HABERTÜRK-Taksim üçüncü yılında daha kalabalıktı-coşkuluydu

2 Mayıs 2012


Taksim üçüncü yılında daha kalabalıktı-coşkuluydu


 


DİSK’in yıllardır aralıksız sürdürdüğü Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarında 2010 yılında ilk kez polis müdahalesiz kutlama olmuştu. Bu sene sorunsuz geçen 3. yılı dün neşeyle, coşkuyla geçirdik.  Taksim’de alanda sadece DİSK vardı diyebiliriz. Türk-İş Bursa’yı, Hak-İş Ankara’yı tercih etti. DİSK, KESK ve TTB ile Türk-İş’in 13 muhalif sendikası Taksim’i tercih etti…


 


 


 


DİSK’in cop ve gaz yiye yiye yıllardır ısrarla sürdürdüğü çabalardan sonra, 2010 yılında ilk defa Taksim meydanı işçilere-emekçilere açılmıştı. O günden beridir olay yok. Devlet müdahale etmezse olay çıkmaz, tıpkı geçen iki sene gibi bu sene de “Emek ve Dayanışma Günü” olaysız geçti. Bu sene coşku önceki senelere göre daha fazlaydı, kalabalık yani emek dayanışması bu sene azalmadı aksine yıl geçtikçe artıyor. Üstelik, alanda sadece DİSK var diyebileceğimiz kadardı.


 


***DİSK’E TEVECCÜH FAZLAYDI


Taksim meydanında 1 Mayıs’ı kutlayan ana gruplar, DİSK, KESK ve TTB idi. Bunun yanında Türk-İş’in Ankara ve İstanbul yerine Bursa’yı tercih etmesine karşın, Türk-İş içindeki 13 muhalif sendika Taksim meydanını tercih etti. Bir müddet DİSK bir müddet de 13 muhalif Türk-İş’e bağlı sendika başkanları ile meydana kadar yürüdüm. Ancak, gerek halk, gerek basın, gerekse aydınlar DİSK korterji ile kol kola yürümekte birbiri ile yarıştılar. Basın da benzer şekilde sadece DİSK’i izler gibiydi. Bu arada Türk-İş’e bağlı Metal-İş’den ayrılıp, DİSK’e bağlı Birleşik Metal’e geçen Bosch işçileri de topyekün Taksim’de gibiydiler ve coşkuları da hayli fazlaydı.


 


***TÜRK-İŞ DAĞILDI


Taksim’de geçen zor anlar geçiren, yuhlanan bazı Türk-İş yöneticileri hem geçen senenin tekrarından korktuklarından hem de alanında Akparti karşıtı görüntü vermesinden çekindiklerinden, Bursa’da 1 Mayıs’ı kutlama kararı aldılar. Ancak, Türk-İş’e bağlı 13 muhalif sendika bu karara uymadı ve platform kurup, Taksim’e geldiler. Bir grup başka Türk-İş’e üye sendika ve işçiler de Ankara’da kutlamaya katıldılar. Bu sebeple Türk-İş bu yıl, 1 Mayıs etkinliklerinden dağınık görüntü verdi. Muhalif sendika başkanlarına bu durum Türk-İş dağılıyor mu sizler başka bir konfederasyon mu kuruyorsunuz yoksa başka bir kurulu konfederasyona geçmeyi mi düşünüyorsunuz sorusunu sordum. Hemen hepsi sonuna kadar Türk-İş’deyiz, ayrılmayız ama tavrımızı ve düşüncemizi de ortaya koyarız dediler. Yani Türk-İş eylemlerde dağılsa da gerçekten örgütsel olarak dağılmıyor.


 


***İSTİHDAM TRAJEDİSİNE HAYIR DEDİLER


Emeğin her geçen gün, doymaz iştahlı sermaye karşısında kaybetmesine, gerilemesine karşın, çalışanlar artık uyanmaya başlıyor gibiydiler. Halka altın tepsi içinde gösterilen “Ulusal İstihdam Stratejisi” denilen benim ise “İstihdam Trajedisi” dediğim paket düzenlemelere büyük tepki vardı. En başta, kıdem tazminatının kaldırılıp yerine kıdem tazminatı fonunun getirilmek istenmesine öfkeliydiler, bölgesel asgari ücrete, taşaronlaşmaya, ucuz iş gücüne, örgütlenmenin önündeki engellere karşı çıktılar.


 


***İŞÇİLER TEK BİLDİRİ HAZIRLAYAMADILAR


İlk defa geçen sene üç işçi konfederasyonu birlikte tek bir bildiri hazırlamışlardı ve bildiriyi bir işçi okumuştu. Siyasi partilerin yapamadığını 2011 yılında üç farklı görüşe sahip işçi sendikaları yapabilmişti. 2010 yılına ise bütün konfederasyon başkanları tek tek görüş ve düşüncelerini açıklamışlardı ama bu dayanışma demek değildi. 2012 yılında ise geçen yıldaki gibi ortak bildiri hazırlayamadılar. Bunda en büyük etki Hak-İş ve Türk-İş’in hem Taksim’e hem de ortak bildiriyi imzalamaya yanaşmaması etkiliydi.


