HABERTÜRK-Patronların niyeti üzüm yemek ise yasaya gerek yok
14 Temmuz 2009
Patronların niyeti üzüm yemek ise yasaya gerek yok
İşverenlerin veya halk deyimiyle patronların iki önemli temsilcisi TÜSİAD ve TİSK Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto ettiği Özel İstihdam Bürolarına işçi kiralayıp-satma hakkı veren Kanun’un yeniden çıkarılmasını istemişler. Şayet, niyetleri halis yani iyi ise böyle bir yasa beklemelerine gerek yok. Emek piyasasının düzenlenmediği tarım, ev hizmetleri ve hamallık işlerinde herhangi bir yasaya gereksinim olmadan işçi kiralayabilirler. İlla ticaret ve sanayi işyerleri de yasa ile kiralık-satılık işçilere açılsın diyorlarsa üzüm yemek değil bağcıyı dövmek istiyorlar demektir…
***Niyet gerçekten iyi ve ev hizmetlilerini kayıt altına almak ise bu kere şu anda günlüğü 50 lira olan ev temizlikçileri yasadan sonra 16 lira almaya başlayacaklar aradaki 34 lirayı da devlet ile ÖİB alacak…
Ülkemizde 1890 yılında İslahat Fermanı ile sona erdirilen kölelik uygulamalarına yeniden başlatacak 5920 sayılı Kanun’un işçi kiralama-satma hükümlerini Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL veto etti. Şimdi de konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan TÜSİAD, veto yiyen Yasa’nın TBMM’nin olağanüstü toplanacağı dönemde öncelikle ele alınmasını ve kanunlaşmasını istemiş. Öte yandan patronların sendikası olan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK ise özel istihdam bürolarıyla ilgili düzenlemeyi içeren yasa tasarısındaki endişelerin, “devlet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan Üçlü Danışma Kurulu’nda uzlaşmayla çözümlenmesini” önerip, işçi kiralayıp satmanın AB üyesi ülkelerde yaygın biçimde uygulandığını vurgulayan Konfederasyon, “Yasa ile özellikle ilk kez iş arayanların, gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına dahil olmalarının yolu açılacak. Daimi istihdama geçişte kurumsal bir atlama taşı oluşturulacak. Önemli büyüklükteki kayıt dışı istihdam kayda alınacak. İşgücü piyasasındaki gayri resmi ilişkiler disipline edilip kontrole kavuşturulacak.” açıklamasını yapmış.
***Özel İstihdam Büroları (ÖİB) yeni kurulmuyor…
Konuyu tekrar detaylandırmak ve suyu bulandırıp halkı yanıltmak isteyenlerin önünü almak gerekirse, Özel İstihdam Büroları ile ilgili yasal düzenleme 2003 yılından beridir var ve 2008 yılı Ağustos ayında da yönetmelikleri çıkıp 250’den fazla ÖİB kurulmuş durumda. ÖİB’lerin şimdiki görevi, işçi ile işvereni (İŞKUR gibi) buluşturmak, iş arayana iş, işçi arayana işçi bulmak ve işçiden değil ama işverenlerden buldukları işçi başına komisyon almak.
***Gül’ün veto ettiği iş hukukunu toptan bitirirdi…
Sayın GÜL’ün veto ettiği düzenleme ise bugüne kadar yerleşmiş bütün bireysel ve toplu İş Hukuku uygulamalarını yok eden, iş ile işyeri, işçi ile işverenin arasına girerek, işverenlerin tüm yükümlülüklerini işçilerin de tüm haklarını ortadan kaldıran bir düzenleme. İşçiler ÖİB ile belirli süreli iş akdi yapacaklar, Büronun olan işçiyi, Büro isteyen sanayi ve ticaret işyerlerine istedikleri kadar kiralayacak. Mesela, şu an 1500 işçisi olan bir otomobil fabrikası tüm işçilerine, “hepinizi işten çıkardım şimdi kim filan Büroya gidip o Büronun işçisi olursa burada çalışabilir” dediğinde işçiler ya işsiz kalmayı ya da büro ile sözleşme yapıp eski işyerlerine kiralanacaklar.
***Kiralık işçilerin hiçbir kanuni hakkı olmaz…
Örneğimizdeki fabrikanın 1500 işçisi artık fabrikanın değil ÖİB’nin işçisi olduğundan fabrika bu işçilerden dilediğine yarın gelme dediğinde, işçilerin;
-İşe iade davası açma hakkı olmaz,
-Kıdem tazminatı hakkı olmaz,
-İhbar tazminatı hakkı olmaz,
-Ücretini alamamışsa fabrikadan isteyemez,
-Sigortası ödenmemişse fabrika sahibinin sorumluluğu olmaz,
-20 bin lira teminatı olan ÖİB’den işçi mi ücretini alacak, SGK’mı sigorta primini alacak?
-Bu arada işçiler ile ÖİB arasında belirli süreli iş akdi olacağını da kanuna yazdıranların gerçek niyetleri de ortada.
***Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi de olmaz
İş ile işyeri arasına ÖİB girdiği için işçilerin işyeri yoktur sadece ara sıra kiralandıkları yerler vardır. Bu nedenle gerçekten çalıştıkları fabrikalar üzerinden herhangi bir sendikaya üye olamazlar ama birileri çıkıp ÖİB üzerinden sendika üyesi olurlar diye suyu bulandırabilir ama işçilerin asıl çalıştıkları işyeri ile bağları olmadığından bunun da bir önemi olmaz. İş ile işyeri arasında ÖİB olduğu için grev ve ya TİS (Toplu İş Sözleşmesi) gibi bir oluşumda gerçekleşemez.
