MALULİYET VE ÇALIŞMA GÜCÜ KAYBI TESPİTİ İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ (YENİ) DEĞERLENDİRME

5 Ekim 2021

GENEL DEĞERLENDİRMELER

MALULİYET VE ÇALIŞMA GÜCÜ KAYBI TESPİTİ İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ

Yayım; 28 Eylül 2021 tarihli resmi gazetede yayımlanmıştır.

Önceki Değişiklikler;

Daha önceki değişiklikler ise  03.08.2013 tarihli RG de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, ondan önce 11 Ekim 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yapılmıştır. Bu alanda daha eski düzenleme ise  SSK Sağlık İşlemleri Tüzüğüdür (RG 22.06.1972).

Genel Olarak Kapsam;

Tüzük ve 2008 tarihli yönetmelik ile iş kazası ve meslek hastalığında gelir bağlama işlemleri  ile maluliyet işlemleri tek bir metinde yer almakta iken 2013 tarihli yönetmelik önceki metinlerden ayrışarak sadece maluliyet tespitine işlemlerine yöneliktir.

Yeni düzenleme ise 2013 düzenlemesine bir ek getirmekte engellilerin yaşlılık aylığı haklarına esas rapor-hastalıkları düzenlemektedir.

2008 öncesi düzenlemeler SSK  ve BAĞ-KUR’luların maluliyet işlemleri ile SSK lıların iş kazası ve meslek hastalığı için kullanılmakta iken, 2008 de gelen düzenlemeler maluliyet yönünden tüm sigortalıları (memurlar dahil), iş kazası ve meslek hastalığı yönünden SSK ve BAĞ-KUR’luları (yeni adıyla 4/1)b) sigortalılarına uygulanıyordu.

2013 yılında yapılan düzenleme ile 2008 yılı düzenlemesinin maluliyet kısmı yerine geçen yönetmelik 2008 yılı yönetmeliğini yalnızca iş kazaları ve meslek hastalıkları yönünden uygulanır hale getirdi. (2013 yönetmeliğinin 23.maddesi ile 2008 düzenlemesinin çakışan kısımları kaldırılmış oldu).

2013 yılından itibaren tüm sigortalılara (özel düzenlemeler hariç) uygulanan maluliyet yönetmeliği bu defa engellilerin yaşlılık aylığına esas rapor kuralları ile karşımızda. Tabi ki yönetmelik bununla sınırlı değil Kurum uygulamasında rapor alınmasını gerektiren çocukların maluliyeti, bakıma muhtaçlıkları gibi kuralları da barındırıyor.

ENGELLİLERİN YAŞLILIK AYLIĞINA ESAS RAPORLARI NASIL ALINIYORDU?

Daha çok SSK lılar için (01.10.2008 den önde sigortaya girmiş memur, işçi, bağımsız çalışan kişilerin son 3,5 yıllarının SSK olması halinde de aynı esas geçerlidir) uygulanan düzenlemeler  ve her düzenlemenin bir önceki düzenlemede kazanılan hakları koruyan hükümleri bulunmaktaydı.

RAPORU TÜRÜ
Öncekini Koruma Kapsamı
Resmi Gazete Tarih Düzenleme Adı Önceki raporu koruyan hüküm Vergi İndirimi 2022 sayılı kanun için Engelli işçi işe girişleri Bir Önceki Yönetmelik raporu
18.03.1981 Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkında Yönetmelik
18.03.1998 Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Geçici md.1 Evet Evet Evet Evet
16.07.2006 Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Geçici md.1 Evet Evet Evet Evet
16.12.2010 Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik md.18    – Evet
14.01.2012 Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik md.18    – Evet
30.03.2013 Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik md.18    – Evet
20.02.2019 Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik md.15    – Evet

2019 yılında çocuklar içinde bir engelli yönetmeliği çıkarıldığını hatırlayalım

MEVZUAT  SIK MI DEĞİŞİYOR NEDEN DEĞİŞİYOR ?