 


***MEMUR-SEN VE HAK-İŞ ANKARA’DAYDI


2012 yılı 1 Mayıs etkinliklerinde, Taksim’de işçi konfederasyonlarından sadece DİSK vardı, Türk-İş Bursa’yı, Hak-İş ise Ankara’yı tercih etti. Yandaş veya sarı sendikalar diye eleştirilen Hak-İş ve Memur-Sen Ankara Tandoğan’da gerçekleştirdikleri kutlamada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na kürsüde söz verdiler.


 


 


 


***Asıl dayanışma emeğin değeri için olmalı


1 Mayıs’ların anlamı, sermaye karşısında emeğin tek başına değil dayanışma içinde omuz omuza mücadele etmesinin gereğidir. Bu dayanışma ve güç birliği 1 Mayıs’larda zirve yapar. Dünyada hiçbir demokratik ülkede olmadığı kadar bir kalabalık ve bilinç dün Taksim’deydi. Dayanışmalarını herkese gösterdiler. Bundan sonraki 1 Mayısa kadar ise sendikalaşma-örgütlenme ve toplu sözleşmelerde de aynı dayanışmanın gösterilmesi ile emek daha değer hale gelecektir.


 


***Örgütsüz bir toplumuz


Sermayenin ve temsilcilerinin yönettiği ülkemizde emek maalesef örgütsüz resmi kayıtlara göre memurlar ve esnaf dahil 15 milyon çalışanımız var ama 10 milyon işçiye karşın üç işçi konfederasyonun örgütlü işçi sayısı 570 bin kişi yani işçilerin örgütlenme oranı maalesef yüzde 5 kadar. Girmeye çalıştığımız AB’de ise örgütlenme oranı işçiler arasında yüzde 70’ler civarında. Bu arada AB ile yürüttüğümüz müzakereler esnasında hiç açılmayan ve açılması bile talep edilmeyen, fasılların tamamı işçilerin örgütlenmesi ve işçi hakları konusunda. Bu sebeple bir an önce emek ve emeğin hakları ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması adına bu fasıllar da açılmalı.


 


 


TARİHÇE… TARİHÇE… TARİHÇE…


 


 


 


1 Mayıs’ın tarihçesi


Amerika Birleşik Devletleri’nde 1874 yılında dört eyalette ücretlerin düşürülmesine karar verildi. İşçiler buna direndi. Toplantı polis tarafından basıldı. 10 işçi lideri asıldı, 14’ü hapishaneye kapatıldı. 1877 yılında bütün baskılara rağmen 8 saatlik işgünü isteyen ve ücretlerinin düşürülmesini protesto eden işçiler eylemleri ile sesini duyurdu.12 işçi hayatını kaybetti. 1 Mayıs 1886 günü Amerikan işçileri genel greve çıktı. 80 bin işçi sekiz saatlik işgünü için direnişe geçti. Bir çok işçi polis tarafından öldürüldü. Bu olaylar üzerine dört işçi lideri idam edildi. 1888 Aralığında toplanan Amerikan İşçi Federasyonu 8 saatlik işgünü elde edilinceye kadar, her yıl 1 Mayıs’ta kitle gösterileri düzenleme kararı aldı.


 


Türkiye’de 1 Mayıs


 


Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan İzmir’de toplanan İktisat Kongresin’de (1924), işçi önerilerinin başlıcaları şunlardı: 8 saatlik işgünü, 1 Mayıs’ın işçi bayramı olması, işçilere dernek kurma ve toplantı hakkı, toplu sözleşme yapma hakkı, bir iş yasasının çıkarılması, ücretli tatil idi. Ancak istemler gerçekleştirilmedi. Amele Teali cemiyeti, özellikle 1924-1926 yıllarında işçi eylemlerinde çok önemli bir rol oynadı.30 bin işçiyi örgütledi. 
Hükümete 1Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlamaya ikna etmese de 1 Mayıs tatil edilmesini sağladı. Hükümet tarafından 1 Mayıs’ı 1925’de “Bahar ve Çiçek Bayramı” diye ilan edildi. 

1927’nin sonlarında Amele Teali Cemiyeti “yasadışı bulunarak” kapatıldı. 150 etkin sendika üyesi ve derneğin yönetim kurulu tutuklandı. Dernek binasına el kondu. Örgüt dağıtıldı. Bu yıllardan sonra uzun süre işçilerin örgütlenmesine olanak tanınmadı.