Niyet salih ise yasaya gerek yok ki…
Diyorlar ki, piyasada binlerce hatta yüzbinlerce ev hizmetlisi var, yüzbinlerce tarım işçisi var, binlerce hamal var, amacımız bunları kayıt altına almak. Bu tür çalışanların ÖİB’ler aracılığı ile işe girmelerini sağlayıp, ev hizmetlilerini, hamalları, tarım işçilerini ÖİB’ler üzerinden sigortaya kavuşturacağız. Devlet sigorta primi ve gelir vergisi kazanacak, kişiler de sosyal güvenceye girecek, ÖİB’ler de para kazanacak. Eğer amaç bu ise yasaya gerek yok daha doğrusu 4857 sayılı Kanuna bir ibare eklemeye gerek yok. Hamallar, ev hizmetlileri ve tarım çalışanları 4857 sayılı İş Kanunu içinde değildir. Şu an da bile açın bakın gazetelere evde bakım hizmetleri, temizlik, ev hizmetçiliği, taşıma işleri gibi işler için kurulmuş bir çok şirketin verdiği ilan ve reklamları görebilirsiniz. Bu işi illa ÖİB’ler yapsın diyorsanız ÖİB’lerle ilgili yönetmelikte gerekli değişikliği yaparsanız ayrıca yasal düzenleme yapılmadan da ÖİB’ler bu işi yapabilirler.
Dayıbaşı yönetmeliğine bakın yeter…
Halen de geçerli olan, 14.03.2004 günlü Resmi Gazetede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan, “Tarımda İş ve İşçi Bulma Aracılığına İzin Verilmesi ve Aracıların Denetimi Hakkında Yönetmelik” buna en iyi örnektir. Bu yönetmelik gereğince işçiler halk arasında “dayıbaşı” tabi edilenlerin işçisi olurlar ve dayıbaşılar da işçileri isteyen çiftçiye 3-5 gün gönderir. İşçi başına da çiftçiden 2-3 lira para alırlar.
***ÖİB ve devletin gözü temizlikçi kadının 50 lirasında mı?
Bir an için amacın ev hizmetlerinde çalışanların kayıtaltına alınması olduğunu düşünelim ve örneklendirelim. Şu an evlere günlüğü 50 liradan temizliğe giden kadına bundan sonra bu işleri ÖİB’ler aracılığı ile yapacaksın gidip oraya kaydol derseniz veya bu kere aldığı 50 lira üzerinden yüzde 15 sigorta primi, yüzde 15 gelir vergisi kesilecek ve eline 36 lira kalacak. 36 lira üzerinden Avrupa örneklerine bakarsak, ÖİB 20 lira giderler ve kâr olarak keserse kadının eline 16 lira kalacak demektir. Yani, ev temizlikçisi kadın artık 50 değil 16 lira almaya başlayacak aradaki 34 lirayı devlet ile ÖİB ortak olacaktır. Sonuç olarak bu yasa en iyi niyetle çıkıyor dahi olsa milletten devlete ÖİB’ler eliyle para aktarımı olacak diyebiliriz.
Amaç sanayi ve ticaret işçileri ise yasaya ihtiyaç var…
Amaç, uzun yıllardır düzene ve istikrara kavuşmuş sanayi ve ticaret işyerlerinde işçi kiralamak ise o zaman yasaya ihtiyacınız var demektir.
Kısa Kısa Kısa
Safiye Ayhan-Aydın-Mektubunuzda belirtmemişsiniz ama lise mezunu hemşire olarak ister 4 üncü derecenin 2 nci kademesinden 650 ek gösterge ile emekli olun ister 5 derecenin 3 üncü kademesinden ek göstergesiz emekli olun alacağınız emekli aylığı değişmez. Şayet 20 yıl ile emekli olmuşsanız ek ödeme dahil elinize 803 lira geçer. Zira, yukarıda saydığım her iki derecenin de emekli aylığı 803 lira olan taban aylıktan daha düşük olduğu için aylığınız taban aylığa (803 liraya) yükseltilir. Bu nedenle canınızı sıkmayın.
Alparslan Taç-Keçiören-15.06.1967 doğum tarihiniz, 02.01.1986 sosyal güvenlik başlangıcınız ve var olan 7062 gün sayınız ile 49 yaşında (15.06.2016 günü) SSK’dan emekli olacaksınız. Bundan sonra asgari ücret veya aylık 2200 liradan daha düşük bir gelir ile SGK’ya bildirilirseniz, her ay ilerde alacağınız emekli aylığınız düşer. Bana sorarsanız çalışmıyorsanız prim ödemeden emeklilik gününüzü bekleyiniz.
İbrahim Koç-Samsun-Rahatsız olan eşiniz hanımefendi, 11.10.1999 günü öğretmenliğe başladığından 10 yılı tamamlayarak malüllük aylığı için müracaat edebilirsiniz. Sosyal Güvenlik düzenlemesiyle 5 yıla indirildi ama eşiniz eski memur olduğu için eski 5434 sayılı Kanuna tabi. 5434 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine göre, en az 10 yıllık memur olması şartıyla malülen emekli olabilir ve görevde iken malüldür raporu almanız gerekir. Öte yandan, “Asgari beş sene emekliliğe esas bir hizmette bulunmak şartiyle tedavisi gayrimümkün bir malüliyete duçar olup herhangi bir şekilde kazanç ve başkasının yardımı olmaksızın idamei hayat imkanı kalmıyan adi malüllere; “Mezkur kanunun 48 inci maddesinde yazılı hususlar nazarı dikkate alınmak suretiyle” 15 sene fiili hizmeti bulunan malüller gibi maaş tahsis olunur.” denildiğinden, eşiniz için alınacak raporda tedavisi mümkün değildir ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremez denilirse 5 yılı var olduğundan da malülen emekli olunabilir.