük ağlamaya başladım. Ben daha o güne kadar sağcı, solcu, ülkücü, devrimci diye bir şey duymamıştım ki…
Birkaç dakika sonra birisi yanaşıp sen nerelisin deyince ağlayarak Ödemiş’liyim dedim, “gel içeri ve sorduklarında Dev-Genç’im, devrimciyim” diyeceksin tüyosunu verdi, Bademye’li İsmail abim…Şimdi Ziraat Mühendisiymiş…
İlk akşam yemeğini koca yemekhanede yedikten 1 saat sonra etüd var dediler ilk defa duyuyordum bu kelimeyi ama çabuk kavradım, ders çalışmanın adıymış. Etüd salonuna girdiğimde boş bir yere oturdum yanıma iri yarı 190 boylarında birisi geldi ve bana birkaç soru sorduktan sonra elindeki kitabı verdi bunu oku cahil kalma dedi. İçinde o kadar yabancı kelime vardı ki ilk aklımda kalanlar proleter ve proleterya idi. İşte o gün okudum ama anlamını ancak üniversitede kavrayabildim, işçi demekmiş, emeğiyle geçinenler, emeğinden başka gücü, parası, sermayesi olmayan demekmiş.
Okulda ilk 1 mayıs günü “boykota… boykota…” sesleri ile uyandım, pansiyondaki liseli ağabeyler, ellerimize bayraklar, kucaklarımıza taşlar verdiler ve bizleri sıraya sokup Buca Heykel meydanına doğru götürdüler…
Bu arada 1978 de sağcıyım dediğim için dayak yemiştim ya 1981 yılında da bu kere yine Devlet Parasız Yatılı sınavı sonrasında Konya Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’nin kapısından yine elimde bavulla girdim ve bu kere kapının her iki yanında grup vardı. Biraz daha fazla olan kalabalıktan birisi yanaşıp, “sağcı mısın, solcu musun” diye sorunca artık akıllanmıştım, dayak yemeyecektim etrafa bakıp durumu görüp “sağcıyım” dedim. Gelen cevap, “hoş geldin gardaş” olmuştu.
Dünyada 1 Mayıs
Ülkemizde 1 Mayıs
Ülkemizde 1 Mayıs ilk kez 1906 da kutlanır. 1908 de Üsküp’te, 1910 da Rumeli’nin bazı şehirlerinde ve 1912 de ilk kez İstanbul’da kutlanmıştır. 1920 ye kadar savaş nedeniyle kutlanamamış 1921 de işgal kuvvetlerinin yasaklamalarına karşın kitlesel 1 Mayıs gösterileri yapılır. 1922 İstanbul ve Ankara’da iş bırakma ve mitinglerle kutlanır. 1923 yılında İzmir’de toplanan İktisat Kongresinde 1 Mayıs Türkiye işçilerinin bayramı olması benimsenir. Bu yılın 1 Mayısı İstanbul- Ankara- İzmir- Adapazarı’nda kutlanır. 1924 de hükümet 1 Mayısı yasaklar. 1935 de 1 Mayıs bahar bayramı olarak tatil günleri arasında yerini alır. Yarım yüzyıl sonra 1975 de İstanbul Tepebaşı’ nda bir düğün salonunda kutlanır.
İlk kez 1976 da görkemli bir şekilde DİSK’in organizasyonu altında Taksim’de kitlesel olarak kutlamalar yapılır. 1977 1 Mayıs’ı daha coşkulu, daha katılımcı bir şekilde iki koldan Taksim alanına yürüyen emekçiler ve yandaşları tarafından kutlandı. DİSK genel başkanı ( rahmetle andığımız) sayın Kemal Türkler kürsüde konuşmasını bitirmek üzereyken atılan silah sesleri ile beraber panik halinde kaçışan işçiler üstüne ateş açılmış, bu olaylar sonucu 37 işçi- emekçi insanımız hayatını kaybetmiş ve olayların sorumlusu olarak sendikacılar gözaltına alınıp sorgulanmışlardır. 1978 1 Mayıs’ı da Taksim alanında daha coşkulu bir şekilde mitingle kutlanmış ve 1977 olaylarının katillerinin bulunması istenmiştir. 1979 ve1980 Taksim alanı işçilere emekçilere yasaklanmıştır.
Ülkemizde İşçi-İşveren-Devlet İlişkileri kronolijisi
8 Haziran 1936 İşveren-işçi ilişkilerine düzenleyici hükümler getiren ilk İş Kanunu’muz kabul edildi.
27 Haziran 1945 Bugünkü adıyla Sosyal Güvenlik Kurumu, çok bilinen eski adıyla Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından uygulanacak olan İş Kazaları Sigortası, İş Hastalıkları ve Doğum Yardımı Kanunu kabul edildi.
Bu Kanun sonrasında işçiler iş kazası ve meslek hastalığı geçirirler SSK (O zamanki adı İşçi Sigortaları Kurumu) işçileri bazı haklar verecekti.