 


 


***Türk-İş’in kuruluşu


1946’da İşçi Sigortaları Kurumu ve Çalışma Bakanlığı kuruldu. 1947 yılında ilk kez sendikalar kanunu çıkarıldı. Ancak, Sendikalar Kanunu, grevi ve toplu sözleşmeyi yasaklıyordu. Buna rağmen beş yıl sonra Türkiye’nin ilk Konfederasyonu,  Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) 1952 yılında kuruldu.


1963 yılında 274 ve 275 Sayılı yasalar çıkarıldı. Sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakları bu iki yasada düzenlendi. İşçi sınıfı, sınırlı da olsa bu yasalarda yer alan örgütlenme ve eylem olanaklarını da kullanarak sendikal mücadelesini yükseltti. Grevli toplu sözleşmeli hakları başlıyordu.  Türk-İş, desteklemediği grevlere karşı çıkmalar başlayınca bazı sendikalar Türk-İş çatısından çıkarıldılar.


 


***DİSK’in, Türk-İş’ten ayrılması


Kemal Türkler, 15 Temmuz 1966’da diğer bazı sendikacılarla birlikte Sendikalararası Dayanışma Anlaşması (SA-DA) verilen bir karara imza attı. Bunun sonucunda, MADEN-İŞ, BASIN-İŞ, LASTİK-İŞ, GIDA-İŞ 15 Ocak 1967’de Türk-İş’ten ayrılıp 13 Şubat 1967 günü Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunu (DİSK) kurdular.  


Bu arada  Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de evinin önünde vurularak öldürüldü.






***1977 Kanlı 1 Mayısı


1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramı`nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul`a gelen yaklaşık 500 bin kişi DİSK`in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanı`nı doldurdu. Katılımın yüksek olması sebebiyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, miting de uzamıştır. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde Etap Marmara Oteli`nin (Bugün The Marmara Oteli) de üst katlarından da ateş açıldı.


İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu`na itmeye başladı. Kalabalığa ateş açılıyordu fakat polis ateş açanlara değil, kalabalığın üstüne saldırıyordu. Bir kamyonun tıkadığı Kazancı Yokuşu`ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. İnsanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti.


28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. Ölenlerin çoğu Kazancı Yokuşu’nun başında, park edilmiş kamyon yüzünden sıkışarak ölmüşlerdi. 470 kişi göz altına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı. Ateşi kimin açtığı tam olarak belirlenememiş, olay halen aydınlatılamamıştır. Sular idaresinin çatısından ve otel odalarından ateş açanlar bulunamamıştır. Resmi olarak kanıtlanamayan bilgilere göre olayın planlayıcısı CIA, Etap Marmara Oteli’ni bir gün önceden boşaltıp buraya Amerika’dan getirilen CIA ajanları yerleştirmiştir. Olaydan sonra ajanlar ülke dışına çıkarılıp otel kayıtları yok edilmiştir.


Kontrgerilla tarafından askeri darbe hazırlığı olarak yapıldığı MİT tarafından Başbakan Süleyman Demirel‘e rapor edilince, 29 Mayıs 1977’de muhalefet lideri Bülent Ecevit‘e İzmir hava meydanında suikast düzenlenince, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı 1 Haziran 1977’de derhal re’sen emekliye sevkedilmiştir.


 


 


***12 Eylül Türk-İş dışındakileri tırpanladı


1980 askeri darbesi ile sendikal hareketteki gelişmeler engellendi. Bu dönemde binlerce sendikacı, sendika görevlisi ve işçiler tutuklanırken, Türk-İş dışındaki konfederasyonlar ve üye sendikaları kapatıldı. Örgütlenme hakkına doğrudan yasak ve kısıtlamalar yanında toplu sözleşme hakkına kısıtlamalar getirildi. 
12 Eylül darbesi ile Sendikalar darbe mağduru oluyor. 274 ve 275 sayılı yasadan doğan kazanımlar kaybediliyordu. İşçi ücretleri geriliyor ve yoksullaşma süreci derinleşiyordu. 

MİSK ve DİSK kapatılırken bir tek konfederasyon hayatta kalıyordu. Alternatifsiz kalan Türk-İş olurken, DİSK’in kapatılması ile Türk-İş’e katılmayan sendikalar bağımsız sendikalaşma içinde yer aldılar.


 


***01 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı oldu
12 Eylül Askeri darbesi ile kesintiye uğrayan 1 Mayıs Günün tatil olarak ilan edilmesi 5892 sayılı yasa ile 2429 sayılı yasada yapılan düzenleme sonucu 2009 yılından itibaren Ülkemizde Resmi Tatil günü olarak ilan edildi. 1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü tatili olarak açıklandı. Bu günün tatil olarak ilan edilmesinde DİSK’in yasak olmasına rağmen her yıl Taksim’de kutlama yapmak istemesi ve etkin talepleri neden olmuştur.