Sözcü Gazetesi: Korkulan Gerçekleşti: Analara Doğum Borçlanmasına Tırpan Tebliğle Geldi – Alt-Asıl İşveren İlişkisine Yeni Düzenleme

1 Ekim 2008

ÇALIŞANLARIN SÖZCÜ’SÜ


Korkulan Gerçekleşti: Analara Doğum Borçlanmasına Tırpan Tebliğle Geldi


 


Kadın sigortalıların iki doğuma kadar sınırlı olmak üzere doğum nedeniyle çalışamadıkları azami dört yıllık süreyi borçlanma hakkı SSGSS Kanunuyla 4/a sigortalılarına (Bugünün SSK’lılarına) getirilen yeni bir hak.


 


Ne demiştik?


Bu konuyu ilk olarak 19 Mayıs 2008 tarihli köşemizde ele almış, konu hakkındaki görüşümüzü “Nasıl ki erkek sigortalılar ilk sigortalılıklarından önce de geçse askerlik hizmetlerini borçlanarak hizmetine saydırabiliyor, öyle de iki doğuma kadar sınırlı olan doğum borçlanmasının sonradan talep edilmiş olsa dahi çalışan annelerce yapılabilmesine bizce hiçbir engel yok” biçiminde belirtmiştik.


 


Çekincemiz neydi?


Daha sonra bir gazetede çıkan fantezi bir yazının aynı hakkı tekrar gündeme düşürmesi sonucu 9-10 Eylül 2008 tarihlerinde köşemizde de konuyu örneklerle tekrar irdelemiştik. Örnekleri verirken de SSGSS Kanununda tanımlanan borçlanma hakkının ayrıntılarını ortaya koymak üzere çıkartılması beklenen “Borçlanma Tebliği”ne atıfta bulunmuş, burada aksine bir hüküm bulunmaması koşuluyla ilk sigortalılıktan önce de sonra da doğum borçlanmasının yapılabileceği yönündeki görüşümüzü sizlerle paylaşmıştık.


 


Hakkında çekincemizi belirttiğimiz o tarihte henüz yayımlanmamış olan Borçlanma Tebliğini önemsediğimizi, çünkü her ne kadar çıkartılacak Tebliğin yürürlükteki yasaya ve yönetmeliğe aykırı olma lüksü olmasa da böylesi bir durumla karşılaşabileceğimizi açıkça belirtmiş, mevzuatta muğlak bırakılan noktalarda kurumların dar yoruma giderek bireyin aleyhine değerlendirme yoluna gittiklerini, bu durumun da bireyleri mahkeme kapılarını aşındırmaya ittiğinin ülkemiz koşullarında sık rastlanan bir gerçek olduğunu, Tebliği çıkaracak kurumun bu duyarlılığın farkında olarak Tebliğle çelişki oluşturulmaması gereğini vurgulayarak uyarmıştık.


 


Tebliğden çıkan sonuç ne oldu?


Nitekim korkulan oldu ve bu konuda Kanunla sunulan pastanın yarısı Tebliğle kesilip geri alındı. 28.09.2008 tarih ve 27011 sayılı RG’de yayımlanan “Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Tebliğde” Borçlanma Kapsamı belirtilirken doğum nedeniyle yapılabilecek borçlanmanın “Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden itibaren geçen iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreler için”


 


Yapılabileceği vurgulandı.


 


Bu durum, ‘Kanunun ve ilgili Yönetmeliğin tanıdığı hakkı Tebliğ daraltıyor’ demek oluyor. Bu durum, kadınların ilk sigortalılık tarihinden sonraki doğum halinde çalışılmayan ve boşta geçmiş iki yıla kadar süreyi borçlanma hakkının tanındığını, buna karşın ilk sigortalılık tarihinden önce doğum yapmış kadın sigortalıların bu doğumlarından sonra çalışmadıkları azami iki yıla kadar olan süreyi borçlanma hakkının Kanuna uymayan Tebliğle kesilmesi demek oluyor.


