SOSYAL GÜVENLİK KURALLARI İLE NE KADAR OYNAMALIYIZ SEÇİM DERSİ

3 Nisan 2024

Temel hakları hayatla başlatırsak  çalışma ve gelir elde hakkının diğer hakların tamamına şekil ve yön verdiğini söylemek mümkün.

Sosyal güvenlik ise hem çalışma ve gelir etme hakkının içinde yükümlülükler olarak karşımıza çıkan hem de çalışma hakkına ve gelir elde etme hakkına hiç erişemeyecek örneğin engelli doğuştan malül ve hasta kişiler için primsiz sosyal güvenlik olarak karşımıza çıktığı gibi aynı kişilerin ölüm aylığı almaları gibi de primli rejimde karşımıza çıkar. Primli rejim emeklilik hakkı başlığı altında sayılabilecek malül, yaşlılık ve geriden kalanlar  için ölüm aylığına hak kazandırır. Kısa vadeli sigortalarda ise aylık yerini gelir olarak alınan ödemeler alır.

Primli sosyal güvenlik ücret düzeyine, kendi gelirlerini elde edenler bakımından ise seçecekleri kazanç düzeyine göre aylık hakkı verir.

Günümüzde alınabilecek olan gelirlerin tam iş göremez bakıma muhtaçlar için en yükseği  109.000 TL en  düşüğü 14.561 Tl arasında değişir.

Aylıkların ise SGK 4/1-a yani SSK Yaşlılık aylıkları için 01.04.1999 tarihi ile 31.03.2024 arasında 25 yıl tavandan ödemiş kişiler için 52.500TL olmaktadır. Aynı kişinin asgariden prim yatırması halinde ise alabileceği aylık 8.290TL olmaktadır. (Bağ-Kur aylıkları tavandan ödense dahi 40 bin lira  civarında olabilmektedir. 2008 öncesi  uygulanan sistem nedeni ile)

Bu rakamlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz.

Çok prim  ödeyen çok aylık alıyor, az prim ödeyen az aylık alıyor. 25 yıl çalışmış en azdan ödemiş SGK lı dahi 8.290 TL aylığa hak kazanıyorsa, 5.000-6.000 gün aralığında günü olanların gerçek aylıkları 4.000-6.000TL aralığında olmaktadır. Kısaca SGK az prim ödeyenlere az günü olanlara şu an 10.000TL ödeyerek aradaki farkı ortalama her ay için 5.000TL finans etmektedir. Burada asgari kazancın ortalama 2 katı ödeyenler için sonucun 0 olarak gerçekleştiği

İSTEK 1  Lütfen gerçek aylık tutarları ve ödenen aylık tutarları en azından e devlet aylık bilgilerinde görünsün ki hem devletin yardımı hemde zamların tarafımıza doğru uygulanıp uygulanmadığını takip edebilelim.

Sosyal güvenlik deneyimimizin çok eski olduğu söylenemez. Ancak SSK veya Bağ-Kur kanunlarının yürürlüğe girdiği ilk dönemlerde sosyal güvenliğin yaygınlaşması için borçlanma benzeri uygulamalar ile aylık hakkının yaygınlaştırıldığı emeklilik süreçlerinin öne çekildi ilk yıllardan sonra özellikle SSK da 1990 yılında asgari kazancın 9 katını ödeme imkanı getiren sistemimiz 1999 yılına gelindiğinde 1,6 kata kadar düşmüştür. Yani siz 1999 da 3,4,5 hatta 9 kat ödeyin 1999 yılında karşılığı 1,6 kattır. Yani daha az aylık olarak 1990 yılından 1999 yılına kadar geçmişte tüm emeklilerden yüksek prim ödeyenler 1,6 kat prim karşılığı aylığa mecbur, mahkum edilmişlerdir. 2000 yılından itibaren 3 kata şu anda 7,5 kata kadar çıkarılan primi yüksek ödeme imkanı ile aylıklar yüksek ödenen kesim için artmıştır.  Emeklilerin gelişme hızından pay alamamaları ise aylık başlangıcı geride kaldıkça yüksek aylıkları değersizleştiren azaltan bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu anlamda 1999 öncesi 1,6 kattan daha fazla prim ödemiş kişilerin aylık haklarındaki mağduriyeti gideren bir çözüm olmadığı gibi mağduriyet söylemlerin de dile getirilmemektedir. Bu anlamda bir çözüm arayışına gidilebilir.

Peki başlangıçta borçlanma ile yaygınlaşan emeklilik hakları ne oldu da 1990 yılından 1999 yılına kadar sürekli azaltılarak geldi. Sosyal güvenliğin aylık ve gelir ödemeleri yani primli rejim sen öde SGK sana emekli olunca ödesin kuralına dayanır. O yıllarda dahi ödenen prim ile ödenen aylıklar birbirini karşılamaz hale gelince bu defa Maliye yöntemi devreye girer. Maliye yöntemi giderlerin gelirlere göre şekillenmesidir. Yani para varsa ödeme yap yoksa daha azını yap.