29 Ocak 1946 Çalışma Bakanlığı Kanunu TBMM’de kabul edildi. İlk bakan olarak da Bülent Ecevit başbakan İsmet İnönü tarafından atandı.
20 Şubat 1947 İşçi ve işveren sendikalarının kurulmasına ilişkin yasa kabul edildi. Artık bizim de ülkemizde sendikalar kurulabilecekti ama daha sendika kelimesinin bile ne olduğunu bilmeyen çok çalışanımız vardı.
6 Haziran 1949 İhtiyarlık Sigortası kabul edildi.
İşçilere iş kazaları ve meslek hastalıklarından başka 65 yaşına geldiklerinde emekli edip emekli aylığı verilmesini öngören ilk Kanun kabul edildi.
8 Haziran 1949 Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kuruluş Kanunu kabul edildi.
Kamuda çalışan, asker, memur gibi dağınık grupların emeklilik sandıkları tek sandık adı altında birleştirildi. Mesela Küçük Sıhhat Memurları Emeklilik ve Tekaüt Sandığı, Gedikli Zabitler Tekaüt Sandığı gibi sandıklar yeni kuruluna ve 2006 yılında kapatılan T.C. Emekli Sandığı’na devredildi.
Ocak 1950 Hastalık Sigortası Kanunu kabul edildi.
1 Mart 1951 Hastalık Sigortası Kanunu yürürlüğe girdi.
SSK’nın işçiler için uygulayacağı ilk hastalık sigortası yürürlüğe girdi ve artık işçiler ve aileleri hastalandığında SSK’nın hastanelerinde bedava muayene tedavi olacaklar ve ilaçlarını da eczanelerden alacaklar.
9 Ağustos 1951 Ücretli Hafta Tatili Kanunu yürürlüğe girdi. İşçiler resmi tatil günleriyle hafta tatilinde çalıştıkları yerlerden yarım yevmiye alacaklar.
Artık işçiler haftada bir gün (Pazar günü) tatil edecekler ve tatil dahi olsa kendilerine bu tatil günü için bir yevmiye ücreti işveren tarafından verilecekti. Bu tatil gününden çalışırlarsa ayrıca bir de yevmiye hakları oldu.
13 Haziran 1952 Fikir İşçileri Kanunu kabul edildi.
Gazetecilerin çalışma hukukunu düzenleyen Basın-İş Kanunu kabul edildi artık gazetecilerin de kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi hakları ile yıllık izinli ücretleri oldu.
17 Nisan 1961 İşçiye ‘Şartlı grev hakkı’ veren Anayasa’nın 46. maddesi Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi. İşverenlere lokavt hakkı verilmesi hususunda anayasaya bir madde eklenmesini isteyen temsilcilerin önerisi ise reddedildi.
10 Şubat 1963 Toplantı ve gösteri hürriyeti hakkındaki 171 sayılı kanun kabul edildi.
Artık insanlar önceden vali veya kaymakamdan izin alıp gösteri ve yürüyüş yapabilecekler.
26 Nisan 1963 Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu tasarısı 5 çekimser, 1 red oyuna karşılık kabul edildi. TBMM birleşimi 3.5 saat sürdü.
Ülkemizde sendikalar kurdurulduktan sonra iş Toplu Sözleşme ve Grev hakkına gelmişti ve bu Kanun’da TBMM’den zorla da olsa geçti ve Kanun daha sonra 24 Temmuz 1963 Toplu Sözleşme Grev ve Lokavt Kanunu olarak yürürlüğe girdi.
30 Nisan 1967 Deniz-İş Kanunu, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna göre, gemi adamına çalışma karnesi, kimlik karnesi, yıllık izin ve hafta tatili izni vermeyen işveren veya vekili para cezasına çarptırılacağı açıklandı.
İşçi ve gazetecilerden sonra denizciler de İş Kanunlarına kavuştular ama Tarım çalışanları ile Hava çalışanları hala İş Kanunu olmadan çalışıyorlar.
12 Haziran 1970 Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yapan tasarı Millet Meclisi’nde görüşülerek kabul edildi. Yeni tasarının getirdiği bazı önemli yenilikler şöyle sıralandı:
Hademeler, kapıcılar, temizlik işçileri gibi D cetvelinden maaş alan devlet personeli işçi sayılacak.
Sendika kurabilmek için o işkolunda en az 3 yıl çalışma şartı konuluyor. Sendikadan ayrılma noter vasıtasıyla olacak.
Sendika genel kurulları iki yerine üç yılda bir toplanacak.
Sendikalar fonlarının yüzde 30’unu aşmamak üzere yatırım yapabilecek, ancak bunun iznini de konfederasyon verecek.
Sendika yöneticileri mal bildirimine tabi olacak.
30 Haziran 1975 TBMM, kadınların 20, erkeklerin 25 yılda emekli olmalarını öngören kanun tasarısını kabul etti. Kanun, banka, sigorta, ticaret ve borsa birliklerinde çalışanları SSK kapsamına aldı. Ayrıca emekli memurların emeklilik göstergeleri de yükseltildi.
….