HABERTÜRK-İşsizlik sigortasında değişen bir şey yok-İDO çalışanlarından mektup var

22 Şubat 2011


İşsizlik sigortasında değişen bir şey yok


 


Torba Kanun’un TBMM görüşmeleri sırasında verilen bir önerge ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 51 inci fıkrasındaki 600 gün ve son 120 gün ibareleri çıkarılınca, Torba Kanunu çıkaranları iyiniyetli zannedip, “İşsizlik Sigortasından Yararlanmak Basitleşti” demiştim ama hata etmişim… İşsizlik sigortasında değişen bir şey yok…


 


 


***İşsizlik Sigortası ve 600 gün ile son 120 kuralı


6111 sayılı Torba Kanun ile yapılan düzenleme ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 51 inci maddesinde değişiklik yapılmış ve “51 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış”  ibaresi  kaldırılmış yerine de  “ve bu Kanunda yer alan prim ödeme koşullarını sağlamış” şeklinde değiştirilmiştir.


 


***Değişikliğin pratikte bir anlamı yok


Evet, 4447 sayılı Kanun’un 51 inci maddesine yer alan son üç yıl içinde en az 600 günlük prim ödeme ve son 120 günün kesintisiz olması şartı kaldırıldı ama benzer düzenleme, 50 inci madde de var olduğu içinde değişen bir şey.


 


Torba Kanun ile dokunulmayan 50 inci maddeye göre;


“Madde 50 – Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez.


 


Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde;


a) 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün,


b) 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün,


c) 1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün,



Süre ile işsizlik ödeneği verilir.” hükmü aynen devam etmektedir.


 


İDO çalışanlarından mektup var


 


Sayın Ali Tezel, bizler  ido ve şehir hatları çalışanlarıyız. 19 mart 2005 tarihinde İDO’ya ve İBB’ye ait BİMTAŞ üzerinden taşeron işçisi olarak işe alındık. Her yılbaşında yeni sözleşme imzalatılarak tam 4 yıl 9 ay süreyle burada çalıştırıldık elimizde bu şirketle imzalanan sözleşmeler mevcuttur. Bimtaş A.Ş.’de çalışırken  belediye iş sendikası tarafından örgütlendik işkolu tespiti olsun yetki belgesi olsun tüm kanuni şartlar tamamlandı Yargıtay’dan bile olur denmesine rağmen bu işe çeşitli tehditlerle bu işe engel oldular yani anayasayı ihlal ettiler. Bizler Deniz-İş Kanunu’na göre çalıştırılan işçileriz. 4 yıl 9 ay sonunda bizlere ihaleyi alamadıklarını söylediler adam bası 8200 lira tazminat ile çıkardılar ve bizlere tüm haklarımızı aldığımıza dair imza attırdılar ve hesaplarımızdan da bellidir bu parayı taksitle bir yılda ancak verdiler ihaleyi almama sebepleri de bizim sendikalı olmamızı engellemekten başka bir şey değildi çünkü  bu süre zarfında çok tehdit ve zorlamalarla karsılaştık.


Sonrasında tabi ihaleyi şahıslara ait şirketlere verdiler. Örgütlenilmemesi  içinde iki ayrı şirkete böldüler makina güverte ayrı ayrı oldu Bunlar  gür grup ve etkin eğitim isimli şirketlerdir. Araştırıldığında arkalarında tanıdık isimler bulabilirsiniz. Bu şirketlerdeki 9. ayımızda İDO’nun satışı sebebiyle şehir hatları vapurları belediyeye bırakılarak İDO’dan ayrıldı. Bu ayrılma esnasında sözde ihale açılarak bu gemiler çok fahiş fiyatlarla İBB bünyesinde kurulan şehir hatları aş şirketine bırakılmıştır. Tabi İDO aradan çıkınca şehir hatları şirketiyle yeni bir taşeron personel sözleşmesi yapıldı. Yani yine  giriş çıkış yapıldık izin ve tazminatı sorduğumuzda bunların yandığını beyan ettiler.


Son olarak 2011 yılında da İDO’yla etkin eğitim şehir hatlarıyla da gür gurup şirketleri taşeron personel ihalesinde anlaştılar. Buna göre bu güne kadar 1200 lira olan brüt maaşlarımız 760 liraya düşürülmüştür sebebini sorduğumuzda şirketler topu İBB’ye ve İBB’de şirketlere atmıştır olan işçiye olmuştur dünyanın hiç bir yerinde olmayan bu uygulama maalesef bize uygulanmıştır küçük bir itirazda kapıyı gösteriyorlar.  


Sayın Ali bey, yüzlerce aile, insan, bebek mağdurdur. Zaten taşeron olan bizler maaş düşmesiyle iyice bitik vaziyetteyiz çoğumuzun kapısına haciz dayandı dayanacak. Demokratik, sosyal, hukuk devletinde insana bu kadar zulüm etmek olur mu çoğu arkadaşımız psikolojik bunalıma girmiştir yanlış işler yapılmasından endişe etmekteyiz olursa da sorumlusu bu zulmü yapanlar olacaktır bu bağlamda sizden kanuni platformda bir işçi olarak ne gibi  hamleler yapabiliriz hakkımızı hangi mercilerde arayacağız sizin engin bilgi ve tecrübelerinize ihtiyacımız vardır. konu hakkında yardımlarınızı bekliyoruz. TAŞERON ŞEHİR HATLARI VE İDO ÇALIŞANLARI


          


 


 


Sayın okurum, son yıllarda, kamuda iş ve işler özel sektöre verilmeye boşalan memur kadrolarını doldurmak yerine işi taşaronlara ve ihale ile müteahhitlerine verir olmuştur. Bu ise yasal değildir. İş o raddeye gelmiştir ki, aynen sizin durumunuzda olduğu gibi kamu hastanelerinde hemşireler, laborantlar bile taşaron şirket üzerinden çalıştırılmaya başlanmıştır.


4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 inci maddesine göre;


“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”


Görüldüğü üzere, bir işyerinde alt işveren yani taşarona iş verilebilmesi için, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iş” alınması gerekmektedir.


Yine aynı maddeye göre,


“Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”


hükmü de Kanun’da zikredilmesine karşın asıl iş bölünerek taşaronlara verilmektedir.


***Asıl iş bölünerek alt işverenlere verilmektedir.


İş o derece yasa dışı hale gelmiştir ki, İDO’nun veya İBB’nin gemilerinde çalışanların kaptanları da dahil olmak üzere hepsi taşaron şirketlere verilmektedir.


4857 sayılı İş Kanunu’nun 3 üncü maddesinde 2008 yılında yapılan değişiklik sonrasında Çalışma Bakanlığı İş Müfettişleri, işverenden iş alan alt işverenlerinde gerçekten yasal alt işveren olup olmadığına karar verme yetkisi ile donatılmışlardır. Müfettişler tarafından yapılan inceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora altı iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır, denilmektedir.


İş Müfettişleri de son günlerde yaptıkları denetimler ile taşaronda çalışan kamu işçilerini raporları ile asıl işveren işçisi kabul etmeye başlamışlardır. Sizler de konuyu Çalışma Bakanlığı İş teftiş Kurulu İstanbul Grup Başkanlığına iletin. Gereken denetimlerden sonra İBB çalışanı olabilirsiniz. O olmazsa dava açmanız gerekecek. En iyi çözüm ise her zaman olduğu gibi örgütlenmektedir. Yani sendikalı olmak.