1981 yılından bu yana 8. Kez mevzuat değişmiştir. 5510 sayılı kanunun 2008 yılında yürürlüğünden sonra ise yapılan değişiklik 5.değişiklik olup 2021-2008 arası geçen süre bu günlerde 13 yılı geriden bırakacaktır. 13 yılda 5 değişiklik nerede ise 2,5 yılda bir değişiklik anlamına mı gelmektedir.

Mevzuat neden değişiyor ?

1981 yılındaki düzenleme ile  engellilerin  aynı hastalıktan alabileceği oranlar daha yüksek iken sonraki mevzuat ile aynı hastalıktan daha az oranlar verilmiş ve her bir yönetmeliğe önceki yönetmelikler ile kazanılan hakların saklı olduğu düzenlemesi eklenmiştir. Bu husus dahi aynı hastalıktan oranların giderek azaldığını göstermektedir.

2008 yılına kadar sadece SSK lılar için kullanılan düzenlemeler 01.10.2008 tarihinden itibaren memur ve Bağ-Kur lular içinde kullanılmaya başlamıştır. Gerek yönetmelik kapsamının genişlemesi gerekse yaşlılık aylığına hak kazanma da kademeli yaş uygulaması sigortalılarımızı kolaylaştırılmış emeklilik diye tabir edilen  engelli emekliliğine yönelmelerine sebep olmuştur.

Son düzenlemeye kadar 01.10.2008 öncesi sigortalı olupta  son 3,5 yılı SSK (4/1-a) kapsamında geçen kişiler bu haktan yararlanmak için önce engelli raporu alıp bunu Maliye Bakanlığı birimlerinde vergi indirimine dönüştürmek sureti ile yaşlılık aylığına esas rapora sahip olurken, 01.10.2008 ve sonrası sigorta kaydı bulunanlar diğer sigortalılar yönünden Engelli raporlarının SGK tarafından kontrol ve yeniden karara bağlanması ile bu hakka sahip olabilmekteydi. Yine SGK uygulamalarında önce malullüğe sevk malul değil kararından sonra oran tespitine gidilmekteydi.  Ancak bu işlemlere esas alınan düzenleme SGK tarafından çıkarılmış olan mevzuat değil 1981 yılında Maliye Bakanlığı sonraki düzenlemelerde  ise birden çok bakanlık işlemi olarak gerçekleşmekte idi. Örneğin Erişkin Engelli Yönetmeliği  Aile,Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılmış idi.

Yeni yönetmeliğimizi ise Sosyal Güvenlik Kurumu çıkarmış oldu.

Değişim ihtiyacının temelinde sağlık raporlarına dayanarak erken emekli olma isteği yer almakta ve son yıllarda bu yönde talepler-başvuru sayıları artmış bulunmaktadır.

Erişkin engelli yönetmeliği veya özürlü yönetmeliklerinin dayanağı olan düzenlemeler SGK mevzuatı değildi. Daha çok özürlülere  ve vergiye ilişkin yasal düzenlemelere dayanıyordu (193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 2022, 3359 ve 5378 gibi). Erişkin Engelli Yönetmeliğinin 2.maddesinde 5510 sayılı yasaya atıf yapılmış olsa da biz 5510 sayılı Kanunun verdiği bir yetkiyi bilmiyoruz.

5510 sayılı Kanunun 28.maddesinin sonunda yer alan uygulama usul ve esaslarının yönetmelikte düzenleneceği hükmü yaşlılık aylıkları yönünden 25.maddesinde yer alan hükümse maluliyet yönünden SGK’ya yönetmelik çıkarma yetkisi vermektedir.

Bu noktada sorun 25.madde gereği çıkarılacak maluliyet yönetmeliği ile 28.maddeye çıkarılacak yönetmeliğin aynı metin olup olamayacağı noktasında  toplanmaktadır.

SGK’nın kendi mevzuatı olması doğru isabetli olmakla birlikte iki ayrı hakkın aynı sisteme dayandırılmasının olumsuzluk getirip getirmediği değerlendirilmelidir.