Şöyle de değerlendirelim. yukarıda 52.500TL aylık örneğin kişinin yaş düzenlemesine tabi olmadığından 1999 Nisan ayında 18 yaşında olduğunu ve 25 hizmet yılını 43 yaşında tamamlandığını varsaydığımızda bu kişinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre  Erkekse 32 Kadında 36 yıl ortalama (32+36=68/2=34 genel ortalama) olarak yaşayacağı kabul edildiğinde önce son ödediğini primle aylığı karşılaştıralım. Son prim % 34,5 oranına göre 51.500 TL dir yani prim aylık dengelidir denebilir. Peki 25 yıl ödeyecek 34 yıl alacak yani ödediğinden  9 yıl daha fazla alacaktır. Bitti mi hayır bitmedi aylık alan ölür eşi aylık alır, boşanmış kızı aylık alır bu süreyi ayrıntıya girmeksizin 10 tam yıl aylığı olarak belirtebiliriz. Ne oldu 19 tam yıl aylık karşılığı alacak bu hesap genel olarak doğrumu doğru ama eksiği var nasıl mı ödenen primlerden kısa vadeli sigortalar için % 2, genel sağlık sigortası için % 12,5  toplam % 14,5 oranı aylık işlemlerinde değerlendirme o zaman hesabı şöyle yapmak lazım en yüksek ödeyen 29.850 aylık için prim öder 52.500 aylık alır yani ödediğini 14 senede alır 20 sene kendisi fazladan 10 senede eşi çocuğu fazladan toplam 30 sene fazla aylık alır. Ödediği alacağının % 30 una yakını ödeyen ödediğinden kat be kadar fazla geri verenbir sistemimiz var. Konu ölüm ve malul aylıkları olunca yük dahada artar. Şu genelleme ile gidebiliriz. Ödediğimiz primin 4 katı aylık alıyoruz.

İSTEK 2 Yüksek kazançlar ile en az prim ödeyenler arasında sağlıktan yararlanma bakımından hiç bir fark olmadığından sağlık primleri belirli bir orandan alınmalıdır. Eskiden BAĞ-KUR da sağlık bazı basamaklar için aylık karşılığından daha çok tutulurdu. Prim oranı asgarinin iki-üç katı olarak belirlenip, bu tutardan az kazancı olanlar için prim farkını devlet karşılayabilir veya kazancı kadarından alınır. Kalanı istisna tutulur.

EYT öncesi az öncesi 4 kat yerine 2 kat diyebileceğimiz bir sistem varken EYT ile 4 kata dönmüş olduk.

Şimdi sorular Süper emeklilik geldi ne oldu onlar şu anda çok mu aylık alıyorlar cevap hayır. Eski emekliler çok mu aylık alıyorlar oda hayır. Peki Özendiğimiz yana yakıla Avrupai olduğumuz yaşamımızda Avrupa ne yapıyor EYT mi çıkarıyor yoksa emekli yaşını mı artırıyor. Cevap emekli yaşı örneğin Almanya’da 67  yaşa dayandı. Ekonomisi ülkemizden 4 kat olan bu ülke işi bilmiyor biz biliyoruz öyle mi. EYT yetmezmiş gibi çıraklar için EYT isteyen algıyı kabullenmek kolay olmuyor. Ona verdiysen buna da ver peki verelim günün birinde 5510 lular şöyle diyecek bizim ne günahımız var bize de verin.  EYT siyasilerin konuyu düzenlemesi ile emekliler siyasetin muhatabı oldu. Genç emeklilerin olduğu bir ülkede  hitap edilecek kesim oyların nerede ise üçte biri oluverdi.

Önce hak algısını oturtmak gerek İstek 1 yani herkes ödediğinin karşılığı ne aldığı ne bilmeli, sonra  emekli yaşı ne olursa olsun emekli mağdur edilmemeli.

O zaman başka şeyleri sorgulamak lazım neden emekli olmak istiyoruz. Geçim şartları zor, yaş ilerleyince iş bulmak zor, işim de olsa hem ücretim hem aylığım,gelirim olsun fikri kötü bunları motive ediyor. Sosyal güvenlik sistemimiz şunları yapmadıkça emekli ve aylığın yetersizliği sorunları hep sürecek,

1-İşsizlik ödemelerinin yeterli düzeye getirilmesi, Emekli olmadan da gelir güvencelerinin olması,

2-İstihdam alanlarının artırılması,

3-Çalışırken ve aylık alırken konut edinme, çocuk evlendirme gibi zorunlu ihtiyaçlar için sosyal güvenliği olanlara daha özel fonlar sağlanması,

