HABERTÜRK-Kriz var diye ücret düşürüp yüksek kâr elde etmişse ücret indirimi geçersizdir–Çeyiz parasında karmaşa devam ediyor
25 Nisan 2009
Kriz var diye ücret düşürüp yüksek kâr elde etmişse ücret indirimi geçersizdir
Öncelikle; gerek işveren gerekse çalışan açısından yaşanan sorunlara getirdiğiniz yorumlar ile biz muhasebecileri de aydınlattığınız ve yol gösterici olduğunuz için sonsuz teşekkür ederim. Yaşanan veya yaşanması muhtemel sorunlarımızı, size yazılan problemlere getirdiğiniz değerli yorumlar sayesinde rahatlıkla çözüyor ve bilgi dağarcımızı bu sayede geliştiriyoruz.
Ben kozmetik sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın muhasebe ve insan kaynakları müdürüyüm. Aşağıda, daha önce yorumladığınız ancak, farklı boyutları olan bir sorunumuzdan söz edeceğim, değerli yorumlarınız ile yön verirseniz memnun olurum.
Bildiğiniz üzere global ekonomik krizin etkileri ile bir çok firma işçi çıkarmaya veya ücret indirimine gidiyor, çalışmakta olduğum firmada da ücret indirimine gidildi. Ücret indirimi içerikli, Ocak / Haziran 2009 dönemini kapsayan bir sözleşme hazırladık ve çalışanlarımıza 26.01.2009 tarihinde imzalattık (bende imzaladım elbette). Bu sözleşmeyi hazırlarken de bir iş müfettişinden destek aldık, “Çalışanlar, 6 gün içerisinde iş mahkemesine başvurmazlarsa, ceza-i ehliyete sahip olduklarından, sözleşmeye itiraz haklarını kaybederler” diye de bilgi aldık.
2 yıla yakın bir süredir bu firmada aynı görevdeyim. Krizin işletmemizi ne şekilde etkileyeceğini bilmediğimden ücret indirimlerini, yönetim kurulumuzun öngörülerine güvenerek hazırladım ve imzaladım. Ancak, bu öngörü değil, tamamı ile bir kriz fırsatçılığıymış, bunu geç kalarak fark edebildim. Ocak – Şubat – Mart dönemini kapsayan 2009 1. dönemi sonunda işletme ciromuz, krizin olmadığı geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla %10 dolayında artış gösterdi. Satışlarımız artarken aynı zamanda, işletme için ciddi bir yük olan personel ücretleri de indirildiğinden, giderlerimiz de azaldı ve dolayısıyla işletme karı arttı. (Şubat ayında, 2009’da ciroyu ve işletme karını arttıracağına yönelik, genel müdürümüzün gazete röportajı bile var..! (Radikal Gazetesinde) )
Bir çok çalışan gibi bu durumdan bende son derece rahatsızım ancak tam olarak ne yapabileceğimizi bilmiyorum. Belisiz süreli iş sözleşmelerine ek olarak hazırladığımız ücret indirimine ait sözleşme de, indirime gerekçe olarak krizin etkilerinden söz ediliyor. İşletmenin mali tabloları incelendiğinde böyle bir etkilenmenin olmadığı açıkça görülecektir. Bu durumda ne yapabilirim? M.Boyraz
Sayın okurum, işte tam kriz tüccarlığı bu. Kriz var diye çalışanların ücretlerini düşürtüyorsunuz sonra da kârınızı ve cironuzu katlıyorsunuz. Şirketin üst düzey yöneticisi olarak bunu görüyor ve doğal olarak rahatsız oluyorsunuz. Olay Borçlar Kanunumuza göre GABİN”e (aşırı yararlanmaya) benzemektedir.
Borçlar Kanunu’nun 21 inci maddesine göre;
“Madde 21 – Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.
Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder. “.
Gabinden bahsedilmek için bir tarafın, darda kalmasından, tecrübesizliğinden, düşüncesizliğinden yararlanmış olmak gerekir ki, siz çalışanlar işyerimizde kriz var bu nedenle ücretlerimizin indirilmesine izin verelim, ses çıkarmayalım demişsiniz ama bu gerçek değilmiş.