ERİŞKİN ENGELLİ YÖNETMELİĞİ ARTIK HİÇ Mİ UYGULANMAYACAK ?

2022 sayılı Kanun Bakımından, Özürlü işe girişleri, özürlü araç alımları, vergi indirimleri, trafik kazaları  gibi işlemlere esas olmak üzere Erişkin Engelli Yönetmeliği uygulanmaya devam edecektir.

Son yönetmeliğin 20. Maddesine  göre kaldırılan yönetmelik 2013 yılındaki Maluliyet yönetmeliğidir. Erişkin engelli yönetmeliğindeki hükümler ise SGK aylık hakları bakımından örtülü olarak kaldırılmıştır. Ancak diğer işlemlerde kullanılmaya devam edilecektir.

Yakın gelecekte en büyük çelişkiler erişkin engelli raporunda belirlenen oranlar ile son yönetmeliğe göre belirlenen oranların farklı olması ile ortaya çıkacaktır.

YARGI YOLU NE OLDU ?

Vergi indiriminden yararlanma halinde yaşlılık aylığı haklarına esas raporlar Vergi Mahkemelerinde görülmekte idi diğer raporlar bakımından ise sosyal güvenlik (iş) mahkemeleri görevliydi. (Eski memurlara ise İdare Mahkemeleri)

Yönetmelikte yer alan geçici 1. Madde gereğince tespit talebinde bulunan sigortalıların işlemleri eski mevzuata göre sürdüreceğinden 28 Eylülden önce yapılan başvurularda eski mevzuat bu tarihten itibaren yeni düzenleme uygulanacaktır.

YENİ SİSTEM NE GETİRİYOR.

1- % olarak oranlama kaldırıldı.

Engelli yönetmeliklerinde alışkın olduğumuz % olarak oran belirleme usulü yerine ağır-orta-hafif olarak çalışma gücü kayıpları şekillendirildi. % 60’ı geçen ağır % 50-59 orta ve % 40-49 oranları ise hafif oldu.  Bu sınıflandırma 5510 md.28’dekş oranlara uyumludur. (5510’un düzenlemesinin 506 sayılı SSK’ya  nazaran emekli yaşı bakımından avantaj sağladığı yaş aralıkları bulunmaktadır.)

Kanunda ağır-orta-hafif tabiri var mı ?

Üzgünüz bu tanım kanunda yer almıyor. Hatırladığımız Türk Borçlar Kanununda kasıt ve kusurun ağırlığından söz edilir (md.49,51) Eski Borçlar Kanunu md.41’de kasıt,ihmal, tedbirsizlik gibi bir sıralama vardı.

Malul=ağır olduğuna göre orta ve hafif ölçüsü belki bir anlam  ve kullanım karşılığına sahip olabilecektir.

2-BALTASIZ BUDAMA İŞİ –BALTHAZARD FORMÜLSÜZ DÜZENLEME

İş kazası, meslek hastalığı ve engelli raporlarında uygulanan bir sıralama bulunmaktadır. Bu sıralama da en ağır arıza ilk sıraya konur. Sonrakiler sıralanır. Ancak ilk arıza örnek % 39 ise , ikinci arıza % 20 ise,  ilk arıza 100*39 (ilk arıza) = % 61

İkinci arıza 61*20= % 12,20 olur yani % 100 ile değil ilk arızan sonra kalan ile çarpılır ve işlem sonraki arızalar içinde sürdürülür. ( İş kazalarında eskiden üç arıza ile sınırlı olan uygulama sonradan sigortalı lehine değiştirildi). Bu işlemler sonucunda birden çok hastalık veya arıza toplanarak sonuca gidilir. İşte bu uygulama Balthazard formülü  olarak anılır.

Malul işlemlerinde ise kural olarak en ağır arıza-hastalık esas alınır. Çok hastalık toplanmaz en ağır yetiyorsa buna göre malül değil yada değil denir.

