İŞTEN ÇIKARMA/YASAKLAR/COVİD-19 ETKİLERİ

30 Haziran 2021

Pandemi sürecinde işten çıkarma yasakları uzatılmaz ise bugün bitiyor. 1 Temmuzdan itibaren eskiye dönüyoruz.

Pandemi sürecinde kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulaması bulunuyordu. Uzatılmaz ise bunlarda sona erecek.

Ücretsiz izne gönderilenler; İşyerinin tüm işçileri ücretsiz izne gönderilmemiş ise gönderilenlerin seçiminde taraflı davranılmış ise işçi kendisinin ücretsiz izne gönderilmemesini, diğer işçinin gönderilmesini gerektiğini düşünüyor, doğrulatabiliyor ise eşitliğe aykırı işlem nedeni tazminat isteyebilecektir. 4857 sayılı kanun md.5 ilgili bölüm şöyledir “… İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir…”  uygulamada 4 aylık tazminatın dışındaki talepler bakımından işçiyi zor bir süreç beklemektedir. Ancak hüküm açıktır. İşçinin bu nedenle haklı feshe dayanması mümkünse de en geç fesih sebeplerinin kalkmasından itibaren 6 iş günlük sürede kullanılmayan fesih hakkı düşecektir.

İşe çağrılmayanlar ; Ücretsiz izinde olduğu halde (halen faaliyet izni verilmeyen sektörler hariç) ücretsiz iznin sona ereceği tarihi takip eden iş gününde işveren  çağrısına gerek kalmaksızın işçinin işyerinde işe başlaması gerekmektedir. İşçinin işe başlatılmaması halinde yazılı işveren feshi yok ise eylemli fesih söz konusu olacaktır. İşçi işten çıkarılmıştır. Yazılı belge verilmemektedir. Ancak işten çıkışı da yapılmamaktadır. Bu durumda aynı gün Çalışma İl Müdürlüklerine işe başlatılmadığına dair bir dilekçe verilmesinde yarar vardır. Zira işveren işçi işe gelmedi diye devamsızlık tutanakları düzenleyerek haklı fesih koşulları oluşturmaya bakacaktır. İşçiye ücretsiz izninin devam ettiği,daha sonra çağrılacağı gibi yazılarda işverenin eylemli feshi olarak değerlendirilebilecektir. İşe başlatılmayan işçi işverenin haksız olduğunu düşünüyorsa haklı feshi seçebilecektir. İşe çağrılmayanlar bakımından da aynı hususlar söz konusudur.

Düşük ücretle iş teklifi; İşverenin aynı işe eski ücretinden daha az bir ücretle iş teklifi, işçi tarafından kabul edilmek zorunda değildir. İş Kanunu 22.madde gereğince esaslı değişiklikte ücretin düşürülerek ödenmesine rağmen, işçinin açık kabulünde olmayan işveren uygulamaları yargı tarafından korunmamış, işçi ödenmeyen eksik ödenen tutarları alabilmiştir. Ancak geçici bir süre ile sınırlı olmak üzere tarafların ücreti indirme anlaşmaları geçerli kabul edilebilecektir. Örneğin düğün salonu çalışanının düğünlerin sınırlı saat olması nedeni ile daha az çalışması, yeterli müşteri olmaması gibi koşulların sürdüğü makul bir süre ücret indirilmesi ise (asgari ücretten az olmamak üzere) korunabilecektir.

Fesihlerde kıdem tazminatına esas ücret hangi tarihteki  ücret olacaktır.

Ücretsiz izne gidenlerin  işe başlamadan önceki süreçte iş sözleşmelerinin kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona ermesi halinde  ücretsiz izinde askı hali söz konusu olacağı için ücretsiz izin öncesi ücreti kıdem tazminatına esas alınırken,

Kısa çalışmaya tabi olanların ücretleri çalıştıkları son ücretleri üzerinden çalışma saat/gün karşılığının aya dönüştürülmesi şeklinde olacaktır. Bu noktada gerçekte 20 gün çalışan ancak 10 gün KÇÖ çalışmış gibi gösterilip, 20 gün çalışmamış gibi görünenlerin ücretlerinin doğrusunu işveren ispatlamak zorunda kalacaktır.