Öte yandan, dardasınız ya bu ortamda düşük ücrete razı olup çalışacaksınız veya işsiz kalacaksınız ama işveren sizi bu kriz ortamında iş bulamayacağınız korkusu ile sizi yanıltıp yeni bir sözleşme imzalatmış işte buna “Müzayaka” diyorlar…
İş Hukukunda da müzayaka durumu olur
Edimler arasında bir oransızlık bulunduğu, çok düşük olan karşı edim için çok yüksek bir edim veya bunun aksine, çok yüksek olan bir karşı edim için düşük bir edim taahhüt olunduğu taktirde gabinden (aşırı yararlanma) söz edilir.
Yargıtay’ın (YHGKurulu, 27.3.1971 T., 21133 E., 32476 K., (Çenberci, Mustafa; İş Kanunu Şerhi, Ankara 1978, s. 1224, 103 no’lu) kararında, işçinin, müzayaka halinde bulunduğu sırada kendisine imzalatılan ibra belgesine itirazın, gabin iddiasını kapsadığını kabul etmiştir. İşçinin boşta kaldığı süre zarfında geçimini temin bakımından çok zor durumda kalacağı dikkate alınırsa, edimler arasında aşırı bir oransızlık bulunması halinde ibranamenin geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Gabinli sözleşme itiraz edilinceye kadar geçerlidir
Gabinle kurulan sözleşme bozulabilir ama bozuluncaya kadar da geçerli olan bir sözleşmedir ve bir yıllık zamanaşımı süresinde iptal davası açılmazsa Gabinli dahi olsa sözleşme geçerli olarak kabul edilir.
Süreniz 1 yıl….
Gabin davası açabilmek için 1 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Bu süreyi sakın geçirmeyin yoksa Gabin davası açma hakkınızı kaybedersiniz.
Konu hakkında bir de Yargıtay karar özeti de veriyorum.
Yargıtay 1 inci Hukuk Dairesi
E:2004/90
K:2004/3272
T:23.3.2004
• GABİN
• MÜZAYAKA HALİ
ÖZET :Gabinden söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik ( hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
(818 s. kanun m. 21)
Çeyiz parasında karmaşa devam ediyor
11.10.2008 tarihinde evlendim. Daha öncesinde babamın üzerinden Emekli Sandıgı’ndan yetim aylığı almakta idim. Evlenme yardımı için dilekçe verdim ve bana 12 aylık evlenme yardımı verildi. Ancak yazılarınızda okuduğum kadarı ile evlenme yardımı 1 ekim’de yürürlüğe giren yeni sosyal güvenlik yasası ile 24 aylık olarak ödenecekti. Bu konuda bizi aydınlatır ve ne yapmamız gerektiği konusunda yardımcı olursanız çok seviniriz.
Gülay Berberoğlu
Gülay hanım, 5510 sayılı Kanun’a göre 1 Ekim 2008 gününden sonra evlendiğiniz için 24 aylık çeyiz parası (evlenme ödeneği) almanız gerekirdi ama bana göre SGK’nın hatalı değerlendirmesi neticesinde size 12 aylık evlenme ödeneği ödemişler. Yapmanız gereken İş Mahkemesinde SGK’yı dava etmektir. Davayı da muhtemelen kazanır ve 12 aylık daha evlenme ödeneği alırsınız.
SGK Yasayı Hatalı Yorumluyor
Sosyal Güvenlik Kanunlarında teklik sağlayan 5510 sayılı Kanun’un yürürlük günü olan 1 Ekim 2008 gününden önce kamuoyunda bilinen adıyla çeyiz yardımı veya evlenme ödeneklerinden değişik uygulamalar vardı.
Örneğin,
• T.C. Emekli Sandığı Kanunu gereğince dul aylığı alan eşler (Kadın veya erkek fark etmez), yetim aylığı alan kız çocukları ile memurun vefatı sonrasında aylık verilen anası evlenirse, dul-yetim aylıkları kesilir ve kesilen aylığın 12 katı kendilerine çeyiz yardımı olarak verilirdi.