 


Tebliğ ilk sigortalılıktan sonraki doğumların çalışmaya ket vurduğu süreye inanıyor, fakat Kanunda aksine hüküm olmasa bile doğum nedeniyle çalışma yaşamına geç başlayan kadınları yok sayıyor.


 


Askerlik ve doğum borçlanmalarında Tebliğle konan bu uygulama farkı düpedüz kadınlara karşı negatif ayrımcılıktır. Unutulmasın ki askerin ve kutsal görev askerliğin olması için önce anaların doğurması gerek.


 


Şimdi Ne Olacak?


İlk sigortalılık tarihinden sonra doğum yapan kadın sigortalılar doğumlarından sonra boşta geçen sürelerin en fazla iki yıla kadar olan kısmını borçlanabilecekler. Fakat ilk sigortalılık tarihinden önce yapmış oldukları doğum nedeniyle borçlanma yapamayacak olan fakat bu süreleri borçlanmakta kararlı olan anneler, Kanunu kısıtlayan Tebliğden dolayı gelen engeli kaldırmak amacıyla Danıştay’a dava açmak durumunda kalacaklar. Yahut yerel bir mahkeme yasaya aykırı alt düzenlemeyi Danıştay’a iletebilecek.


İŞVERENLER İÇİN ÇALIŞMA HAYATI


Alt-Asıl İşveren İlişkisine Yeni Düzenleme


 


5763 sayılı İstihdam Paketi Kanunuyla 4857 sayılı İş Kanununda değişiklik yapılarak alt işveren-asıl işveren ilişkisine yeni bir düzen verilmişti.


 


Bu düzenlemeyle asıl işveren ile alt işveren (taşeron şirket) arasında kurulan ilişkinin yazılı yapılması şartı getiriliyordu.


 


Alt İşverenliğin Tescili Gerekiyor


Buna göre, iş alan alt işveren, kendi iş yerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı işverenlik sözleşmesini, gerekli belgelerle birlikte çalışma Bölge Müdürlüklerine bildirmesi öngörülmüştü.


 


Bu düzenlemeye göre Bölge Müdürlüğü’nce tescili yapılan bu iş yerine ait belgelerin, gerektiğinde iş müfettişlerince muvazaalı olup olmadığının inceleneceği öngörülmüş ve inceleme sonucunda yapılacak işlemleri belirtilmişti.


 


Söz konusu düzenlemede asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulması, bildirimi ve işyerinin tescili ile yapılacak sözleşmede bulunması gerekli diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunuyor.


 


Kayıt dışı alt işveren işyerlerinin tescil işlemleri


Getirilen düzenlemeye göre muvazaalı alt-asıl işveren ilişkileri tespit edildiğinde yok sayılacağı gibi yöntemine göre tescili yapılmamış taşeronluk ilişkileri de kayıt alına alınacak. Buna göre alt işveren bildirim ve kaydı yapılmamış işyerlerinin bu durumlarını,



  • Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarınca işyerlerinde yapılan denetimlerde

  • İhale makamları, ruhsata tabi işlerde (maden arama ve işletme, inşaat, taş ocağı ve benzeri) ruhsatı veren mercilerin (valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler),

  • Sosyal güvenlik il müdürlüklerinin,

  • Vergi dairelerinin

kendi mevzuatları açısından yaptıkları işlemler sırasında, tespit etmeleri durumunda bildirim yapmamış olan işyerlerinin unvan ve adreslerini en geç 15 gün içinde bir yazı ile ilgili Bölge Müdürlüğüne bildirmeleri gerekecek.


            Bu bildirim üzerine de Bölge Müdürlüğünce tescil işlemi yapılacak. Yaptığı işle ilgili bölge müdürlüklerine bildirimde bulunmayan alt işverene, çalıştırdığı her işçi için 150 YTL ceza verilecek.