İşte yaşlılık aylığına esas raporlar bakımından tamda bu noktada aleyhe bir değişiklik yapıldı. Artık yaşlılık aylığına esas   raporlarda da tıpkı maluliyet gibi hastalıklar toplanmayacak , tek hastalıktan oranı aldın aldın alamadı ise ikinci, üçüncü bilmem kaçıncı hastalığın yaşlılık aylığına esas alınamaz.

Bu diğer hastalıkların Balthazard usulüne göre eklenememesi neden kaynaklanmış olabilir.

Öncelikle bu haktan yararlanmanın önüne geçmenin en kolay yolu oranı azaltmak bununda en kolay yolu hakkı tek hastalığa bağlamak olabilir.

Ancak kanaatim çaresizlik ve çözümsüzlük nedeni ile Balthazard formülünün, birden çok hastalığın hesaplamada nazara alınamamış ve işin kolayına kaçılmış olması yönündedir. Yönetmelikte her hastalığa % usulü bir oran verilmemektedir.  Ağır-Orta-Hafif diye bir tasnifte elbetteki öncelikle hafif bile sayılmayan örneğin bir parmağın kaybı, dünya kapımız, ışığımız bir gözün tam körlüğü  bile hafif grubuna girmemektedir. Oran yoksa toplama da yok, Balthazard formülü de yok demek kolaycı ve pratik bir çıkış olmuştur.

Daha kolay olanı bellidir. Denenmiştir 1981 yılından beri uygulanmaktadır. Bu işi engelli yönetmeliği gibi oranlamak, hatta aynı düzenlemeyi yönetmeliğe yaşlılık aylığı için  esas almak daha sosyal güvenlik uygulamasına yakışır.

Sosyal güvenliğin temeli ihtiyacı olanı korumaktadır. Hasta gruplarının bu son yönetmelik ile korunduğunu söylemek mümkün değildir. Bir çağrışım sonucu hissetsem de Baltha alınmış, sistem budanmış ve Baltha başka yere gönderilmiştir.

3- MALUL İŞLEMLERİNDE BALTAHAZRD BENZERİ BİR DÜZENLEME GERÇEKTEN YOKMUY DU ?

03 Ağustos 2013 tarihli maluliyet yönetmeliğinin  9.maddesinin (4) nolu başlığı şöyledir. “Sağlık kurulu raporlarında birden fazla hastalık mevcut ise çalışma gücünün en az % 60’ının kaybedip, kaybetmediğine dair değerlendirme de en ağır sekel bulgu dikkate alınır ve Balthazard Formülü uygulanmaz. Ancak, birden çok fazla hastalığın bir arada olduğu ve tedaviye rağmen çalışma olanağı vermediğine Kurum sağlık kurulunca karar verilenler malül sayılır.” düzenlemesi tek arızadan malül sayılmayanlar ancak çok hastalıktan çalışamayanlarında malül sayılma  imkanı vermekte idi, pratikte dikkat edilmeyen bu hüküm sonuç olarak balthazard benzeri bir hak vermekte birden fazla hastalık toplamda çalışmaya engel ise malül olunabilmesine rağmen yeni düzenleme de bu hüküm bulunmamaktadır.

Yaşlılık aylığına esas raporlar bakımından Balthazard formülünün uygulanmıyor olması başlı başına bir eleştiri ve hak kayıp nedeni yapılmış iken maluller bakımından  birden fazla hastalıktan çalışamaz hale gelenlerin bu hakları da ellerinden alınmıştır (Yönetmelik md.5 ve 6)

Bu noktada yapılacak düzenlemelere karşı çıkmıyoruz. Tabi ki düzenleme yapılmalıdır. Düzenlemeler sosyal devlete yakışır olmalıdır. Hastalık ve çalışma-çalışama evrensel kural ve değerlerdir. Bu işi milli kurallar ile yapmak yerine Almanya ve diğer ülkeler gibi aynı esaslara bağlayabiliriz. Biliyoruz ki, sosyal korumanın güçlü olduğu ülkelerde bizim mevzuatımızda sayılan hastalıklardan daha düşük seviyede hastalıklar malullük aylığı hakkı vermektedir.