• SSK’da ise ölen babası veya anası üzerinden yetim aylığı alan kız çocuğunun evlenmesi halinde aldığı yetim aylığı kesilir ve iki yıllık (24 aylık) tutarı evlenme yardımı olarak verilmekteydi
• Bağ-Kur’da ise bu tür bir uygulama yoktu. Evlenenlerin aylıkları kesilirdi ama evlenme yardımı yapılmazdı.
1 Ekim 2008 günü uygulamaya giren, Yeni Kanun ile ortak bir uygulama olarak, gelir veya aylık almakta iken evlenen KIZ çocuklara iki yıllık gelir veya aylıkları tutarında evlenme yardımı verilmektedir.
Sonuç olarak, SSK’dan yetim aylığı alan kızlar için durum değişmemiş ama Bağ-Kur’lu kızlara çeyiz parası verilmeye başlanmış, memurların dul eşleri ile analarına verilenler de kesilmiştir.
Ancak, SGK Yönetimi TBMM’nin iradesini de yok sayarak, yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Kanun’un 90 ıncı maddesini uygulamaya devam etmektedir.
Yani, yetim kızlara, dullara (kadın erkek fark etmez) ve memurun aylık alan anasına evlendiği taktirde 12 aylık çeyiz parası ödemektedir ki bu bana göre yasal değildir.
SGK Yönetimi bu kararlarına dayanak olarak da; 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4 üncü maddesinin aşağıdaki cümlesini göstermektedir;
“…Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…”.
Fakat cümle içindeki amaç emekli aylıkları ve emekli aylıkları ile ilgili hususları ihtiva etmektedir, çeyiz parası veya evlenme ödeneğinden bahsetmemektedir. İşte bu nedenle İş Mahkemesinde davanızı açınız.
Ne Zaman Emekli Olacaklar?
Suat Geçer- Babanızın, Bağ-kur’da 5220 günü var. SSK’sını 1986 yılının 7.ayından itibaren 1990 yılına kadar kesintisiz ödüyorsa 1260 gün SSK’sı var, ve 2005 yılından da günümüze kadar SSK’sı ödeniyorsa 1890 ilave SSK’sı var ve toplamda 8370 prim ödeme gün sayısı yapıyor, 49 yaşında SSK’dan emekli olur. Askerliği işe girmeden önde yaptıysa borçlanıp yaşını aşağıya çekebilir ama sadece bir yaş etki eder ve 48 olur ancak askerliğini 1986 sonrasında yaptıysa sadece prim gün sayısını çoğaltır, yaşı öne çekmez.
Mehmet Sivas-Fazla mesailer konusunda dava ederek davayı kazanma şartıyla paralarınızı alabilirsiniz. Ancak, işyerinin aynı il (Büyükşehir Belediye) sınırları içinde bir başka adrese taşınması sebebiyle işi bıraktığınız için ihbar ve kıdem tazminatı alma hakkınız yok.
Oya Açku-Kanunda, doğumdan önce 8 hafta ve doğumdan sonra 8 hafta (çoğul gebelik halinde doğumdan önceki 8 haftaya 2 hafta ilave edilir) olmak üzere doğum izni verilir. Eğer kişi isterse bu sürelerden sonra 6 ay ücretsiz izin istemek hakkına sahiptir.. İşveren bunu kabul etmezse sizin bu izni vermemesi sebebiyle işi haklı sebeple bırakmak hakkınız olur. Haklı sebeple çıktığı için de tazminatınızı işveren hemen ödemek zorundadır.
Selami Kara- İşveren ile aranızda belirli süreli iş akti var ve işveren bu akde uymamış ise akit gereğince dava açıp, akdin gereğini yapmasını yani size iş vermesini veya iş vermese bile belirli süreli akti gereğince ödemesi gereken aylık ücretleri ödemesini isteyebilirsiniz. Bu arada yeni işe girdiğiniz yerden aldığınız para ile belirli süreli akit gereğince işe girmiş olsaydınız alacağınız ücret arasında fark varsa bunu dava konusu edebilirsiniz.