HABERTÜRK-SGK’da sözlü değil yazılı başvurunun önemi çoktur–TRT’nin tarafsızlığı!!!
26 Ağustos 2010
SGK’da sözlü değil yazılı başvurunun önemi çoktur
Tüm kamu kurumları gibi Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapacağınız başvurular ve soracağınız soruların sözlü değil yazılı olması çok önemlidir. Aksi halde bir çok hak kayıplarına uğrayacağınız gibi maddi beklentileriniz de çok olur. SGK yetkilileri dilekçenizi kabul etmiyoruz derlerse de ya APS ile gönderin veya savcılığa suç duyurusunda bulunun…
Babam 1998 yılında vefat etti. Aradan 2 yıl geçti ve babamın 1994 yılında 4 ay Bağ-Kur ödemesi olduğunu öğrendim. Annemin babam üzerinden emekli maaşı alma şansı var mıdır diye Bağ-Kur’a görüşmeye gittim. Anlattım sisteme girdiler baktılar ve olamaz deyip başvurumu dahi kabul etmeden geri çevirdiler. Aradan yıllar geçti Bağ-Kur’da uzun yıllar çalışmış bir vatandaşla çalıştım durumu anlattım. Bana mutlaka yazılı başvur ve başvurunu kabul ettirip numara al, sana olamayacağını yazılı olarak dönsünler dedi. Peki dedim gittim memur arkadaşların olumsuz tavrı benim ısrarcı tavrım neticesinde başvurum kabul edildi. Yapılan araştırmada babamın 1997 yılına ait 1 aylık da SSK girişi çıktı ve işlemin son bağlı kurum tarafından takibi için dosya SSK’ya gönderildi. 2 yılda askerlik borçlanması yapılarak 1800 gün üzerinden annem emekli oldu. Allah devletimize zeval vermesin. Fakat bana SSK’dan denildiğine göre bu işlem babam öldükten sonra 5 yıl içerisinde yapılsa idi geriye dönük tüm haklarını alabilirmişiz. Aradan 10 yıl geçtiği için alamıyormuş. Bu konuyla ilgili ne yapabilirim size danışmak istedim. Eğer bu maaş annemin hakkı ise devletimiz çok büyük bu hakka saygı duymalı ve annemin hakkını vermeli. Devletimizin kendini bilmez memurları yüzünden 10 yıl hakkından mahrum kalmış zaten. Dul bir kadının hakkını ödemek devletimize zor gelmemeli diye düşünüyorum.
Bu konuda hem sizden bir dönüş bekliyorum, hem de yazılarınız aracılığı ile varsa bu konuda diğer mağdur vatandaşlar onlarında mağduriyetini gidermek adına yetkililerin dikkatini çekmenizi sizden istirham ediyorum. Şu ramazan günü bunca insanın duası size yeterli olacaktır. Osman Koçaslan
***Dilekçe hakkı Anayasal bir haktır
1982 Anayasa’sının “Dilekçe Hakkı” başlıklı 74 üncü maddesine göre; “ Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir.” demekte ve sınırsız haklar vermektedir.
Buna uygun şekilde, 10.11.1984 günlü Resmi Gazetede yayımlanan “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun” gereğince de, kendisiyle ilgili olsun veya olmasın bütün resmi daireler verilen her dilekçeyi kabul etmek zorundadır. Mesela, Maliye’ye vermeniz gereken dilekçeyi SGK’ya verseniz bile SGK bu dilekçeyi itirazsız kabul edecek ve aldığı dilekçeyi resmi bir yazıyla ilgili kuruma hemen gönderip, dilekçe sahibine de bilgi vermelidir. (md. 5).
Dilekçenin muhatabı olan makam da 30 gün içinde dilekçeye cevap vermek zorundadır. (md 7)
***Ülkemizde her vatandaş her hakkını bilir ve talep eder kuralı var
Bizim ülkemiz kurallarına göre okuma yazma bilmese bile her vatandaş Resmi Gazetede yayımlanmış her mevzuatı bilir ve bu mevzuatlarda geçen haklarını da canı isterse talep eder ve alır. Talep etmezse her hangi bir resmi daire kendisine haklarını ve haklarını alma yollarını hatırlatmaz ve uyarmaz.
***SGK’dan 5 yıl içinde talep edilmeyen haklar yok olur
Gerek eski 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince, (md 97);
“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar…”
Yani, kocası ve karısı ölen bir eş veya yetim, 5 yıl içinde SGK’dan dul-yetim aylığı talebinde bulunmazsa kendisine talep tarihinden itibaren dul-yetim aylığı bağlanır. Beş yıl içinde talep ederse geriye doğru bütün birikmiş aylıklarını alır.
Ancak, aynı madde içindeki 2 inci fıkraya göre; “Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz.” denmektedir. Bu düzenleme eski 506 sayılı Kanun’da yoktu yenisinde var.
***Şimdi SGK’yı dava edin
Geriye doğru 10 yıllık birikmiş hakları alabilmenin tek yolu, SGK’yı İş Mahkemesinde dava etmektir. Fakat hatırlatmam gerekir, zamanında sözlü değil de yazılı bir müracaatınız olsaydı bu hakkı mahkemeye bile gerek kalmadan alacaktınız ama sizin için iki olumsuz durum var. Birincisi 5 yıl içindeki müracaatınızın sözlü olması ve ikincisi de askerlik borçlanması parası yatırarak bu hakkı elde etmiş olmanızdır. Kural olarak da bu durumda paranın yatırıldığı günü takip eden aybaşından itibaren dul-yetim aylığına hak kazanılır. Askerlik borçlanmasına gerek kalmadan aylık alabilseydiniz davayı kazanma şansınız yüksek olurdu ama şimdi düşük. Bu arada davanızda mutlaka 5510 sayılı Kanun’un 5 yıllık zamanaşımını içeren 97 inci maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu da iddia edin ki bu madde Anayasa Mahkemesince iptal edilsin ve sizin durumunuzda olanlar haklarını her zaman alabilsinler. Davayı kazanırsanız geriye doğru 10 yıllık bütün aylıkları (yaklaşık 50 bin lira) alırsınız. Kaybederseniz 1000 lira gibi bir kaybınız olur. Bence dava açmaya değer, en azından maddeyi Anayasa Mahkemesinde iptal ettirirseniz tüm dul ve yetimleri sevindirirsiniz.
TRT’nin tarafsızlığı!!!
TRT’de Anayasa Paketi Tanıtımları için proje üretmiş ve toplumda güven kazanmış, etkili olabilecek kişilere Akparti’nin Belediye bilbordlarında astığı tanıtımları okutuyor. Bana da geldiler ve “Anayasa Paketine EVET derseniz İşçiler birden çok sendikaya üye olabilecekler” dememi istediler, ben de bunun yanlış anlaşılacağını zira, bu değişikliğin işçileri sendikasız ve toplu iş sözleşmesiz bırakacağını da eklemem gerektiğini söyleyince, telefonla danışmanlarını aradılar, ilgili kişi bana yoksa siz “HAYIRCI MISINIZ” dedi ve çekimden vazgeçip gittiler. Bu çekimleri de reklam ve programlar arasında birer-ikişer yayınlayacaklarmış. Şimdi de Anadolu Ajansına demeç verip, “TRT’nin bağımsızlık özelliğine” bağlamışlar. Buna ne denir biliyorum, bunu okuyunca benim yerime siz söyleyin olur mu?