4- YAŞA BAĞLI ARTIŞTAN YARARLANAMAMA

İş kazası ve meslek hastalığı yönünden E cetveli ile yapılan uygulama sonucunda yaşa göre gençler daha az oran alırken, yaş ilerledikçe hastalık arıza aynı kalsa bile oran artmaktadır. Erişkin engelli yönetmeliğinde 65 yaş ve üstüne % 10 eklenen (md.10) ve  2013 tarihli özürlülük yönetmeliğinde 60 yaş üsytüne % 10 eklenen (md.11) oran ekleme işlemi yeni yönetmelikte bulunmamaktadır.

5- İSTİSNALAR

Yönetmeliğin beşinci maddesinde yer alan TSK, Emniyet, Özel Güvenlik Görevlileri ile Vazife  Malüllüğü bakımından özel düzenlemelerin bu kapsamda olmadığı, yine iş kazası ve meslek hastalıkları yönünden  özel düzenlemelerin ve önceki başvuruların saklı olduğunu hatırlayalım.

6- HASTALIKLARIN MUKAYESESİ

Eski yönetmelikte yer alan malül sayılmaya yeten hastalıklar ile yeni yönetmelikte ağır sayılan hastalıklar ile engelli yönetmeliklerinde yer alan tek hastalıkların oranları ile iş bu yönetmelikteki orta ve hafif  düzeyde çalışma gücü kaybı sayılan hastalıkların tek tek mukayesesi bir tıbbi değerlendirme olmakla hukukçu olarak bilgi düzeyimizi aşmaktadır. Ancak deneyimledikçe ve tıp doktorlarına doğrulattıkça lehe ve aleyhe bir listenin hazırlanması mümkün olabilecektir.

SONUÇ        : Yönetmeliğin bir SGK düzenlemesi olması, erişkin engelli yönetmeliğinden bağımsızlaştırılması 5510 sayılı kanuna uygun ise de;

Malullük bakımından eski yönetmelik md.4’te yer alan tedavi edilemez birden fazla hastalığın malullüğe yetmemesi, ancak çalışma olanağı vermediği durumla malül olma hakkının kaldırılmış olması,

Kanunda ağır-orta-hafif çalışma gücü kaybı tanımlaması yok iken, yerleşik sistemde engelli raporlarına bağlanan oranlama sisteminin kaldırılarak birden çok hastalıktan toplam oran alma hakkını kaldıran ve tek bir hastalıktan orta veya hafif çalışma gücü kaybı veren yeni sistem örneğin bir gözü kör olan aynı zamanda  birkaç parmağı da kopan  bir kişiye yaşlılık aylığı- kolaylaştırılmış emekli olmak hakkı tanımadığından, eskiler ile yeniler arasında ve yine aynı kişinin özürlü raporları ile yaşlılık aylığına hak kazanmasına esas raporlar arasında çelişki olacağından emekli aylıklarına erişmede bir zorluk ve sınırlama sağlasa dahi karmaşadan kurtulamayacak, sağlıklı bireylerin dahi zor anladığı sosyal güvenlik mevzuatı  özürlü ve hasta kişilerin anlayamayacağı, yeknesak olmayacak ve uygulamaya yol açacağından benimsenemez. Yine eskilerin eski sisteme yenilerin bu sisteme bağlı kılınması iki başlı bir uygulamayı getirir ki, bir çok engelli zaten raporlanmış bir çoğu yaşlılık aylığına hak kazanmıştır.

Çalışma ve sağlık hakkı evrensel ise olması gereken milli düzenlemeler yerine Almanya ve diğer ülkeler benzeri belirli yaşa kadar malül aylığı, çalışmaya engel olmayan malül aylığı ve belirli bir yaştan sonra yaşlılık aylığına dönüşen malullük aylığı hakkı sağlayarak, yaşlılık aylığını yaşı gelenlere hak kılmak daha isabetli olabilecektir. Böylesi bir düzenlemeye gidilmedikçe 28 Eylül 2021 öncesine dönmek ve eski kuralların daha koruyucu olduğunu düşünmekteyiz.