Sosyal Güvenlik Bakımından Kadın, Erkek Eşitliği

1 Aralık 2014

Çağımızda kadın erkek eşitliği ütopya olmaktan çıkmış, uluslararası sözleşmelerle, anayasalar ve yasalar ile güvence altına alınan bir olgu bir kural olmuştur. 1949 yılında ülkemizin de kabul ettiği ‘’İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’’ ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş ya da benzeri başka bir statü gibi, herhangi bir ayrım gözetmeksizin bu bildiride öne sürülen hak ve özgürlüklere herkesin sahip olduğunu ilan ediyor.

Kadın, erkek eşitliğine sosyal güvenlik penceresinden baktığımızda ilk gözümüze çarpan eşitsizlik, erkeklerin sigortalı işe girmeden önce vatani hizmetlerini yapmışlarsa, yaptıkları askerlik süresini borçlandıklarında sigortalı işe giriş tarihini askerlik süresi kadar geri çekmesinin yanında askerlik süresi kadar prim gün sayısı kazanabildiğini; Sigortalı işe girdikten sonra yapılan askerlik hizmetini de borçlanarak prim gün sayısını arttırabildiğini görmekteyiz.
 

Ülkemizde askerlik hizmeti, sağlıklı erkeklere mahsus zorunlu ve vazgeçilemez bir hizmet ise sağlıklı olan bir bayanında yuva kurduktan sonra ya da isteğe göre yuva kurmadan da olabilir, o aile içinde zorunlu olduğu görevlerinden biriside doğum yapmaktır, çünkü doğurganlık biyolojik olarak bir tek cinse, kadına has bir özelliktir. Ancak ne var ki kadınlara yaptıkları doğum için borçlanma hakkı eğer doğum yapmadan önce kendisi sigortalı bir işte çalışmışsa ya da staj yapmışsa verilebiliyor, önce doğum, sonra sigortalı bir işte çalışması varsa doğum borçlanması yapılamıyor.

Tarihinde ilk defa Ağustos ayının ortasına kadar açık kalan ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmasını bekleyen Meclis, beklentilerin aksine Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanmasıyla hemen tatil edildi. Vatandaşın oylarına artık ihtiyacı kalmayan Hükümet, torba yasadan toplum menfaatine olan birçok düzenlemeyi çıkartarak rafa kaldırdı, rafa kaldırılan düzenlemelerin içinde sigortalı çalışmadan önce doğum yapanlar içinde bazı düzenlemeler bulunmaktaydı. Eylül ayında Meclis açıldıktan sonra ayıklanmış ve toplum menfaatinden arındırılmış olan 6552 Sayılı Yasayı 10.09.2014 tarihinde çıkardı, 11.09.2014 tarihinde de hemen uygulamaya koydu.

Sosyal Güvenlik Hakları bakımından da kadın, erkek eşitliği umarım önümüzde ki seçimde raftan alınarak uygulamaya geçer. Seçimde diyoruz çünkü seçimden seçime halkın isteklerine cevap verileceği, seçim yoksa toplum menfaatine hiçbir adımın atılmayacağı gerçeğini ne yazık ki kabullenmiş durumdayız.

Sizden Gelen Sorular
• Merhaba Serhat Bey, 20.03.1975 doğumluyum 15.05.1991 yılında bir tekstil atölyesinde ilk defa sigortalı çalıştım, 1994 yılında evlendim, 1995, 1998 ve 2002 yıllarında 3 doğum yaptım ve hiçbir doğumumu borçlanmadım, farklı farklı iş yerlerinde aralıklarla çalıştım, toplam 3827 prim günüm var ne zaman emekli olabilirim? Nurten BAKIR/ DENİZLİ

• Merhaba Nurten Hanım 4-a dan 20 yıl sigortalılık süresi, 5450 gün ile 47 yaşında 2022 yılında tam emekli olabilirsiniz. Eğer artık çalışmak istemiyor iseniz 1995 ve 1998 yıllarında yapmış olduğunuz doğumları tam borçlanıp 2002 yılında yapmış olduğunuz doğumdan 133 gün daha borçlanmanız emeklilik için gerekli gün sayınızı tamamlamanıza yetecektir, daha sonra yaş şartı için 2022 yılını beklemeniz gerekli. 2022 yılına kadar çalışacaksanız emeklilik talebinizi vereceğiniz 20.03.2022 tarihinden önce 5450 prim gününüzün olmasına dikkat edin eğer yoksa doğum borçlanması ile eksik kalan günlerinizi borçlanabilirsiniz, yaştan emekli olmak içinse gün sayınız yeterli yaşınızın 58 olmasını beklemeniz gerekiyor.

• Merhaba Serhat Bey, Soma’ da Devlete ait bir kömür madeninde taşeron itfaiye eri olarak 01.03.2013 tarihinden beri çalışmaktayım aynı zamanda açık öğretim lisans eğitimimi yeni tamamladım ve askere gitmek istiyorum. Kısa ya da uzun dönem askerlik hizmetimi tamamladıktan sonra aynı iş yerime başvurursam beni tekrar işe alırlar mı? İsmi Saklı

• Askerlik ve Kanundan doğan çalışma, sosyal tarafların çalışma özgürlüğünün sınırlarından biridir. 4857 sayılı Kanunun 31. maddesinin 4. ve son fıkrasında yer alan muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılan işçilerin, işe geri alınmalarını düzenleyen hükümdür. Buna göre; “Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder''