SSK’nın isteğe bağlı sigortalılarına müjde, Yetimlerin Hikayesi

20 Mart 2005

Ali Tezel;
[email protected]
[email protected]


SSK’nın isteğe bağlı sigortalılarına müjde
Birçok isteğe bağlı SSK sigortalısının mağdur olduğu bir uygulamadan dönüldü ve sistemden çıkarılmış olan isteğe bağlı sigortalılar için 15.03.2005 günü 12-142 Ek Sayılı Genelge SSK tarafından yayınlandı.

Genelgeye göre, 4842 sayılı Kanun’la 01.05.2003 tarihinden önce isteğe bağlı sigortalı olup prim borcu bulunanların borçlarının tamamını altı ay içinde gecikme zammıyla ödemeleri halinde sigortalılıklarının devam edeceği, isteğe bağlı sigortaya devam edebilme şartları en az 1080 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek olduğu kararlaştırılmıştı. Bu nedenle de borcu olanların borçlarının tamamını 03.11.2003 tarihine kadar ödeyenlerin isteğe bağlı sigortalılıkları devam ettirilmiş, prim borçlarını bu tarihe kadar ödemeyenlerin sigortalıkları ise 03.11.2003 tarihinde primi ödenmiş son ayın bitiminden itibaren sona erdirilmiştir. Yine bilindiği üzere isteğe bağlı sigortalıların prim ödemeleri 01.01.1998 gününden sonra SSK’nın bilgisayarlarına kaydedilmiş daha öncekiler makbuzlarla belli edilmiştir. Bu nedenle isteğe bağlı sigortalıların bu tarihten önceki sürelere ilişkin ödeme kayıtları da sicil dosyalarında yeterli ölçüde ve düzenli olarak muhafaza edilemediğinden, 506 sayılı Kanun’un geçici 85’inci maddesi gereği isteğe bağlı sigortalıların

01.05.2003 öncesi borçlarının tespiti ve sigortalılıklarının sona erdirilmesi bilgisayara kayıtlı ödemeler dikkate alınarak yapılmıştır.

Bu durumda, 01.05.2003 tarihinden önceki prim borcunu

03.11.2003 tarihine kadar ödemediği anlaşılan sigortalıların isteğe bağlı sigortalılıklarının sona erdirilerek, 03.11.2003 tarihinden sonra ödenen primlerin ilgililere iade edilmesi gerekmekte ise de; 01.01.1998 tarihinden önceki ödemelerin takibinden kaynaklanan aksaklıklar ve sigortalıların telafisi imkansız mağduriyetlerine neden olunacağı dikkate alınarak;

01.01.1998 öncesi dönemde borcu bulunduğu halde Kurumca bu durumu tespit edilemeyen ve bu tarihten sonra da prim ödemeye devam edenlerden 03.11.2003 tarihinde 1080 gün sigortalı hizmeti bulunduğu anlaşılanların, isteğe bağlı sigortalılıklarının devam ettirilmeleri uygun görülmüştür. İsteğe bağlı sigortalılıkları bu şekilde devam ettirilen sigortalıların

01.05.2003 öncesi ödenmeyen primleri tahsil edilmeyecek ve bu süreler hizmetten sayılmayacaktır.

Örnek 1- Sigortalı (A)

01/01/1992 tarihinde isteğe bağlı sigortalı olmuştur. 03/11/2003 tarihinden sonra isteğe bağlı sigorta primlerini düzenli olarak ödemekte, ancak 01/01/1998 tarihinden önce Şubat/1993, Temmuz/1995 ve Haziran/1997 aylarına ait primlerini ödemediği anlaşılmıştır. Sigortalı (A)’nın 03/11/2003 tarihi itibariyle 1080 gün primi varsa isteğe bağlı sigortalılığı devam ettirilecektir. Şubat/1993, Temmuz/1995 ve Haziran/1997 aylarına ait primler tahsil edilmeyecek ve hizmetten sayılmayacaktır.

Örnek 2- Sigortalı (B)

01/07/1995 tarihinde isteğe bağlı sigortalı olmuştur. 03/11/2003 tarihinden sonra isteğe bağlı sigorta primlerinden Kasım/2003, Aralık/2003, Ocak/2004, Mart/2004, Haziran/2004 ve takip eden aylara ilişkin olanları ödemiştir. Ancak bu sigortalının Aralık/1996 ve Ocak/1997 aylarına ilişkin prim borcu olduğu anlaşılmıştır. Sigortalı (B)’nin 03/11/2003 tarihi itibariyle 1080 gün primi varsa, 03/11/2003 tarihinden sonra üç ay art arda prim ödeme şartını ihlal etmeyerek primlerini ödemeye devam ettiği için isteğe bağlı sigortalılığı devam ettirilecektir. Aralık/1996 ve Ocak/1997 aylarına ait primler tahsil edilmeyecek ve hizmetten sayılmayacaktır.



——————————————————————————–



Okurlara Cevaplar

Ekrem Keten- Manisa -14.04.1986 başlangıcı ile 20 aylık askerliğinizi borçlanır ve en geç 2007 günü halen devam ettiğiniz Bağ-Kur’dan SSK’ya geçmek ve geçtikten sonra en az 1260 gün daha SSK’ya prim şartıyla 14.04.2011 günü SSK’dan emekli olursunuz. Askerliğinizi de halen devam ettiğiniz Tarım Bağ-Kur’dayken ödemenizi tavsiye ederim.

Birgül Engin- Akhisar -SSK’da sadece 17 gününüz var ve halen (19 yıldan beri) devam ettiğiniz Bağ-Kur’dan 56 yaşında yani

14.04.2005 günü emekli olursunuz. SSK’daki 17 gün bir işinize yaramaz.

Fevzi Altun-Kayalıoğlu-28.03.1954 doğum tarihi ve 1986 Bağ-Kur başlangıcı ile Bağ-Kur’dan 25 tam yıl prim ödediğiniz gün emekli olacaksınız bu nedenle askerliğinizi mutlaka borçlanıp, ödeyin.

Abdullah Doğan-Öncelikle İzmir Sigorta İl Müdürlüğünden 1992 yılından sonraki borçların tamamının yeniden yapılandırmaya dahil edilip, edilmediğini öğrenmeniz gerekir. Ayrıca, 20.08.1985 sosyal güvenlik başlangıcı ile 49 yaşında

(30.07.2015) en az 5300 gün ile SSK’dan emekli olursunuz.

Alaattin Türkmen-Çorlu-Bulgaristan’da var olan 29 yıllık belgeli çalışmalarınızdan dilediğiniz kadarını SSK’ya borçlanmak için dilekçe verip, reddedildiği takdirde iş mahkemesinde dava açarak borçlanma yapabilirsiniz. Bunun için bir avukata danışmanızı tavsiye ederim. Konuyla ilgili daha önce Yargıtay kararları vermiştim.

Bahise Mutlu-Hadımköy-Son yedi yıllık (2520 günlük) prim ödemelerinizde (boşluklar hesaba dahil edilmez) en çok SSK’ya prim ödenmiş olması şartıyla 54 yaşında (03.07.2006) SSK’dan 3600 gün sayısı (Bağ-Kur dahil) ile emekli olursunuz.

Zeki Şimşek-Şişli-23.08.1986 başlangıcı ile 49 yaşında en az 5300 gün ile emekli olursunuz.

Salih Yılmaz-Konya-Banka sandığından size verilen bilgi doğrudur en son SSK’lı olduğunuz için SSK’ya askerlik borçlanması yapmanız gerekir. Askerliği borçlanırsanız (askerlik süreniz 20 ay ise) Temmuz 2008 de banka sandığından emekli olursunuz. Borçlanmazsanız Mart 2010 da emekli olursunuz. Bu arada SSK’da 3,5 yılı tamamlarsanız aynı şartlarla SSK’dan emekli olursunuz.



——————————————————————————–



Yetimlerin yemeği

Genç adam, bir eczanede kalfa olarak işe girmiş, tatlı dili ve çalışkanlığıyla kısa sürede göz doldurmuştu. İstenen ilaçları son hızla hazırlarken, bir yandan da müşteriyle sohbet ederdi. Gelenler hep keyifsiz insanlardı. Fakat kalfa mutlaka bir ortak nokta buluyor ve onlarla arkadaşlık kuruyordu. Orta yaşlı bir hanım olan eczacı, kalfasından son derece memnundu. Bu yüzden de aylığına sık sık zam yapıyordu.

Genç adam, yapılan bu zamları yetersiz bulduğundan, en pahalı ilaçlardan aşırmaya başladı. Bunları el altından pazarlarsa, fakirlikten yavaş yavaş kurtulacaktı.