AŞI OLMAYANLARA YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

Amerika’da aşı olmayanların işten çıkarıldığını, Ülkemizde ise aşı olmayanların kıdem tazminatları ödenerek aşı olmama nedeni ile (geçerli fesih) işten çıkarma hakkı olduğuna  ilişkin bilimsel görüşlere rastlanmaktadır.

Aşı olmayanların işten çıkarılmalarının geçerli fesih nedeni yanında bazı olaylarda haklı fesih sebebi de olabilir.  Subjektif kişiye bağlı veya işyerine bağlı bazı örnekler şöyle sıralanabilir. İşveren engelli,  bünyesel olarak zayıf, kanser tedavisi gören veya evde bakılan bir hasta, yaşlı birisi olabilir, sağlam olan çalışanının aşı olmasını beklemesinde haklıdır. Kişisel tercihi nedeni ile  aşı olmamaktadır. Benzer durumlarda işverenin haklı nedene dayanabileceğini kabul edilebilecektir.

Aşı karşıtlığı, kararsızlık, sınav süreci sonrasına aşı işleminin bırakılması gibi sebepler, aşılama hızını düşürmüş durumda, aşı yokken aşı yok diyenler aşı varken aşı olmamayı seçmiş gibi görünüyor.

AŞI YAPTIRIMLARI GELEBİLİR Mİ

Bir çok ülke aşılamada teşviki seçiyor, aşı olana bedava tatil, bedava telefon verebilecek durumda değiliz.

Hindistan gibi bir ülkenin genel olarak bağışıklık düzeyi ülkemizin bağışıklık düzeyinin 4-5 katı olarak ifade edilebilir. Adamlar yokluk ve mikroplar içinde yaşıyorlar ve dirençli bedene sahiptiler. Hindistan’dan yayılan bir varyantın diğerlerinden daha yıkıcı olması  söz konusu, bu ise ülkemizde de vakaların, hastaların, ölümlerin artması anlamına geliyor.

AŞIYA DOLAYLI TEŞVİK EDEN KARARLARA VE YAPTIRIMLARA İHTİYAÇ VAR

Çocuk nüfusun bu aşamada aşılanmadığını varsaydığımızda bütün dozlar dahil aşılananlar sayısı 43 milyon gibi bir rakamda duracağa benziyor. Buda nüfusun 64 milyon erişkin kabulü halinde toplam nüfusun % 50 lik bir orana karşılık gelir.  Hadi diyelim % 55 olsun, sonuç olarak bu oran yüzdesi toplumsal bağışıklığın oluşmasına yetmemektedir. Hastalığı geçirip antikor oluşanların aşı  sıralarının gelmesi ile birlikte aşılama sayısına bu kişilerinde eklenmesi ile %60 oranı yakalanabilir.

Aşı olanların aşı olmayanları ikna etmesinden tutunda sağlık otoritelerinin ikna etmesi de gerekecektir. Hesapta yanılmayı umuyorum. Ama Amerika’nın aşılamada bu aşamada nüfusuna oransal olarak bizden % 60 daha daha fazla aşı yapmış olmaları, özellikle İsrail’nin erişkin tüm nüfusu aşılaması hatta 18 yaş altı bazı yaş aralığına inmesi karşısında aşı karşıtlarına İsrail ve Amerika örneklerini bir kez daha düşünmelerini öneriyorum.

Hangi yöntemle olursa olsun ille de aşılamada daha yüksek sayılara çıkmalıyız. Zira hastalığa karşı duyarsısız. Bu aşamada bir kez daha gayrete gelmekte fayda var. Zira İngiltere’de günlük hasta sayısı 20 bini aşmış durumda, geçmiş dönemde İngiltere’den vaka artışlarından bir kaç ay sonra ülkemizinde yükseldiğini gördük. Buda Eylül Ekim’den itibaren bizde de vakaların yüksek seviyelere çıkacağını gösterir.

1- Aşı olanlar maskesiz gezebilir. olmayanlar açık havada da gezemez.

2-Aşı olmayanlar uçak, tren,otobüs gibi toplu taşıt araçlara binemez.

3- Aşı olmayanlar kafe, lokanta, otellere gibi yerlere giremez,

Salt yasak yetmez, gerekirse yasak ve yaptırımlar için yasal düzenleme yapılsın.

Sağlıklı günlere tez zamanda dönmek dileğiyle.