HABERTÜRK-Domuz Gribinden İlk ölüm iş kazası veya meslek hastalığıdır–Şahin Çil’den iki harika kitap

27 Ekim 2009


Domuz Gribinden İlk ölüm iş kazası veya meslek hastalığıdır


 


Sosyal Güvenlik mevzuatımız açısından, “Meslek hastalığı” sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir diye tanımlanıyor.


 


Hastane çalışanı birisi Sağlık Bakanlığı tarafından domuz gribinden öldüğü açıklanıyorsa o halde bu olay meslek hastalığıdır ve 5510 sayılı Kanun’un 14 ve devamı maddeleri gereğince geride kalanlara iki gelir/aylık verilir…


 


Verilen gelir/aylıklar da bu hastalık konusunda tedbir almayan işverenlerden SGK tarafından son kuruşuna kadar tahsil edilir…


Sağlık Bakanlığı yetkilileri şimdi domuz gribi dedikleri ölümü sonrasında yanıldık demesinler sakın…. Karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşmazlar umarım…


 


 


 


 


Haber merkezleri domuz gribinden ilk ölüm haberleri veriyorlar, üstelik ölümün domuz gribinden olduğunu bizzat Sağlık Bakanlığı açıklıyor ve ölen 29 yaşında 1 çocuk babası Mustafa Güneş. Kendisi Hastane çalışanı aile acılı ve dava etmeyi düşünüyor. Sizce bu olay iş kazası veya meslek hastalığı mı? Ata Atalay


 


 


Ata bey, ben ölüm olayının gerçekten domuz gribinden olup olmadığını, sırf insanları güvenmedikleri, inanmadıkları aşıyı olmaları için kamuoyu baskısı oluşması adına haber merkezlerine servis edilip edilmediği ile ilgilenmiyorum. Olaya sadece İş ve Sosyal Güvenlik açısından yaklaşacağım.


1.)Bu ölüm İş Kazası ve Meslek Hastalığı mı?


2.)İşveren sorumluluğu


3.)Alt işveren işçisi ise Asıl işverenin sorumluluğu


4.)Kıdem Tazminatı


5.)İşverenin koruyucu tedbir ve önlemleri almadığından iş kazası ve meslek hastalığından dolayı maddi-manevi tazminat ödemesi üzerinden gideceğim.


 


5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi iş kazasını ve 14 üncü maddesi de meslek hastalığını tanımlar her ikisi de aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır.


 


“Madde 13 – İş kazası;


a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,


b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,


c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,


d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,


e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,


 


meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır…”


 


 


“Madde 14 – Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.


 


Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;


a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi,


b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,


sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur…”


 


Gerek iş kazası ve gerekse meslek hastalığı tanımları olsun bana göre her ikisi de bu olaya uygulanabilir olmakla birlikte bana göre olayın meslek hastalığı olduğu görüşü daha baskındır.


Öte yandan hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı konusunda SGK tarafından hazırlanmış listede grip veya domuz gribi yoktur ama belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanmaktadır.


 


***İşveren sorumluluğu vardır?


Olay bana göre meslek hastalığıdır ve vefat eden hastane çalışanının geride kalanlarına önce 5510 sayılı Kanun’un 13 ve devamı maddelerine göre kısa vadeli sigorta kollarından ölüm geliri bağlanmalıdır. Ayrıca, 900 günü varsa bir de ölüm aylığı da bağlanır.


Olayın oluşumunda risk grubunda olduğu TV’lerden hem de en büyük yetkilisi Sağlık Bakanı tarafından açıklandığı halde sağlık çalışanı için tedbir almayan, taşaron şirket ile hastane yönetimi sorumludur.


5510 sayılı Kanun’un “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan 21 inci maddesine göre;


 


“Madde 21 – İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.


 


İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir…”


 


 


***Karakolda doğru söyleyen mahkemede şaşırmasın sakın


Hükmü gereğince, kişi gerçekten domuz gribinden vefat etmişse SGK tarafından kişinin geride kalanlarına ödenecek aylık gelirlerin peşin sermayesi ilgililerden istenecek olduğundan yakında olayın gerçekten domuz gribinden mi olduğu belli olur.


Eğer domuz gribi değilse yakında TV’ler boy gösterip hastane çalışanı domuz gribinden öldü diyenler iş tazminata, rücuya, peşin sermaye değerinin SGK’ya ödenmesine gelince ölüm domuz gribinden değil, akciğer rahatsızlığından diyebilirler.


 


—Tazminat da var


Şayet ölüm domuz gribinden olmuş ve işveren sorumluğu (taşaron ve asıl işveren dahil) varsa bu kere bir de olayın Borçlar Kanunu açısında maddi*manevi tazminat tarafı da var. Ölenin yakınları destekten yoksun kaldıkları için taşaron şirket ve hastane yönetimi ile sağlık bakanlığına karşı dava da açabilirler.


Öte yandan 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesine göre ölenin yakınları nakit olarak hemen kıdem tazminatı da ödenmelidir.


 


 


Şahin Çil’den iki harika kitap


Bildiğini anlatabilmek bile zorken bildiklerini kitaplaştırmak daha da zordur. Bu zorluğu aşanlardan birisi de Yargıtay’ın iş davalarına bakan 9 uncu Hukuk Dairesi’nin tetkik hakimi Şahin Çil. Kendisi hep yaptığı gibi iki kitap daha (Turhan Kitabevi’nden) çıkarmış. Birincisi “İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları” ikincisi de “Açıklamalı İçtihatlı Kıdem Tazminatı” ki bütün avukat ve personel müdürlerinin başucu kitabı olması gerekir. Kendisine eline sağlık diyorum.