Kalfanın gecekondularla çevrili evi, çok geçmeden değişmeye başladı. Bir takım tamirat ve ilavelerden sonra tepeden tırnağa boyanan ev, çatısına yerleştirilen bir uydu antenle tamamlanmıştı. Fakat dikkatleri en çok çeken şey, evden gün aşırı yükselen ızgara kokularıydı. Mahallenin bayramdan bayrama et gören insanları, bu kokuların köfteye mi yoksa pirzolaya mı ait olduğu konusunda tahminler yürütüyor ve kokular arttığında, çocukların imrenmemesi için pencereleri kapatıyorlardı. Kalfa, eşinin yemek konusundaki ikazlarına kulak asmıyor ve özellikle bitişik gecekonduda yaşayan çocuklara yardıma yanaşmıyordu. Bu çocuklar, babaları öldüğünden zor durumdaydı. Ama kendisi de devlet değildi elbet, herkese bakamazdı. O çocuklara verdiği bayram harçlığı, hiç de az sayılmazdı. Küçük kızına dar gelen, ya da artık dudak büktüğü için bir kenara atılan elbiseler de, hesaba katılmalıydı. Herkes o kadar verse, köşeyi dönerlerdi.

Genç adamın karısı, arada bir de olsa, yetimlerin annesine yemek gönderiyordu. Fakat eşi et vermeyi yasaklamıştı. Çünkü etin tadını bir kere alırlarsa, başka bir yemeği beğenmezlerdi.

Kalfanın küçük kızı, ikide bir et yemekten bıktığı için, ‘orası yağlı, burası kemikli’ dediği pirzolalara bir ısırık atıp bırakıyordu. Ona göre bu parçalar, komşu bahçeye uğrayan kedi ve köpekler için nefis bir ziyafetti. Genç adam, hayvanlardan nefret ederdi. Bu yüzden, ‘ziyafet’e itiraz etmiş, fakat sonunda kızına boyun eğmişti. Köpeklerin havlaması, özellikle geceleri onu çıldırtıyordu. Bu sesleri duyduğunda, çoğu kez balkona çıkıp onları kovuyordu. Yetimlerin annesi de hep bahçede olurdu. Anlaşılan bu işten, kadın da rahatsızdı.

Genç adam, köpekleri toplamaları için belediyeye yaptığı şikayetlerden bir sonuç alamayınca, problemi tek başına çözmeye karar verdi. Ve pirzola artıklarını, eczaneden getirdiği haşere ilaçları ile zehirledikten sonra, bahçeye attı. Böylelikle kesin çözüm sağlanacaktı.

Ertesi gün, yetimlerin öldüğünü duydular. Doktorlar, annesinin itirazına rağmen, çocukların haşere ilacı içtiklerini söylüyorlardı.

Yukarıdaki ibretlik hikaye için Cüneyd Suavi’ye teşekkürler… Daha fazlası için www.zaferdergisi.com sayfasını ziyaret ediniz…



——————————————————————————–



Sağlık karnesi tercihi

Sayın Ali Tezel, 1995 yılında SSK’dan isteğe bağlı emekli oldum. Eşim emekli memur olduğundan 1999 yılına kadar T.C. Emekli Sandığı sağlık karnesini kullandım. Şu anda SSK emekli sağlık karnesini kullanıyorum. 6 Mart 2005 günkü ”Yarım uzman paradan eder” yazınızda 4447 sayılı kanunun 25’inci maddesi ile 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı kanununda yapılan değişiklikte ”isteğe bağlı sağlık sigortasından yararlananlar hakkında bu hüküm uygulanmaz” cümlesi yer alıyor. Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü’ne telefonla müracaat ettiğimde, ilgili memur; ”pirim ödeme müddetince eşimin bağlı bulunduğu T.C. Emekli Sandığı sağlık karnesinden faydalanabileceğimi, emekli olduktan sonra ise sadece emekli olduğum kurumun sağlık karnesini kullanabileceğimi’ belirtti. Konuyla ilgili yorumunuzu bekliyorum. İsmi Mahfuz

Sayın okurum T.C. Emekli Sandığı’nda hangi memur ile görüştüğünüzü bilmiyorum ama size doğru bilgi vermiş. Gerçekten 5434 Sayılı Kanun’a göre, SSK’ya veya Bağ-Kur’a ya da T.C. Emekli Sandığı’na isteğe bağlı prim ödeyen bir kişi eşi üzerinden sağlık karnesi alarak kullanabilir ama prim ödemesi sona erip emekli olduğunda kendi emekli olduğu kurumun sağlık karnesini kullanmak zorundadır.