4- Bağ-Kur lular için SGDP nin geri getirilmesi ve SGDP oranlarının eşitlenmesi,

5- Çalışma hayatında kayıtsızlık denetiminin artırılması, emekli olup, kayıtsız çalışanların önlenmesi

6-Aylık alanların aylığını kestirip yeniden prim ödemeleri halinde daha avantajlı aylık almalarının önünün açılması, genel olarak emekli olduktan sonra % 2 olarak uygulanan aylık bağlama oranının % 3 gibi bir rakama yükseltilmesi, kişileri tavan ödemeye sevk edecek olan bu uygulama en kısa zamanda en yüksek aylık amacına yöneleceğinden aynı dönemde aylık ödemeyecek ve prim tahsil edecek SGK ve sigortalı için her iki tarafında yararına olacaktır.

Fikirler çoğaltılabilir, amaç vatandaşımızın emekli olacağı tarihe kadar İşsizlik sigortası gibi Kurumca korunması, olabildiği kadar geç emekli olması ve üretemediği yaşlılık döneminde hem hayat standardını hem de yaşlılıkla gelen özel ihtiyaçlarını karşılanmasının sağlanması olmalıdır. Erken yaşta emekli ve yapacak başka işinin olmaması  özellikle erkekler için ölümü beklemek, evde huzursuzluk sebebidir. Kalifiye emeğin üretimden dışlanmasıdır. EYT bu hali ile emekli için bir kayıptır. Ancak emekli aylığı iyi tutarlarda olan ve başka işin beklenmeyeceği yaşlarda ise iyi emeklilik altın gibidir en iyi yatırımdır.

Sosyal güvenliğinin finansmanın önünde bir başka engel ise yaşlanan nüfusun emeklilerin arttığı, gençlerin çocukların azaldığı bir topluma  dönüşüyoruz. Yıllardır emeklilik için toplanan primleri değerlendiren ve emekliye döndüren bir sistemimiz yok (OYAK gibi bir yüz akımız var ama), 30 yıla yakındır, çalışandan geleni emekliye dağıtmak gibi bir yaklaşım içindeyiz. Yatan primi değerlendiren sistem sadece kağıt üzeri hesaplamalarda var. Ek ödemeler (aylığımız % 4’ü) Hazineden, teşvikler hazineden, on binden az olduğu halde on bin ödenen aylıkların farkı hazineden derken olmayan parayı isteyen bizler veremeyen Siyasiler oluyor.

Belki bu dönemde EYT li emekliler yahut genel olarak emeklilerin sorunların öne çıkması gerçekte emekli aylık sorunları değil, artan enflasyona ayak uyduramamız, hayat pahalılığı yatıştıkça ödenen para daha değerli olacaktır. Ülkenin 2023 te  % 4,5 büyümesi Avrupa ve Amerikanın ortalama 2 katı büyüme rakamımızın Çin büyümesine yaklaşması Ekonomini üretim ve tüketim olarak kötü olmadığını gösteriyor. Ülkemiz en kötü koşullarda bile büyüyebiliyor. Yahut ülkemiz bu dönemde enflasyona izin vererek büyüyor. Sert önlemler alınsa her şeyin duracağı iflasların geleceği bir yönetim şekli yerine daha yumuşak önlemler ile ekonomi yürütülüyor. Ama Siyaset ama seçim yüzleşme zamanları, birilerimiz paralarımızı yatırım yerine Dövize yatırarak, emeklilerimiz ise artış talepleri ile faizi, enflasyonu artıran ortamlara neden olabiliyor. Enflasyon zamanlarında kantarın topuzu emeklinin aleyhine dönmüş ise önce ekonomiyi düzelterek sonra hak kayıplarını telafi ederek daha da önemlisi şu sosyal güvenliği çok yönlü düzenleyerek ve tek tipe indirerek (tüm kazançtan prim, eski yeni farkının ortadan kaldırılması 01.10.2008 sonrası memurların durumu eski memurlara göre hiç iç açıcı değil daha az aylığa hak kazanabiliyorlar zira tüm brütleri prime tabi değil)

Sosyal güvenlik kalıpları yeniden sorgulanmalı, devletin yardımları çalışana değil çalışmayana gitmeli, emekli hakkı kadar almalı, geçmiş dönem eksilmelerini düzenleyen eski ve yeni sistemler arasında eskinin felaketlerinden ders aldığımızı gösteren yeni durumda da muhatap yerine koyup çoğalttığımız emekli sayısı nazara alınarak ve aylık-prim karşılığı bilinci geliştirerek daha ortalama yolları izleyen düzenlemeler yapılabilmelidir. Vatandaşımız aylığın ne kadarının hakkı olduğunu bilirse kalan yardımı bu şiddette istemeyebilecektir.